Dün Eskişehir CHP İl Başkanlığı KALABAK SKANDALI ile ilgili bir açıklama yayınladı...

Açıklamayı satır satır, büyük bir dikkat ile okudum.

Açıklama ile ilgili düşüncelerimi ve eleştirilerimi yazmak istedim.

Lakin eleştirilebilecek bir şey bulamadım.  

O yüzden düşüncelerimi paylaşayım bari... 

Öncelikle konuyu kısaca hatırlatayım.

Eskişehir yerel basını önce Kalabak Su Damacanalarının son kullanma tarihi geçmişleri ile su dağıtımı yaptığı haberini yaptı.

Haber ulusal basına kadar yansıdı.

Bunun üzerine Sağlık Bakanlığı ekipleri tesislerde denetleme yaptı. Denetleme sonuçları kamuoyuna açıklanmasa da, o tarihten bu yana Kalabak Suyu ulaşılamaz ve dağıtılamaz oldu.

Yerel basın olayın üzerine gitti ve son on yılda ihtiyaç olan miktarda yeni damacana alınmadığını ortaya çıkardı.

Tramvayda olduğu gibi damacanada da genel geçer standartların dışında malzeme kullanan , yani 19 Lt değil de 12 Lt’lik damacana kullanan EBB ve ESKİ, hızlıca bu eksiğini tamamlayamadı.

Yaklaşık 20 gündür bu sebepten dolayı suyu dağıtamaz oldular.

Önce basit bir açıklama ile ESKİ Müdürünü günah keçisi seçip görevden aldılar.

Lakin bu sürecin nasıl yürütüleceğine dair, ne ESKİ ne EBB ve ne de esas sorumlu ve yetkili Yılmaz Hoca; konu ile ilgili tek kelam etmediler.

Yılmaz Hoca bu büyük sıkıntının olduğu günlerde konuyla ilgili hiç konuşmadı.

Haberim var ya da yok demedi.

Gitti hamam müzesi denetledi.

Ama maksimum beş yıl veya 75 dolumluk damacanalar yerine, eski ve sağlığa zararlı damacanalar ile yıllardır Eskişehirlilere su içirilmesi konusunu görmezden geldi...

Sorumluluk üstlenmedi...

Konuya bizzat el atmadı...

Olayın bilgisi dahilinde ya da ondan habersiz geliştiği konusunda söz söylemedi...

Gözü kulağı kendisinde olan Eskişehirliyi yok saydı...

Görmezden geldi...

Sorunlar hala devam ediyor ve çözüm takviminin nasıl işleyeceği konusunda başta Yılmaz Hoca, EBB ve ESKİ aydınlatıcı bir açıklama yapmıyor.

Türkiye ‘ye iletişimi öğreten adam olan Yılmaz Hoca bu kriz ile ilgili tek söz söyleyemiyor.

Onun yerine dün dış kapının mandalı ve zurnanın son deliği olarak Eskişehir CHP İl Başkanlığı bir açıklama yaptı ki evlere şenlik...

İlk cümle şu; 
“Hepinizin bildiği üzere şehrimizde bir süredir, tarihi geçmiş Kalabak Su damacanalarının değiştirilmesi nedeniyle su dağıtımında sıkıntılar yaşanmaktadır. Bu, hiç kimsenin istemeyeceği bir durumdur. Eskişehir halkının tepkisini haklı buluyor, gösterdikleri sabır ve anlayış için çok teşekkür ediyoruz.”

Hepimizin bildiği üzere diyor...

Yani ;damacana değişmesi nedeniyle diyor...

Yani sıradan, doğal, her zaman olduğu ve olması gerektiği gibi, normal olarak .... gibi...

Eskişehirliyi düpedüz saf yerine koyuyor...

Altı üstü görevi suyu damacanaya koyup sakalara vermek ile sınırlı bir işletmenin kaç değişik sorumluluğu olabilir?

İlkokul mezunu çocuğu başına koysan yürütür bu işi...

Yılı dolan, her yıl toplamın beşte biri kadar damacanayı sistemden çıkarıp, yerine aynı sayıda yenisini koymak takip edeceğin belki de tek iş... Dolumu makinalar el değmeden yapıyor zaten...

Bu kadar kolay, ilkokul seviyesindeki bir işi yüzüne gözüne bulaştırmışsın...

Bir de bunu basitleştirmeye, sıradanlaştırmaya, normalleştirmeye çalışıyorsun....

