Bundan birkaç yıl önce, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ndeki ceylanlar, sokak köpekleri tarafından parçalanarak öldürülüp sonra da bir güzel yenilince, o zaman çalıştığım gazetede haber yapmış ve durumu eleştirerek kamuoyuna duyurmuştuk…

Dönemin AK Partili Büyükşehir Belediye Meclis üyeleri, haberimiz üzerine konuyu Meclis toplantısına taşımış ve Hayvanat Bahçesi’ndeki ceylanların, nasıl olur da sokak köpekleri tarafından yendiğini sormuştu…

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen de soru üzerine, “Ne yapalım böyle bir şey yaşanmış işte. Doğada hayvanların, hayvanları yemesi vardır. Siz hiç et yemiyor musunuz?” demişti…

Geçen hafta, yıllar sonra, durduk yere, Mihalıççık’taki 18 yaşlı, erkek geyiğin avlanması için açılan ihaleye Türkiye çapında uyandırılan tepki fırtınası sırasında bu sözü düşündüm ve “Yılmaz Büyükerşen haklı! Sokak köpekleri, Hayvanat Bahçesi’ndeki ceylanları parçalayıp yiyince bunları söyleyen bir kişi, şimdi de bu ihaleyi savunur, savunmak zorunda” dedim…

Aman Allahım!

Bir de ne göreyim?

Büyükşehir Belediyesi sosyal medya hesabından bir paylaşım yaptı ve “Geyiklerin avlanmasının bizimle ilgisi yok. İhalede yürütme durduruldu. Konunun takipçisiyiz. Geyikler ölmesin” tarzı bir paylaşım yaptı!

Hoppala…

***

Bundan yaklaşık 15 yıl önce Midas gazetesini çıkarırken toplantıda, Kerem Akyıl’a, “Sen büyük hayvanseverlerdensin. Bak Malıç’ta geyikler ihaleyle avlandırılıyor. Eminim bu işe karşı çıkarsın. Bir haber yapalım” demiştim…

Konuyu daha önce araştıran Kerem, “Hayvanseverlik başka, bu iş başka. Orada bir denge gözetiliyor. Her yıl, üreme zincirinden çıkması gereken yaşlı, erkek geyikler avlanıyor. Ben hayvanseverim, ama vejetaryen değilim. Dünyada geyik eti bir hayli tüketilir. Bu geyiklerden elde edilen gelirle de bölgede 5 bine yakın geyik korunuyor ve üretiliyor. Bence bu konuyu eleştiren haber yapmayalım” demişti… (Kerem Akyıl bu tartışmayla ilgili gazetesinde muhteşem bir yazı yazdı. Okursanız faydanıza olur)

Ve benim bir hayvansever olarak bu konudaki “cehaletim” bu cümlelerle son bulmaya başlamıştı…

Bazı salaklar bilmeden, konuyu görür görmez “ilgili” kesildiğimi sanıyor, ancak uzun yıllardır hem bu konuyu hem de dünyadaki hayvanat bahçeleri ile hayvan koruma ve üretme merkezlerini okur, araştırırım…

Neyse…

Yıllardır, çok uzun süredir yapılan iş, birden bire, Türkiye’deki “AK Parti karşıtı” internet siteleri tarafından haber yapılınca gündem oldu!

Eskişehir’deki binlerce kişi de sanki bu uygulama ilk kez yapılıyormuş gibi ortaya atıldı…

Tepkiler şöyle gruplanabilir:

“Ay ne kaka uygulama, geyikler ölmesin. Bu katliamı durdurun. Pis AKP, zaten hayvan düşmanısınız. Bunlar kurban da kesiyor ayol…”

“Avcılık cinayettir. Bu geyikleri avlamayın. Ya bırakın kurda kuşa yem olsun ya da kesin etini satın…”

“Böyle bir katliama ve vahşete göz yuman AKP’yi sonuna kadar kınıyorum. Bu katliamı durdurun. Konunun takipçisi olacağız!”

Ben, tepkileri ilk gruptaki gibi olanlar için, “Cahil” diye tweet attım, tabii diğer tepki gösterenler de üstlerine alındı maalesef!

Oysa ikinci grupta yer alanlara “cahil” demiyorum, ancak avcılık konusunun ayrı bir yazıda değerlendirilmesi gereken (bence) önemli bir konu olduğunu söylüyorum… (Dr. Sinan Gürsoy bizim sitede, bu konuyla ilgili nefis bir yazı yazdı, onu da okursanız sevinirim)

Genellikle siyasetçilerden oluşan üçüncü grup için ise edecek birkaç kelamım vardır efendim!

***

Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer ve CHP İl Başkanı Recep Taşel’in sosyal medyadan yaptıkları paylaşıma çok sinirlendim…

Tıpkı Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin paylaşımına sinirlendiğim gibi…

Öncelikle şunu söyleyeyim, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin “hayvanseverlik” ile ilgili herhangi bir paylaşım yapma veya söz söyleme hakkı yoktur!

Kurduğu hayvanat bahçesinde, ceylanların köpekler tarafından parçalanmasına yol açan, bir koatinin elektrik akımına kapılarak ölmesine neden olan, yanlış yem verildiği için ölen zebranın derisini yüzüp birilerine hediye eden bir Başkan ve kurumunun, kamuoyunda duyarlılık oluştuğunda, duyarlılık kasması en kibar tabiriyle ayıptır!..

Masada önüne geyik eti konduğunda, “Bu geyik iyi pişmiş. Oysa geyik eti az pişer ki, sulu olsun” deyip, o eti hapur hupur yedikten sonra, bu olayda duyar kasmaya kalkan başka belediye başkanları da gördük, ama Büyükşehir Belediyesi’nin ‘çok yüzlü’ tavrı, bu durumun da ötesinde…

Gelelim yazının başlığındaki isimlere…

Utku Çakırözer ve Recep Taşel’in, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin Hayvanat Bahçesi’nde hayvanların adeta katliam yapılır gibi öldürülmesine ses çıkarmalarını beklemiyorum…

Türkiye’de o kadar cesur, dik duruşlu siyasetçi yok, bu iki isimden de bu tavrı beklemek büyük haksızlık olur…

Ancak…

Bu iki isim, kendi partilerinden olan kişiler, Hayvanat Bahçesi adı altında hayvanların öldürüldüğünü ve sonra, “Doğada hayvanın hayvanı yemesi vardır. Siz de et yemiyor musunuz” dediğini bilmelerine rağmen…

Sırf popüler olmak ve rakip partiye sallamak için paylaşım yaparak duyar kasmalarını kabul edemiyorum…

Bence, Türkiye gibi kutuplaşmanın çok sert olduğu ülkelerde siyasetçiler, rakip partiyi eleştirmeden önce “Yav acaba bizimkiler de bu haltı yedi mi, yiyor mu” diye düşünmeli…

Haaa…

Çakırözer ve Taşel, “Yav, bizim partimizden olanların yediği haltlara bakarsak, AKP’yi eleştirecek hiçbir şey kalmaz ki” diyorsa o zaman durum başka tabii!

Ama şunu söyleyeyim son olarak…

Siyaset, sadece “kendinden olmayanların” yaptıklarını takip etmek değildir…

Vatandaşın, yaşlı, erkek geyiklerin her yıl avlandığını bilmemesi bir yere kadar sorun olarak görülmeyebilir; ancak bir siyasetçinin, karşı tarafın yaptıklarını takip ederken, kendi tarafının yaptıklarını da takip etmesi gerekir…

Aksi durumda kendisine tepki gösterenlere söz söyleme hakkı kalmaz!..