Kurban Bayramı'na bir haftadan daha az süre kalırken, ülke genelinde kurban pazarlarında besiciler müşterilerini bekliyor. Eskişehir’in Tepebaşı ilçesine bağlı Emirler Mahallesi'ndeki pazara hayvanlarını getiren besiciler, yaşam koşulları yönünden muzdarip olduklarını söylediler.

Belediye tarafından hayvan sahiplerine belli bir ücret karşılığında tahsis edilen alanlarda sıcak su, elektrik, yatacak yer ve hayvanların yemliği başta olmak üzere birçok imkanın yoksunluğu mağduriyete neden oluyor. Ortalama 10 gün boyunca pazar alanında bulunan ve bayrama kadar da orada kalacak olan hayvan satıcılarının bazılarının ise hayvanlarının içinde yattığı gözlendi.

Tahsis edilen alanlara suluk ve yemliğin koyulmamasından dolayı bazı havyaların plastik leğenden yem yediği görüldü.


“Belediye çok zayıf kalıyor”


Bir hafta önce Eskişehir’in Gündüzler Mahallesi'nden pazara gelen Kazım Arsalanbenzer, belediyenin sunduğu imkânların yetersizliğine değindi. Yatacak yeri olmadığı için hayvanların içinde yattığını ve elektrik olmadığından telefonunu şarj edemediğini dile getiren Aslanbenzer, “Burada yaşam çok zor. Hijyen yok, temizlik yok, sinekler ellerimizi yiyor, her tarafımız yara bere içinde. Belediye çok yavaş kalıyor. Belediyeden çok şikâyetçiyiz. Yatacak yerimiz olmadığından burada yatıyoruz. Bir haftadan beri hayvanların içerisinde yatıyoruz.

Elektrik bazen oluyor bazen olmuyor, telefonumuzu şarj edecek yer yok. Kıraathaneye gidiyoruz telefonumuzu şarj etmek için. Kıraathane sahibi ‘Ben mesuliyet kabul etmem’ diyor. Kıraathaneye gidiyoruz hayvanlarımız kalıyor, buraya geliyoruz orası kalıyor. Belediye onun için çok zayıf kalıyor. Bin 200 liraya yer aldık.

Belediye toplam 7-8 bin lira para topladı. Biraz da bizi kollasınlar, hayvan gibi hayvanların içinde yatıyoruz. Ne bir yetkili, ne bir uyarıcı geldi. Maske takın, kolonya dökün, hijyen yapın diye belediyeden bir şey gelmedi” diyerek dert yandı.


“Ortaçağ'daki gibi hayvan bakıyoruz”


Büyükbaş hayvan satıcısı Devran Karatay da, hayvan pazarında yemlik ve suluğun olmamasından dert yandı. Karatay, hayvanlarına kova ile su taşıdıklarını, leğenlerde yem verdiklerini dile getirdi. İmkânların ilkel olduğunu iddia eden Karatay, “Ne kantar var, ne hayvan sulukları var, ne elektrik var. Yani mağduriyetlerin biri bin. Telefonlarımızı şarj edebilmek için arabalarımızı getiriyoruz.

Yer parası olarak bin 200 lira verdik. Sanki biz o kadar satış yapabilmişiz. Yemin bu pahalılığında, piyasanın bu pahalılığında da yere de bin 200 vermek içler acısı.

Suluk yok, hayvanlara hala Ortaçağ'daki gibi ellerimizle su taşıyoruz. Büyükşehir Belediyesinin buraya bir el atması lazım hayvan refahı açısından. Şöyle bir yem verme sistemi olabilir mi? Hayvanlar yerde yem yiyor” ifadelerini kullanarak mağduriyetini dile getirdi.


“Kalacak yerimiz yok”


Doğudan Eskişehir’e bin 200 kilometre yol kat ederek geldiğini ifade eden Ayhan Kıpçak ise, “Burada kalacak yerimiz yok, doğru dürüst yemliğimiz yok, suluğumuz yok. Telefonlarımızı şarja takmak için buradan hayvanlarımızın yanından ayrılıyoruz, her yer açık. Hiçbir avantajımız yok burada. Yemliği de suluğu da dışarıdan getiriyoruz” diye konuştu.