Aradan 20 gün geçmiş, birinci derecede ilgililerden ses yok, bakın zurnanın son deliği ne diyor;
“Bizler, yaşanmasını asla istemeyeceğimiz bu sıkıntının geçici olduğunu, yeni tarihli damacanaların peyderpey gelmesiyle sıkıntının hafifleyerek seyredeceğini ve makul bir süre sonunda da tamamen ortadan kalkacağını biliyoruz. Bir taraftan sıkıntının giderilmesine çalışılmakta, bir taraftan da konuyla ilgili araştırma ve incelemeler sürdürülmektedir.”

Yaşanmasını asla istemezlermiş...

Bir de isteyeydiniz...

Sıkıntının geçici olduğunu biliyoruz diyor beyimiz...

Geçmez efendi geçmez...

De ki suyu dağıttın yeniden ...

İyi de halkın sağlığı ile yıllardır oynaman ve bundan dolayı oluşmuş ve oluşabilecek sıkıntıların geçici olduğunu söylemen nasıl bir ciddiyetsizliktir.

Bu sıkıntı nasıl geçicidir efendi?...

Suyu dağıtınca iş çözülecek mi?...

Dış kapının mandalı ya...

Suyun dağıtımına verdiği süre de :”- makul bir süre-“

Makul süre nedir beyefendi?...
Gün, hafta, ay, yıl, saat?...

Şuna açıkça; "Biz de bilmiyoruz ne zaman çözüleceğini” desenize...

Bir taraftan sıkıntının giderilmesine çalışıyor, bir taraftan da konu ile ilgili araştırma ve incelemeler yapıyorlarmış...

Yahu ilkokul mezunu bile olmasına gerek yok bu işin başına konacak adamın...

Başındaki adam ;
- kendi inisiyatifi ile mi bu damacanaları zamanında yenilememiş?
-yoksa o yenilenmesi gerektiğini söylemiş ama ona yaptırmamışlar mı?
-Yılmaz Hoca yenilemeyin ,idare eder mi demiş?
-Yoksa Yılmaz Hoca da bizler gibi basın sayesinde mi  haberdar olmuş?...

Bakın bu dört soru bütün olayı aydınlatmaya yetiyor...
Üstelik soruların muhatapları belli....

Dört soru, dört cevap dört dakika bile sürmez bu araştırma...

Yine diyor ki;
“Eskişehir halkının çok büyük bir kısmı bu gecikme nedeniyle haklı olarak sitem etmektedir.  Buna rağmen Kalabak Suyunun mükemmel lezzeti, yılların vermiş olduğu kullanma alışkanlığı nedeniyle yine de gereken sabır ve anlayışı göstermektedir. “

Ne sitemi beyim, ne sitemi?...

İsyan ediyor...

Sadece suya ulaşamamaya değil...

Kendisinin ve sağlığının hiçe sayılmasına, değersizleştirilmesine isyan ediyor...

Ve sen; zurnanın son deliği bile ,bu konu ile ilgili bir özür bile beyan etmiyorsun...

Yok Kalabak Suyunun mükemmel lezzeti de.....

Kullanma alışkanlığı da....

Bla bla bla....

Alenen Eskişehirliyi alaya almaya çalışıyor...

Bir de şu cümleye bakın;
“Bu sabrı ve anlayışı göstermeyenler,  geçici sıkıntı dönemini  siyasi ranta devşirme peşinde olanlardır. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, konunun hassasiyetinin farkındayız ve takipçisiyiz. Tüm Eskişehirliler gibi Kalabak Suyu bizler için de çok değerlidir ve marka değerinin zarar görmesini asla istemeyiz.”
Bak bak bak...

Eleştirenler siyasi rant devşirme peşinde olanlarmış...

Paşalar,la yüsel ya...

Eleştiriden münezzeh ya...

Gerisi de bildiğin tehdit...

Kalabak Suyunun marka değerinin zarar görmesine sebep olurmuş eleştirenler...

Bak seeeeen...

Bayım!.. 

Kimse Kalabak Suyunu eleştirmiyor...

Sağlıklı bir şekilde damacanaya doldurup halka ulaştırmayı beceremeyen, başarısız belediyenizi eleştiriyor...

Bunu anlamak için ilkokul bitirmeye de gerek yok...

Bakın beylere göre eleştirenler ne yapmaya çalışıyormuş?...
“Buna rağmen belli çevreler geçici olan bu sıkıntıyı, siyasi yarış içinde yenemedikleri Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’i yıpratmak amacıyla kullandılar ve kullanmaya devam ediyorlar.”

Yahu ...

