Bölge halkını endişeye sevk etti. Uzmanlar, Afrika Levhası’nın Anadolu’nun altına dalmasının, gelecekte daha büyük depremleri tetikleyebileceği konusunda dikkatli olunması gerektiğini belirtiyor.
Sabah Saatlerinden Bu Yana Ardı Arkası Kesilmedi
Ege Denizi’nde 7 saat boyunca ardı ardına gerçekleşen depremler, bölge halkını endişelendirdi. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) verilerine göre; önce 3.9, ardından 3.7, 3.6, 3.5 ve 4.0 büyüklüklerinde depremler kaydedildi. Sarsıntıların hemen ardından yine aynı bölgede 4.2 ve 4.4 büyüklüğünde iki deprem daha oldu. Uzmanlar, bu etkinin tamamen olağan bir tektonik süreç sonucu ortaya çıktığını, ancak bu tür hareketliliğin daha büyük depremler için uyarı niteliği taşıyabileceğini söylüyor.
Depremlerin derinliği ortalama 7 kilometre civarında ölçüldü. Bu nispeten sığ odaklı depremler, çevre bölgelerde hissedilme olasılığını artırıyor. Bölgede yaşayan vatandaşlar, sarsıntıları kimi zaman hafif, kimi zaman da belirgin şekilde hissettiklerini dile getiriyor. Henüz büyük çaplı bir hasar veya can kaybı bildirimi olmaması sevindirirken, ilerleyen saatlerde uzmanlar tarafından yapılacak teknik incelemelerin önemine de vurgu yapılıyor.
Helen Yayı Ve Kıbrıs Yayı Bağlantısı
Depremlerin sıkça yaşandığı Ege Denizi, jeolojik açıdan hareketli bir bölge. Prof. Dr. Hasan Sözbilir, geçtiğimiz dönemde Hürriyet.com.tr’ye yaptığı açıklamada, Ege Bölgesi’nin bir bütün olarak kuzey-güney doğrultusunda gerilen ve genişleyen bir tektonik yapıya sahip olduğuna işaret etmişti. Bu yapı içinde önemli paya sahip olan Helen Yayı, Afrika Levhası ile Avrasya Levhası’nın etkileştiği kritik bir hat konumunda.
Helen Yayı’nın güneydoğusundaysa Kıbrıs Yayı adlı ikinci bir yapı bulunuyor. Bu yay, Kıbrıs’tan geçerek Antakya’ya, oradan da Doğu Anadolu Fayı ve Ölü Deniz Fayı’na bağlanıyor. Dolayısıyla, Akdeniz ve Ege Denizi’nde meydana gelen depremler, çok geniş bir coğrafyayı etkileyebiliyor. Tarihsel kayıtlara göre Helen Yayı ve Kıbrıs Yayı üzerinde 7’den büyük “mega” depremler yaşanmış olması, bugün de potansiyel olarak benzer bir depremin oluşabileceğine dair endişeleri diri tutuyor.
3. 7’nin Üzerinde Deprem Senaryoları
Prof. Dr. Sözbilir, Helen Yayı üzerinde büyüklüğü 7’yi aşan depremlerin tarihte de gözlendiğini belirterek, benzer depremlerin gelecekte de yaşanabileceğini söylüyor. Yunanistan, Girit ve Santorini çevresinde büyük çaplı depremlerin kayıtlara geçtiğini hatırlatan uzman, bu depremlerin beraberinde tsunami tehlikesi getirebileceğine özellikle vurgu yapıyor.
Aynı şekilde jeoloji ve deprem uzmanı Atakan Yüklü de, “Bölgede küçük ve orta büyüklükte depremlerin olması, büyük depremin enerjisini yok ediyor diyemeyiz. Tarihsel sürece baktığımızda 7’nin üzerinde depremlerin bu bölgede yaşandığını biliyoruz” diyerek benzer bir uyarıda bulunuyor. Afrika Levhası’nın Anadolu ve Ege altına doğru hareketi, sıkışma ve kırılmalar meydana getiriyor. Bu da hem sismik aktiviteyi arttırıyor hem de zaman zaman büyük depremleri tetikleme riskini ortaya çıkarıyor.
Tsunami Riski Ve Olası Senaryolar
Ege ve Akdeniz havzası için belki de en korkutucu senaryolardan biri, tsunami oluşması. Yapılan çeşitli bilimsel modelleme çalışmaları, Helen Yayı’nda 7 ve üzeri bir deprem meydana gelmesi durumunda, 5 metreye varan tsunami dalgalarının Türkiye’nin Ege ve Akdeniz kıyılarına ulaşabileceğini gösteriyor. Özellikle İtalya’nın güneyi, Yunanistan’ın güney kıyıları ve Girit Adası çevresinde etkisinin daha yıkıcı olabileceği kaydediliyor. Tarihsel tsunami katalogları, Santorini ve Girit bölgelerinde 10 şiddetine varan etkiler yaşandığını, İzmir kıyılarında ise 5 şiddetinde tsunami görüldüğünü ortaya koymakta.
