Ertesi sabah Belçika’da Türk Köyü olarak Faymonville’deyiz.  Cemil kardeşimizin arabasıyla geldiğimiz bu köyde, Lütfü Çetin’in büyük oğlu Mahmut rehberlik ediyor. 2. Dünya Savaşı’nda evlerine Türk Bayrakları asarak Nazi katliamından kurtulan bu köy, her yıl Türk Federasyonu tarafından düzenlenen festivalden sonra ün kazanmıştır. Şimdi ise eski köy evlerinin yerini villalar almış. Vatandan uzakta iken, Belçika’daki bu köyde Türk Bayraklarının dalgalanması ve köy sakinlerinin ‘’BİZ TÜRK’ÜZ’’ demeleri duygusal anlar yaşamamıza sebep oldu.

Dönüşte; Waterloo’ya uğruyoruz. Burası muazzam ve görülmesi gereken yer. Brüksel’e dönüşte ise, ünlü Atomium’u geziyoruz.

BRÜKSEL’in KALBİ ‘GRANT PLACE

Akşam yemeğinden sonra Grant Place’i gezmek istiyoruz. Daha önce Brüksel’in kalbi olarak bilinen bu meydanda in – cin top oynuyor. Sonra Schaerbeek’e dönüyoruz. Aman yarabbi. Burada pek çok Emirdağlı var. Emirdağlı hemşerilerimizin dükkanlarının tamamı ışıl ışıl. Brüksel’de Türk Bölgesinde   hayatın 24 saat canlı olduğunu görmek bizi çok mutlu ediyor.

BELÇİKA’DA GENT VE EMİRDAĞLI FAKI EDEER

Ertesi sabah Brugge’e gidiyoruz. Bu arada Fakı Edeer bize telefon ederek hepimizi yemeğe davet ediyor. Sonra Gent şehrine geçiyoruz ve Emirdağlı Fakı Edeer’in meşhur Emirdağ pideci dükkânındayız. Ferah ve geniş mekânda her türlü yiyecek var. Emirdağlı Fakı Edeer, Belçika’da bir ‘Kültür Derneği’ kurmuş. 

DİYANET VAKFI

Ertesi sabah çocuk sesleriyle uyanıyoruz.  Cumartesi-pazar günleri; Türk işçi çocuklarına burada Türkçe ve Tarih olmak üzere Türk öğretmenler tarafından çeşitli derslerden ve Türkçe olmak üzere kurslar veriliyormuş…

KAYNAK: Emirdağlı Fikret Akın’ın ‘EMİRDAĞ’DAN ESİNTİLER’’ adlı kitabından alınmıştır.