İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, yılın son ayından itibaren enflasyon görünümünde kademeli bir iyileşmenin beklendiği bildirildi.

Kurulun 26 Ekim'deki toplantısına ilişkin yayımlanan özette, küresel iktisadi faaliyette yaşanan olumlu büyüme performansının, yılın geri kalanında ve 2018 yılında da devam edeceğinin beklendiği aktarıldı.

Yılın üçüncü çeyreğinde finansal piyasalardaki oynaklığın bir miktar yükselmiş olmasına karşın risk iştahının halen güçlü seyretmesi ile beraber küresel finansal koşulların iktisadi faaliyeti destekleyici etkisinin devam ettiği belirtilen özette, şöyle denildi:

"Küresel iktisadi faaliyetteki olumlu büyüme performansı, OPEC’in üretimi kısma kararı ve ABD’de yaşanan kasırganın üretimi sekteye uğratması nedeniyle ham petrol fiyatlarında üçüncü çeyrekte meydana gelen artışa karşın petrol piyasasına özgü arz ve talep yönlü faktörler enerji fiyatlarına ilişkin riskleri sınırlamaktadır. Öte yandan, küresel büyüme eğilimine bağlı olarak diğer emtia fiyatlarına dair risklerin yukarı yönlü olduğu değerlendirilmektedir."

Küresel ekonomik görünümü olumsuz etkileyecek risk faktörlerinin başında, gelişmiş ülkelerde para politikalarının normalleşme sürecine ilişkin belirsizliklerin geldiği vurgulanan özette, ABD Merkez Bankası'nın (Fed) eylül ayındaki toplantısı sonrasında finansal piyasalardaki algılamanın Fed’in önceden açıklamış olduğu normalleşme sürecine sadık kalacağı yönünde ağırlık kazandığı kaydedildi.

Fed'in bilanço küçültme sürecini bu yılın ekim ayı itibarıyla başlattığı belirtilen özette, şunlar kaydedildi:

"Fed’in yanı sıra diğer gelişmiş ülke merkez bankaları tarafından açıklanmaya başlanan normalleşme süreçlerinin de beklenenden hızlı olması durumunda finansal piyasalarda gözlenen yüksek risk iştahı-düşük oynaklık döngüsünün tersine dönmesi olasılığı mevcuttur. Ekonomi politikalarındaki bu belirsizliklere ek olarak İngiltere’nin AB’den çıkış sürecine ilişkin net bir yol haritasının henüz ortaya konulamaması, Avrupa ülkelerinde daha içe dönük politikaların ön plana çıkması, Asya ve Orta Doğu kaynaklı jeopolitik sorunların sürmesi, önümüzdeki aylarda finansal piyasalar ve küresel ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyecek diğer risk faktörleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çin başta olmak üzere, gelişmekte olan ülkelerin bir kısmında özel sektör borçluluğunun yüksek seviyelere ulaşmış olması, finansal piyasalara yönelik risklerin etkisini büyütebilecek bir unsur olarak değerlendirilmektedir."


- "Kredi büyümesinin talep ve iktisadi faaliyete yansımaları yakından takip edilmekte"


PPK toplantı özetinde, küresel iktisadi faaliyet ve ticaret hacmindeki olumlu görünümün yanı sıra küresel risk iştahının sürmesi sayesinde gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy girişlerinin son dönemde de güçlü seyrettiği ancak jeopolitik risklerin artmasının Türkiye’ye yönelen portföy yatırımlarında bir miktar ivme kaybına yol açtığı bildirildi.

Eylül ayından bu yana Türkiye'ye yönelik portföy akımlarının, daha ziyade DİBS piyasasında yoğunlaşırken, hisse senedi piyasasına olan girişlerin oynak ve zayıf bir seyir izlediği kaydedilen özette, döviz kuru piyasasındaki oynaklık neticesinde uzun vadeli enflasyon telafilerinde bir miktar yükseliş gözlendiği, söz konusu gelişmelere karşın finansal koşulların yılın üçüncü çeyreğinde de genel olarak iktisadi faaliyeti destekleyici olduğu belirtildi.

KGF teminatlı kredilerde tanımlanan üst sınıra oldukça yaklaşılmış olmasından ötürü kredi büyümesinin yılın üçüncü çeyreğinde ılımlı seviyelerde dengelenmiş bulunduğu vurgulanan özette, yılın ilk yarısında kaydedilen güçlü ivmelenmenin ardından yılın ikinci yarısında kademeli olarak yavaşlayan kredi büyümesinin toplam talep ve iktisadi faaliyete yansımalarının yakından takip edildiği bildirildi.

