Eskişehir medyasının son yıllarda en çok ses getiren transferi yaşandı bitirdiğimiz hafta, takip etmişsinizdir. Konvansiyonel medyanın çok takip edilen gazetecilerinden biri, ‘eski model’ medyadaki işini bırakıp ‘yeni model’ medyaya geçti. Eskişehir’in yükselen değerlerinden, genç kalem Arif Anbar, bundan böyle EskisehirHaber.com ailesine katıldı ve yazı, haber ile programlarını ‘internet’ üzerinden sizlere ulaştıracak…

Dikkat ettiyseniz, Arif Anbar için ‘eskiden çalıştığı televizyon ve gazetedeki görevinden ayrılıp, bizim siteye geldi’ tabirini kullanmadım. Bence Arif’in yaptığı, bir şirketten ayrılıp başka bir şirkete geçmek değil, onun çok da ötesinde bir durum çünkü…

Ben, 2000 yılında, İstanbul’da, o tarihlerde hiç de azımsanmayan takipçi sayılarına ulaşan chivi.com isimli bir e-zine sitesinde çalışmıştım. Sonra arkadaşım Mehmet Akif Erdem ile birlikte bir Midas denememiz olmuştu ve şimdi EskisehirHaber.com’dayım biliyorsunuz. Yani 20 yıldır ‘yeni medya’yı takip eder, geçmek için hep fırsat kollarım, konu benimle alakalı değil yani. Ancak, internet siteleri için, “mevcut televizyon ve gazetelerde iş bulamayanların seçeneği” gibi bir algı oluşturuldu son zamanlarda özellikle. İşte Arif Anbar’ın hareketi, bu açıdan da büyük bir değişim…

Murat Atikel, ben ve Arif Anbar, mevcut gazete ve televizyonlarda iş bulabiliyorken ya da çalışıyorken ‘yeni medyayı’ tercih eden olarak ortalık yerde duruyoruz yani.

Sosyal medya, internet sitesi ile internet haber sitesi arasındaki farkı bile bilmeyen meslektaşlarımın olduğu bir süreçte, ‘yeni medya’ya geçen, geçmek için çaba sarf eden meslektaşlarımın olması beni ziyadesiyle mutlu ediyor. Çünkü bir insan geleceği ne kadar çabuk hisseder, geleceğe ne kadar erken gözlüklerle bakarsa işini de o derece kaliteli icra eder.

Arif Anbar için yıllardır söylediğim, “Bu şehrin gelecekteki en önemli bir iki gazetecisinden biri olacak” sözüm, bu kararıyla da onaylanmış oldu aslında…
Arif Anbar, konvansiyonel medyadan, yeni medyaya geçti. Yakında ‘kendi medyasını’ ya da ‘mecrasını’ da kurabilir tabii ki, ancak aldığı kararın, birçok kişinin mesleğimizin geleceği noktaya bakışını değiştirecek kadar önemli olduğunu düşünüyorum…

***

Tabii, Arif’in, bizim haber sitemizin teklifini kabul etmesinin ardından, sosyal medya hesaplarımızda karşılıklı yaptığımız ‘meraklandırıcı’ paylaşımlarla birlikte birçok kişi gelişmeyi hayretler içinde karşıladı. İkimizi de tanıyanlar çok iyi bilir, Arif ve benim mahallelerimiz farklıdır. Daha açık tabirle ifade etmem gerekirse, Arif, ‘millet ittifakının’ yılmaz ve kurt savunucularından biriyken, ben, biliyorsunuz ‘Cumhur ittifakı’nı destekler ve yaptıklarını önemserim…

Bu durum ikimizin de mahallesinde şaşkınlıkla karşılandı.

Çünkü artık Türkiye’de, herhangi bir yayının ‘çok sesli’ olamayacağı düşünülüyor ne yazık ki!

