Brezilya’dan ithal edilen kurbanlık büyükbaşların ardından Ankara Gölbaşı görünen şarbon vakalarını işaret eden CHP İl Başkanı Rabia Akman, “Türkiye, 2010 yılından bu yana canlı hayvan ve karkas et ithalatına 7 milyar dolar ödemekle kalmadı, ithalatla birlikte çok sayıda hastalık da ülkeye girdi” dedi.
Et ve Süt Kurumu’nun (ESK) kurbanlık olarak Brezilya’dan ithal ederek Ankara Gölbaşı’na getirdiği sığırlarda şarbon basili saptandı ve 4 bin hayvandan oluşan sürü karantinaya alındığını hatırlatan Akman  “Konu kamuoyunda tartışılmaya devam ediliyor. Ancak bu ithal hayvanlarda görülen ilk vaka değil. Uygulanan üretim yerine ithalat odaklı politikaların sonucu olarak 2010 yılından bu yana ithal edilen toplam 6,6 milyon baş canlı hayvan ve 273 bin ton karkas etle birlikte ülkeye çok sayıda hastalık girdi. Şarbon vakası da öncekiler gibi bir süre sonra kamuoyunun gündeminden düşecek. Ancak “Neden ithalatçı konuma düştük?”, “Ne kadar canlı hayvan ve karkas et ithal edildi, ne kadar döviz ödendi?”, “İthalat hangi ülkelerden yapıldı?”, “İthal edilen hayvanlar ve karkas etlerde hangi hastalıklar görüldü?”, “İthalata mecbur muyuz, alternatif bir hayvancılık politikası mümkün değil midir?” gibi soruların cevaplarını bilmemiz şart” diye konuştu. Başka Bir Hayvancılık Politikası Mümkün Akman, "başka bir hayvancılık politikası mümkün" diyerek 7 madde sıraladı: 
*Çiftçilerin demokratik temelde ve kendi çıkarlarını koruyacak şekilde örgütlenmeleri teşvik edilmeli ve desteklenmeli. 

*Et ve Süt Kurumu (ESK) ithalat ofisi değil, piyasaya müdahale edebilecek bir kurum haline getirilmeli. 
*Yemi tarlada yetiştirip ahıra veya ağıla taşıyan büyük ölçekli işletmeler yerine, yemin ve otun uygun olduğu her yerde, coğrafi koşulların elverişliliğine göre daha az masrafla koyun, keçi veya sığır yetiştirebilen üretim biçimleri desteklenmeli.  *Öncelikle meralardan etkin bir şekilde yararlanabilecek düşük ve orta seviyede süt verimine sahip sürüler desteklenerek inek sayısı artırılmalı, böylelikle hem üretim tabana yayılmalı hem de sığır eti üretimini artıracak kaynak oluşturulmalı.  
*Meralar ve tarım arazilerinin amaç dışı kullanımına asla izin verilmemeli; bu alanlar hiçbir gerekçe ile yapılaşmaya açılmamalı.  
*Hem süt sığırcılığı hem de sığır besiciliğinde sözleşmeli üretim dayatılmamalı, sözleşme yapılacak ise alıcının gerçek üretici örgütleri ile muhatap olması sağlanmalı. 
*Destekler büyük (endüstriyel) işletmelerin kurulmasına değil, şartları uygun olan küçük ve orta ölçekli işletmelerin desteklenmesine yönlendirilmeli.