Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesinde görev yapan Dahiliye Uzmanı Dr. Eren Eynel, halk arasında “şeker hastalığı” diye tabir edilen diyabetin ağır bir hastalık olduğunu, kimlerin risk grubunda yer aldığını ve diyabetin nelere neden olabileceğini anlattı.

Diyarbakır Selahattin Eyyubi Devlet Hastanesinde görevli Dahiliye Uzmanı Dr. Eren Eynel, diyabetle ilgili bilgi verdi. Gizli diyabet döneminin uzun yıllar sürebileceğini belirten Eynel, “Halk arasında genel olarak ‘şeker hastalığı’ olarak tabir edilen Diabetes Mellitus, genel olarak kanda glukozseviyesinin normalin üzerine çıkmasıdır. Farklı çeşitleri bulunan diyabet hastalığı, ülkemizde ve dünyada en sık rastlanan hastalıklar arasında yer alır. Yapılan araştırmalara göre dünyada 400 milyonun üzerinde diyabetlinin bulunduğunu ortaya çıkarırken, Türkiye’de ise yaklaşık milyon diyabet hastası olduğu belirlendi. Hastalığın en çok görüldüğü ilk üç ülke Çin, Hindistan ve ABD olurken, Türkiye hastalığın artış hızının en yüksek olduğu ülkelerden biri olduğu belirtildi" dedi.

Diyabet belirtilerinin halsizlik ve yorgunluk hissi, hızlı ve istemsiz kilo kaybı, bulanık görme, ayaklarda uyuşma ve karıncalanma şeklinde rahatsızlık hissi, yaraların normalden daha geç iyileşmesi, ciltte kuruluk ve kaşıntı olduğunu ifade eden Eynel, "Diyabet hastalığı özellikle sık idrara çıkma, ağızda kuruluk ve tatlılık hissi ve aşırı su içme isteği ile kendini gösterebilir. Bunların dışında aşağıdaki belirtilerde hastalarda görülebilmektedir" diye konuştu.

“Genetik ve çevresel etkenler önemli”

Diyabetin nedenleri konusunda da bilgiler aktaran Uz. Dr. Eynel, "Yapılan araştırmalar sonucu diyabet hastalığında genetik ve çevresel nedenlerin birlikte rol aldığı sonucuna varılmıştır. Temelde Tip 1 Diyabet ve Tip 2 Diyabet olarak iki türü bulunan şeker hastalığında hastalığa neden olan etmenler bu türlere göre farklılık göstermektedir. Tip 1 Diyabet nedenleri arasında yüksek oranda genetik faktörler rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra şeker hastalığının daha yaygın görülen türü olan Tip 2 diyabetin nedenleri arasında obezite, ebeveynlerde diyabet öyküsünün bulunması, ileri yaş, hareketsiz yaşam tarzı, stres, gebelik sırasında diyabet oluşumu olarak görülebilir" ifadelerinde bulundu.

Diyabet tanısında kullanılan en temel iki testin, açlık kan şekeri ölçümü ve şeker yükleme testi olarak da bilinen oral glukoz tolerans testi olduğunu anlatan Eynel, şunları kaydetti:

“Sağlıklı bireylerde açlık kan şekeri düzeyi ortalama 70-100 mg/Dl arasında değişkenlik gösterir. Açlık kan şekerinin 126 mg/Dl’nin üzerinde olması, diyabet tanısının koyulabilmesi için yeterlidir. Bu değerin 100-126 mg/Dl arasında olması durumunda bireye OGTT uygulanarak tokluk kan şekeri araştırılır. Öğün başlangıcından 2 saat sonra kan şekerinin ölçülmesi sonucunda kan glukoz seviyesinin 200 mg/Dl’nin üzerinde olması diyabet hastalığının, 140-199 mg/Dl aralığında olması gizli şeker adı verilen pre-diyabet döneminin göstergesidir. Bunların yanı sıra yaklaşık son 3 aylık kan şekerini yansıtan HbA1C testinin yüzde 6,5’den yüksek olması diyabet tanısını işaret eder.”

Diyabet hastalığının tedavi yöntemleri konusunda da bilgiler aktaran Uz. Dr. Eynel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Diyabet tedavi yöntemleri, hastalığın türüne göre farklılık gösterir. Tip 1 diyabette insülin tedavisi ile birlikte tıbbi beslenme tedavisi titizlikle uygulanmalıdır. Hastanın diyeti doktor tarafından önerilen insülin dozu ve planına göre diyetisyen tarafından planlanır. Tip 2 diyabetli bireylerde ise tedavi beslenme düzeninin sağlanmasının yanı sıra oral antidiyabetik ilaçlar ve gerekiyorsa insülin kullanılmasını içerir. Diyabet hastalığında dikkat edilmesi gerekenler ve önerilen tedavi ilkelerine uyulmadığı durumlarda kan şekerinin yüksek seviyelerde seyretmesi, başta nöropati (sinir harabiyeti), nefropati (böbreklerde hasar oluşumu) ve retinopati (göz retinasında hasar oluşumu) olmak üzere birçok sağlık sorununa yol açar. Özellikle yeni gelişen kalp hastalıklarında altta yatan bir numaralı neden olarak görülmektedir. Bu nedenle eğer siz de diyabet hastalığına sahip bir bireyseniz, düzenli olarak kontrollerinizi yaptırmayı ihmal etmeyiniz.”