Atatürk’ün Eskişehir’i ilk defa görmesi, 2Mart 1916 günü görev gereği Doğu ve Suriye  Cephelerine giderken uğradığı tren istasyonuna gelmesiyle gerçekleşti. 
Atatürk’ün Eskişehir’i daha yakından tanıması, 21-22 Haziran 1920’de Batı Cephesi’ni ziyaret etmesiyle başladı. 21 Haziran 1920 günü beraberinde Fevzi Çakmak Paşa ve Albay İsmet İnönü ile tren istasyonuna geldiler. Yunan taarruzunun aldığı vaziyeti, sınıf arkadaşı ve Batı Cephesi Komutanı Ali Fuat Cebesoy’la burada görüştü. Atatürk bu görüşmeden sonra yanına Ali Fuat Paşa’yı da alarak Ankara’ya döndü. 

Atatürk, ilk gelişi 1920’den son gelişi 20 Ocak 1938’e kadar geçen 18 yıl boyunca Eskişehir’e 23 defa teşrif etti.

Atatürk, İstiklâl Savaşı ve ardından devletin kuruluşu aşamasında Eskişehirlilerin her zaman destek ve katkısını gördü. 
Atatürk, Eskişehirlilerin bu vatansever ve milliyetperver davranışlarını şu övücü sözlerle taçlandırmıştır: 

"Eskişehir’i ve Eskişehir halkını çoktan tanırım; çok iyi tanırım; çok iyi tanırım. Eskişehir’in içinde ve yakınında düşman kuvvetleri vardı, bizim kuvvetimiz de hiç yok idi. Öyle iken halk, vatanseverlikten, kahramanlıktan geri kalmadı. Eskişehirliler, bize çok yardım etmişlerdir. Bunu ordu, millet adına burada tekrar etmeyi bir görev bilirim. Ondan sonra, askerî harekâtın gereği olarak ordumuz, Eskişehir’e ve Eskişehir halkına özveri yüklemek zorunluğunda kaldı. Bu özveri büyük kayıpları gerektiriyordu. Ordunun varlığını kurtarmak için bu gerekli idi. Eskişehirliler bu felâkete katlanmasını bildiler. Düşman şehre girdi, burasını bir zulüm ve ateş yuvası haline koydu. İşte yıkıntının izlerini hâlâ görüyoruz. Şehir halkı bütün bunlara göğüs gerdi. Tebrik ederim."

Burada sözü, değerli araştırmacı yazar İlyas Küçükcan hocamızın yeni yayımlanan kitabı "Mutafa Kemal Atatürk ve Eskişehir ( Bağlantılar – Buluşmalar)"a getirmek istiyorum. 

Tepebaşı Belediyesi Kültür Yayınları arasında çıkan eser, başlığından da anlaşılacağı üzere Atatürk’ün Eskişehir’i ziyaretleriyle ilgili bilgi ve belgeleri içermektedir.

İlyas Küçükcan hocamız, ülkemizdeki tarih öğretiminin ilgi çekicilik ve verimlilik düzeyinin yeterli olmadığına değinerek, "Genel tarihimize dönük bu özensizlik ve duyarsızlık ne yazık ki nice zenginlikleri bağrında saklayan yerel ve sözlü tarihimiz için de söz konusudur" diyerek çok önemli bir eğitim eksikliğimize parmak basmaktadır.

10-16 Kasım tarihleri arasında törenlerle anacağımız Atatürk Haftası’nda  İlyas Küçükcan hocamızın "Mutafa Kemal Atatürk ve Eskişehir  ( Bağlantılar – Buluşmalar)" adlı eserini okumayı gençlerimize ve öğretmenlerimize tavsiye ediyorum.