Üçüncü çeyrekteki iktisadi faaliyet ve toplam talep gelişmelerinin önceki rapor dönemindeki öngörülerle büyük ölçüde uyumlu şekilde gerçekleştiği kaydedilen özette, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Üçüncü çeyrek sonrasında, ek kredi ivmesinin büyümeye verdiği desteğin zayıflaması ve dayanıklı mallara uygulanan vergi teşviklerinin son bulmasıyla yurt içi talepte bir miktar yavaşlama beklenmekte ve ekonominin ana eğilimine yönelmeye başlayacağı öngörülmektedir. 2017 yılındaki destekleyici politikaların etkisinin ortadan kalkmasına ek olarak yakın dönemde OVP kapsamında açıklanan mali tedbirlerin iktisadi faaliyet üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir. Önümüzdeki dönemde, turizmde süregelen toparlanmanın, küresel büyüme görünümündeki iyileşmenin ve reel kurun destekleyici seyrinin ihracat kanalıyla büyümeye ve cari dengeye olumlu katkı vermeye devam etmesi beklenmektedir. Belirsizlik algılamalarında gözlenen iyileşmenin yatırımlarda üçüncü çeyrekte gözlenen canlanmayı önümüzdeki dönemde de destekleyeceği değerlendirilmektedir. Toparlanmanın genele yayılan bir nitelik kazanmasıyla birlikte ekonomik büyümenin devamını sağlayacak istihdam ve yatırım eğiliminde olumlu gelişmeler beklenmektedir. Mevcut görünüm altında, gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizlikler, sermaye akımlarının seyri ve jeopolitik gelişmeler iktisadi faaliyet açısından önemli rol oynamaya devam etmektedir. Bu faktörlerden kaynaklanabilecek döviz kuru oynaklıkları, finansal koşulların iktisadi faaliyete verebileceği desteğin zamanlaması ve gücü üzerinde aşağı yönlü risk oluşmaktadır."


- "2017 sonu enflasyon tahmini 1,1 puan yukarı yönlü güncellenmiştir"


Özette, kurulun, toplantıda, yılın son Enflasyon Raporu’nda yer alması öngörülen orta vadeli tahminleri değerlendirdiği, bu çerçevede, 2017 sonu enflasyon tahmininin önceki rapora göre 1,1 puan, 2018 sonu enflasyon tahmininin ise 0,6 puan yukarı yönlü güncellediği bildirildi.

Özette, "Enflasyonu düşürmeye odaklı ve sıkı bir politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5 hedefine kademeli olarak yakınsayacağı, 2017 sonunda yüzde 9,8 olarak gerçekleşeceği, 2018 sonunda ise yüzde 7’ye geriledikten sonra orta vadede yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörülmektedir." denildi.

Temmuz Enflasyon Raporu’ndan sonraki dönemde, petrol ve metal başta olmak üzere emtia fiyatlarındaki yükseliş ve döviz kuru gelişmelerinin maliyet kanalıyla enflasyonu yukarı çekerek çekirdek enflasyon göstergelerinin öngörülerin üzerine çıkmasına neden olduğu aktarılan özette, enflasyonun ekim ve kasım aylarında da yüksek seyredeceği, aralık ayında ise baz etkileriyle birlikte belirgin oranda gerileyeceği ancak yüksek seviyesini koruyacağının beklendiği kaydedildi.

Özette, "Gıda grubundaki baz etkileri, beyaz eşya ve mobilya sektöründeki geçici vergi indirimlerinin ekim ayında geri alınması ve giyim grubundaki yöntem değişikliği, kısa vadede enflasyonda dalgalanmaya ve çekirdek enflasyonun geçici olarak yükselmesine neden olacak gelişmeler olarak öne çıkmaktadır. Yılın son ayından itibaren ise enflasyon görünümünde kademeli bir iyileşme beklenmektedir." ifadeleri kullanıldı.


- "Kurul, elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir"


Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmelerin fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaya devam ettiği aktarılan özette, şunlar kaydedildi:

"Söz konusu riskler ve enflasyon beklentilerinin yüksek seyri enflasyon görünümünde yılın son ayından başlayarak 2018 yılının ilk aylarında gözlenmesi beklenen iyileşmeyi sınırlayabilecektir. Enflasyon beklentilerinde ve fiyatlama davranışlarında henüz bir iyileşme gözlenmemesi, enflasyon görünümünü olumsuz etkilemektedir. Bütün bu gelişmeler para politikasındaki sıkı duruşun sürdürülmesini gerektirmektedir. Bu çerçevede, kurul, ekim ayındaki toplantısında, sıkı para politikası duruşunun korunmasına karar vermiş ve Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde borç verme faiz oranını yüzde 12,25’te sabit tutmuştur. Kurulun eylül ve ekim aylarında yaptığı iletişimde para politikasının temkin düzeyi kademeli olarak güçlendirilmiştir.

Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir. Bu doğrultuda, para politikası enflasyonu 2018 sonunda yüzde 7’ye düşürdükten sonra kademeli olarak yüzde 5’e doğru çekmeyi amaçlayacaktır. Mevcut veriler itibarıyla bu duruş, enflasyon trendinde ikna edici bir düşüş sağlanana kadar sıkı para politikasının korunmasını gerektirmektedir. Kurul, para politikasını oluştururken orta vadeli enflasyon görünümünü dikkate almakta ve dolayısıyla enflasyonda yıl içinde gözlenmesi beklenen baz etkileri kaynaklı dalgalanmalardan ziyade enflasyonun ana eğilimindeki gelişmelere odaklanmaktadır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir. Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir."

Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmelerin enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildiği belirtilen özette, para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlar ile vergilerde öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceğinin varsayıldığı bildirildi.

Özette, "Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir." denildi.

Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesinin Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olduğu vurgulanan özette, "Mali disiplinin sağlamış olduğu alan kullanılarak yakın dönemde dengeleyici maliye politikası uygulanabilmiştir. Döngü karşıtı maliye politikası uygulama kapasitesini güçlendirecek yapısal tedbirler, maliye ve para politikası eş güdümüne katkıda bulunarak makroekonomik istikrarı destekleyecektir." denildi.

(Bitti)