ESKİŞEHİR HABER - Jinekolojik kanserlerin radyoterapisi ve cerrahisinde görev alan ESOGÜ Tıp Fakültesi Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Durmuş Etiz ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Tarık Yalçın’ın oturum başkanlıklarını yapacağı toplantıya; Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Tufan Öge ve Uzm. Dr. Duygu Kavak Cömert ile Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Alaattin Özen ve Dr. Öğr. Üyesi Melek Coşar Akçay konuşmacı olarak katılacak.

Toplantı öncesinde jinekolojik kanserler ve tedavileri ile ilgili bilgiler veren oturum başkanları Prof. Dr. Durmuş Etiz ve Prof. Dr. Ömer Tarık Yalçın, dünyada kanser hastalığının görülme sıklığı artmaya devam ederken, sağlık raporlarında kadınların karşı karşıya oldukları risklerin de daha net belirmeye başladığını kaydetti. 2030 yılında kanserden ölen kadın sayısının 6 milyon olacağının tahmin edildiğini dile getiren Prof. Dr. Durmuş Etiz ve Prof. Dr. Ömer Tarık Yalçın, ülkemizde en sık görülen jinekolojik kanserlerin rahim, rahim ağzı, yumurtalık, vulva ve vajen kanserleri olduğunu belirtti. Prof. Dr. Ömer Tarık Yalçın yaptığı açıklamada “Hastaların % 90’ında vajinal kanama en önemli belirtidir, menopoz sonrası kanamaların % 5’inin sebebi kanserdir. Ultrason kontrollerinde rahim duvarında kalınlık saptanan hastalarda biyopsi tanı koydurucudur. 40 yaşın üstünde olmak, erken adet başlangıcı, geç menopoz, hiç çocuk doğurmamış olmak, kısırlık, kısırlık tedavisi almak, genetik yatkınlık yakalanma riskini artırmaktadır. Çok çocuklu olmak, doğum kontrol hapı kullanmak, tüplerin bağlanmış olması, rahmin alınmış olması ve emzirme ile risk azaltılabilir” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Durmuş Etiz ise açıklamasında “Jinekolojik tümörlü hastaların tedavisinin multidisipliner konseylerde ele alınması gerekmektedir. Radyoterapi bu tedavi ekibinin önemli bir parçasıdır. Endometriyum kanserinde radyoterapi genellikle postoperatif olarak uygulanmaktadır. Serviks kanserinde ise erken evrelerde tek başına ya da cerrahinin ardından uygulanabilirken, lokal ileri evrelerde kemoradyoterapinin ilk tedavi modalitesi olduğu kabul edilmiştir. Radyoterapi alanında son yıllarda gözlenen hızlı gelişmeler teknolojideki gelişmelere paralel olarak gitmektedir. Uygulanan yeni tedavi yöntemleri ile normal dokuların almış olduğu dozlar azaltılıp, tümör dozunu artırmak artık daha kesin ve doğruluk düzeyi yüksek olarak yapılabilmektedir. Böylece radyoterapiye bağlı gelişen yan etkiler azaltılıp hastaların yaşam kaliteleri artırılabilmektedir. Radyasyon Onkolojisi bölümünde brakiterapi ünitesinin kurulması ile artık tüm jinekolojik kanserlerin ışın tedavisi hem eksternal hem de internal olarak uygulanabilecektir.”