Hukukun üstünlüğü ve bağımsızlığı olmazsa ülkede yaşam nasıl olur dersiniz?
Kurallar ve kanun dışı uygulamalar başlarsa ve hukuk sisteminin dışına tüm vatandaşlar çıkarsa ne olur? Biraz düşünün isterseniz…
Demokrasilerde yüzde ellibiri bulanın her istediğini denetimsiz yapabildiğini ve hiç denetlenmediğini düşününüz, bir kez de olsa… Ortada demokrasi kalır mı?
Vakıf, dernek, sendika, sivil toplum kuruluşu, siyasi partilerde yönetimi kim eline geçirirse, dönüşü olmayan bir yola girilir. Benim her aldığım karar doğrudur. Her uygulamam yerindedir. Kurduğum sistemle de bir daha kimse benden yönetimi alamaz. Azınlıkta kalan yaşam boyu azınlıkta kalır. En başarılı benim der durursunuz…
Hukukun üstünlüğüne karşı durmak, hukuki kuralları mevcut çoğunluğa dayanarak, ülke ve vatan çıkarlarından ziyade başka menfaatler için düzenlemek ve kullanmak dünyanın tüm demokrasilerinde sapma olarak görülür ve kınanır. Uygulayıcılar, yönetimler dışlanmaya başlar.
Tüm bunları neden hatırlatma ihtiyacı mı duydum. Yetkili bir ağız “hukuki alınan kararlar yüzünden siyaset işlemez hale getirilmiştir.” demeci verdiği için…
O zaman bırakalım yapsınlar, bırakınız geçsinler. Ne güzel? Aklınıza esen her kararı alacak ve denetimsiz uygulayacaksınız. Kandırılmaktan yorgun ve bitap düştüğünüz günleri ve olayları unutacak ve kısıtlı imkanlarlarla da olsa verilen hukuki kararları bile engelleme olarak göreceksiniz. Ben nerede yanlış yapıyorum? Sorunun kaynağı nedir diye düşünmeyecek ve kafa yormayacaksınız. Hiç hata yaptığınızı düşünmeyeceksiniz. Size doğruları ve haksız uygulamalarınızı gösteren hukuka kızıp, teşekkür etmeyeceksiniz. Sonra da demokrasiden, halka eşit hizmetten, kalkınmadan bahsedeceksiniz.
Demokrasi yorgunluğu başlamıştır. Başkanımızın yakın çevresine, danışmanlarına, hukuk dışı söylemlerde bulunanlara çeki düzen vermesinin zamanı gelmiştir…