Hoca çıkıp başında olduğu kuruma sahip çıksın... Hizmet ile mükellef olduğu Eskişehirliye sahip çıksın...

Desin ki: "Haberim vardı, hata yaptım!...”
Ya da “ Benim haberim olmadan on yıldır bunlar kafalarına göre takılmışlar, kusura bakmayın!.. Ben sizin emanetinize sahip çıkmadım, kuruma göz kulak olmadım!... Ama söz bundan sonra işimi ve takibimi aksatmadan yapacağım...”

Ya da başka bir şey söylesin...

Başka ne söylenebilir ben de merak ediyorum?...

Mesela; "Bu Recep Taşel’in sorumlu olduğu bir iştir, işini düzgün takip edememiş ....” falan mı der?...

Belki de belediyenin ve başkanın görevleri arasında bu işleri takip etmek yok; başkan dediğin heykel yapar, müze açar filan mı der?...

Belki de ;”bu benim değil Kazım Başkanın görevidir, o işini yapmıyor” da der mi ki?...

Bakın burası da çokomelli bir cümle;
“Kalabak Su konusunda yaşanan bu geçici sıkıntıyı siyasi bir rant haline getirmeye çalışmaktan vazgeçmelidirler. Eskişehir’imizin ivedilikle çözülmesi gereken çok öncelikli sorunları vardır. O sorunların çözümüne siyasi bir anlam yüklemeden hep birlikte çalışalım. Güzel Eskişehir’imiz için el ele verip, iktidar ve muhalefet olarak şehrimize fayda sağlayalım.”

Mesela muhalefet sorunu gündemde tutmayıp ne yapmalı bayım?...

Esas çokomelli kısım; Eskişehir ‘in ivedilikle çözülmesi gereken çok öncelikli sorunları varmış...
-Sudan ve halk sağlığından daha ivedi ve öncelikli sorun nedir beyim?...

Vallahi bir hekim olarak çok merak ettim?...

Trafik filan?... Eeee... Yılmaz Hoca o işi meleklere havale edeli çok oldu...

Haberiniz yok mu?...

Neyse...

Çokomelin kaymağı burada;
“Siyaset halka hizmet için yapılır.”
.....
Yoooookkkk...
Bitmedi, devamı var:
“Ne mutlu ki bize Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle Eskişehir’imiz ’’çölde açan bir vaha’’ gibidir. Bu konuda büyük emekleri olan Sosyal Demokrat Halkçı Belediye Başkanlarımız ve Belediyelerimiz  tüm Türkiye’ye örnek olacak büyük işlere imza atmışlardır."

Çölde açan vaha derken?...

Eskişehirli’ye susuzluktan “çölde açan vaha serabı” mı göstermeye niyetlendiniz?...

Sağlıklı suyu sağlayamadığınız Eskişehir ancak çöldeki susuzun gördüğü serap olur bayım...

Bu arada imza attığımız işler derken şu “yaprakların alkışladığı” temel atmmama törenlerinden mi bahsediyorsunuz?...

Yoksa dünyanın vazgeçtiği hayvan hapishanesi yapıp, ceylanları sokak köpeklerine yem etme icraatlerinize mi atıfta bulunuyorsunuz?...

Finali de en komik ile yapmış;
“Bu şehirde barış, kardeşlik duygusu ile huzur içerisinde yaşamaktan son derece mutluyuz. Kalabak Suyumuzu seviyoruz...”

Barış, kardeşlik, çiçek, böcek....

Efendi....Efendi...

Mevzu Kalabak Suyu...

Sizin kafa nerelerde yahu?...

Suyun olmadığı yerde barışa gelene kadar öncelikle sağlık ve yaşam olmaz...

Kalabak suyunu seviyorlarmış....

Peh...

Bize de sağlıklı bir şekilde ulaştırın ki biz de sevdiğimizle kavuşalım...

Anlaşılan siz bu süreçte ayrı kalmamışsınız Kalabak Suyundan...

Hakikaten yahu?...

Yılmaz Hoca ya da değerli başkan Taşel!...

Siz bu 20 günde Kakabak Suyundan mahrum kaldınız mı hiç?...
Benim ki de merak işte!...

Ama mahrum kaldınız mı sorusu saçma değil mi?...
Benim ki de laf...

İşin aslı şu ki, CHP İl Başkanlığı bu açıklama ile biz Eskişehirliler ile açıkça alay etmişler...

Son sözüm şu...
Bari siz de susup ,Yılmaz Hoca’nın manalı sükutuna iştirak etseydiniz...
Eh...
Elbette “keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner”...