Benim mahallemde tepkiler, “Eeee şimdi senin bulunduğun bir sitede, Arif nasıl olacak da Yılmaz Büyükerşen ve Kazım Kurt’u öven yazılar yazacak? Demek ki bundan sonra başta bu iki isim olmak üzere eskiden övdüğü kişi ve icraatları artık yerecek” tarzı olurken, Arif’in mahallesinde durum biraz daha kafa karışıklığı şeklindeydi. Örneğin, Yılmaz Büyükerşen’in danışmanlarından Utku Görkem Kırdemir, demek bizim internet haber sitemizi hiç takip etmiyormuş ve sitemizi, bir parti ya da ittifakın sözcüsü zannediyormuş ki, “Herkesin objektif gazetecilere ihtiyacı var” tarzı bir hezeyana imza attı…

Yıllardır anlatmaya çalışırım, ama birilerinin ‘anlamamak’ işine geliyor…

Gazeteci insandır. Her insan da taraftır. Gazeteci ya da gazetecilikte ‘tarafsızlık’ diye bir şey yoktur. Gazeteciden ‘tarafsız’ hatta ‘objektif’ olmayı beklemek, gazeteciyi ‘bilim adamı’ seviyesine yükseltmektir ki, büyük yanlıştır. Gazeteciden, ancak ‘yalan söylememeyi ve yazmamayı’ isteriz ki tek kuralımız da bu olmalı zaten. Gazeteci taraftır ve mutlaka taraf olduğu yanı açıklamalıdır. Gazeteci, yalan söyleyemez, yalan söyleyene de gazeteci denmez…

Gazeteci taraftır, ancak gazetecinin çalıştığı kurum ya da kuruluş başka. Gazetecilerin çalıştığı kurum, ya herhangi bir taraftan olmayı tercih eder ya da çok sesli olmayı; her kesimin, her mağdurun, her ezilmişin, her kandırılanın yanında olmayı tercih eder. EskisehirHaber.com da böyle bir medya kuruluşudur, çok sesli olmayı tercih etmiş ve bunu da hayata ‘bir güzel’ geçirmiştir.

EskisehirHaber.com,  yazarları arasında İsmet Süder ve Yücel Yenilmez gibi ‘sonuna kadar’ Cumhuriyet Halk Partili isimler vardır. Aylar önce bir kez yazmış ve sonra ‘tembellik’ tercihini kullanmış olsa da sevgili ağbim, büyüğüm Aydın Güngör de var. Bu isimler bizde yazıyor diye, EskisehirHaber.com, CHP’li mi oluyor yani?

Hekim yazarlarımız var, biliyorsunuz. Doktor Mehmet Akif Erdem sonuna kadar AK Partili’dir örneğin, Doktor Sinan Gürsoy ise ‘sol’ kimliği ile bilinen, ancak başta bu kavram olmak üzere, bugüne kadar bizlere ‘ezberletilen’ birçok kavramı sorgulayarak, zaman zaman şu anda işbaşında olan iktidarın yaptıklarını savunup çokça da muhalefeti, yaptığı uyarılarla kendisine getirmeye çalışan bir isimdir. Şimdi bu isimlerin yazılarını okuyorsunuz diye EskisehirHaber.com, AK Partili mi oluyor?

İsimleri daha da sıralayıp örnekleri çoğaltabilirim, ama ne gerek var. Anlamak isteyen anlamıştır zaten, ancak mezun olduğu okula nazire yapar gibi, meslek hakkında ‘şöyle oturaklı bir fikri’ dahi olmadığını ispat edenler ya da “bir gazeteci CHP’yi ve AK Parti karşıtlarını savunuyorsa objektiftir yok bunu yapmıyorsa yandaş, taraflı bir zavallıdır” diye düşünenler, anlamamaya devam edecektir zaten!

***

Diyeceğim şu…

Arif Anbar artık EskisehirHaber.com için yazacak yazılarını, aynı isim altında yapacak programlarını…

Ne Arif Anbar bundan böyle değişip AK Partili olacak ne de EskisehirHaber.com eskisinden daha ‘objektif’ bir medya kuruluşu…

Ne Arif Anbar değişecek ne EskisehirHaber.com, evet, ama şunu açıkça söyleyeyim, hem internet haber sitemiz hem de Arif Anbar, eskisinden daha güçlü, eskisinden daha heybetli olacak. Hepimizin sesi daha yüksek çıkacak, Eskişehir’in, bölgemizin, ülkemizin sorunları için daha güçlü sesle haykıracak, işbaşında olanların yanlışlarını daha bir güçlü dile getireceğiz.

Çünkü gazetecinin ilk görevi, gördüğü doğruları söylemek, yanlışlara itiraz etmektir. Tabii bunları yaparken, asla ve katiyen yalan söylememelidir…

Tıpkı benim, örneğin Murat Atikel’in, örneğin Arif Anbar’ın yıllardır yaptığı gibi…