Uzmanların modellemelerine göre, deprem odak noktasının uzaklığına bağlı olarak, tsunami dalgaları Fethiye, Datça, Marmaris ve Bodrum kıyılarına yaklaşık 50 dakika içinde ulaşabilir. Daha doğudaki İskenderun, Yumurtalık ve kuzeybatıdaki Karaburun, Ayvalık, Edremit gibi noktalarsa 180 dakika içinde dalgalardan etkilenebilir. Dolayısıyla yetkililer ve sivil toplum kuruluşları, erken uyarı sistemlerinin, tahliye planlarının ve farkındalık eğitimlerinin önemine dikkat çekiyor.
Deprem Olasılığına Karşı Uzmanların Önerileri
Ege Denizi’nde art arda gelen depremler, bölge halkının zihninde “daha büyük bir deprem mi olacak?” sorusunu uyandırdı. Uzmanlar ise hazırlıklı olmanın, bu tür felaketlerde can ve mal kaybını en aza indirmek için bir zorunluluk olduğunu belirtiyorlar. Ev ve işyerlerinin depreme dayanıklı hale getirilmesi, deprem çantalarının hazırlanması, aile ve işletme bazında acil durum planlarının oluşturulması gibi tedbirler, sarsıntının ardından büyük yıkımları ve kaosu azaltmaya yardımcı olabilir.
Öte yandan, özellikle sahil kesiminde yaşayanlar için tsunami senaryosunun da göz ardı edilmemesi gerekiyor. Kıyıya yakın yapılarda oturanların, olası bir sarsıntı anında yüksek katlara veya tepelik alanlara doğru kaçış planı geliştirmeleri öneriliyor. Belediyelerin ve valiliklerin yayımladığı afet eylem planlarını takip etmek, yasal düzenlemelere uygun yapılaşmaya dikkat etmek de bu kapsamda önem taşıyor.
Gelecek Günlerde Ne Olabilir?
Jeoloji Mühendisleri Odası ve diğer uzman kuruluşlar, Ege Denizi’ndeki hareketliliğin bir müddet daha devam edebileceğini ifade ediyor. Deprem fırtınalarının tipik özelliği, belli bir segmentte kırılma sonrasında bir dizi artçı ya da orta büyüklükte depremin yaşanması. Bu sürecin ne kadar zaman alacağı ve en büyük depremin ne boyutta olacağı ise şimdilik tam olarak öngörülemiyor.
Her ne kadar son depremler büyük bir yıkıma neden olmasa da, uzmanların uyarıları ciddiye alınmalı. Ege Bölgesi’nde yaşayanların, beklenmedik bir “7 veya 7’nin üzeri” depreme karşı hazırlıklı olmaları büyük önem taşıyor. Deprem bilincinin arttırılması, yapı stokunun gözden geçirilmesi ve afet planlarının güncellenmesi, bu süreçte alınabilecek en doğru önlemler arasında yer alıyor.
Son Değerlendirme
Ege Denizi’nde sabah saatlerinden beri devam eden 3.5 ila 4.4 büyüklüğündeki depremler, Helen Yayı’nın yeniden aktif bir sismik dönemden geçtiğinin işaretlerini veriyor. Prof. Dr. Hasan Sözbilir ve diğer uzmanların bu coğrafyada büyüklüğü 7’nin üzerindeki depremlerin mümkün olduğuna dair uyarıları, hazırlıklı olunması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Deprem gerçeğinin yanı sıra, olası bir tsunaminin yaratacağı yıkıcı etki de göz ardı edilmemeli.
Tarihsel veriler, Ege ve Akdeniz’de meydana gelen devasa depremler ve tsunami olaylarının tekrar edebileceğini gösteriyor. Bu noktada devlet kurumlarına, yerel yönetimlere ve halka büyük sorumluluklar düşüyor. Deprem anında doğru davranış biçimlerini öğrenmek, sahil bölgelerinde tsunami riskine karşı tahliye yollarını bilmek ve en önemlisi sağlam yapılaşma kültürünü yerleştirmek, can ve mal kaybını en aza indirmek için atılacak temel adımların başında geliyor. Önümüzdeki dönemde de sismik hareketliliğin yakından takip edilmesi bekleniyor.