KİMSENİN GİTMEDİĞİ YERLERE GİTMEK İÇİN CAN ATAN,

ÇALIŞKAN, DÜRÜST, DOST CANLISI,

 Öğrenme aşığı bir kadın Gül Düzcan,

“Pandemi geçer geçmez, yine gönüllülük için yollara düşeceğim ya da bu ortamda bir şeyler yapabilmenin yollarını arayacağım.” diyecek kadar iddialı…

“Dürüstlüğü, çalışkanlığı, şefkatli olmayı anne ve babamdan öğrendim.”

Mücver mi, iddialıyım, en iyi ben yaparım.

Gül Düzcan‘ı tanıdığımda bir bankada veznede çalışıyordu, ben kapıdan içeriye girer girmez merhaba der, ardından da hesap numaramı ezbere söylerdi. Ve bu davranış sadece bana değildi, diğer müşterileri de aynı şekilde karşılıyordu. Ve ben bu zeki kadına hayran olmuştum.

İkinci karşılaşmamızda, emekli olmuştu ve Köprübaşı Lions Kulübünün dönem başkanıydı.

O gün, benim de konuk olarak katıldığım bir toplantıyı yönetiyordu. Yumuşacık sesiyle sakin sakin anlattı, anlattı. Onun kadife sesinden etkilenmemek mümkün değil, diye düşündüm, herkes hipnoz olmuş gibi gözlerini ondan ayırmadan dinliyordu…

Gül Düzcan’ ı tanıyalım mı?

Eskişehir’ de doğdum. İşletme Fakültesi mezunu, emekli bankacıyım. Sanatın çeşitli dallarıyla uğraşıyorum. Sivil toplum gönüllüsü, samimi, dostluğa önem veren, çalışkan biri olarak tanımlayabilirim kendimi, diyor gayet mütevazı duruşuyla.

Anne ve babanızdan öğrendiğiniz en önemli değerler neler? Kime benzediniz de bu kadar beceriklisiniz?

Anne ve babam dürüst, çalışkan, şefkatli ve merhametli kimselerdir. Beni seven ebeveynlerim ve ablalarım vardı. Sevgi dolu bir ortamda büyüdüm, edindiğim bu değerleri aileme borçluyum.

Halam da çok becerikli bir kadındı; el maharetimi ve hızlı iş yapışımı halama benzetirler.

Yoğun bankacılık döneminden sonra emekli oldunuz, emeklilik nasıl bir duygu oluşturdu?

Kâğıt üzerinde emekliliğe hak kazandım; ama hiç boş durmadım.

Kendi işyerimiz, Düzcanlar Mühendislik Ltd.Şti’nin finans ve muhasebe işlerini yürütüyorum.

 “GülhandanDesıng “adıyla el emeği ürünlerin yapıldığı bir atölye planlıyoruz üç arkadaş.

Sivil toplum kuruluşlarında yoğun olarak görev alıyorum. Kısaca çalışmadan duramam…

‘’Gönüllük’’ sizin en usta olduğunuz alan, bu konuda neler yapıyorsunuz?

Gönüllük: “Aldığın görevi sonuna kadar, sorumluluk bilinciyle yapman gereken ciddi bir iş bana göre…”

Gönüllük bilinci çocuk yaşlarda kazanılması gereken bir alışkanlık...

Ekip ruhuna inanıyorum. Bu nedenle STK’ lar son derece önemli.

Çocuk Esirgeme Kurumu, Köprübaşı Lions Kulübü aktif rol aldığım STK’lar. Bunun yanı sıra pek çok kuruluşun, belediyelerin yaptığı çalışmalarda da gönüllü rol alıyorum.

Birçok kez” Sevgi Evleri” nde kalan çocuklarımıza dokunduk.

Görme Engelli kardeşlerimize yine onların yaşıtları çocuk ve gençlerimizin katkılarıyla, digıtal kütüphanelerine kitap okuma çalışmalarını hatta aktivitelerini yapabilecekleri bir oda tefriş ederek katkı sağladık.

Görme Engelli çocuklarımıza hayal kurmalarını ve hayallerindeki resmi çizmelerini istedik. Onlarla birlikte resim çizdik.

Bu konuda bir beni çok duygulandıran bir anım var.

“Görsem” deki kardeşlerimize aktivite alanına gelmeden önce; hayal etmelerini ve bunu kâğıda birlikte çizip boyayacağımızı söyledik.

İlk kez renkli boyalarla bir resim yaptığımız çalışmada bir kardeşimiz önce kendisini sonra da kendi resminin yanına bir gül çizmek istediğini söyledi.

Neden gül hayal ettin diye sorduğumda aldığım yanıt şuydu:  “Senin adının Gül olduğunu öğrendim ve bu etkinlikte bana resim yapma fırsatı sağladığın için sana teşekkür, anlamında düşündüm bu hayali.”Yürekten söylenen bu sözler beni çok etkiledi, gözlerim doldu,  duygulandım ve ona sevgiyle sarılıverdim. Günlerce onun sevinçle bakan yüzü gözümün önünden gitmedi. Hala hatırladıkça yüzümde bir tebessüm belirir.

“GÖRSEM” Görme Engelliler Derneğine Beyaz Baston ve tekerlekli sandalye desteği sağladık.

Kızılay Kan bağışı kampanyalarında aktif rol alarak” Kan ve Organ Bağışına” katkı sağladık..

Eskişehir Sanayi Odası işbirliği ile resim sanatını Organize Sanayi Bölgesine taşıdık. İlk kez OSB içinde bir sanatsal çalışmayı yaptık.

2015 yılında Köprübaşı Lions Kulübü üyeleri olarak; çocuklarımızla birlikte ‘’Sevgi Unutulmaz’’teması ile kulüp üyeleri birlikte tasarladığımız kıyafetlerle bir defile düzenledik. Bu defilenin amacı; Tepebaşı Belediyesi Yaşam Köyü içerisindeki “ Alzheımer Evinin” iç tefrişatının yapılmasıydı. Şehrimizde oldukça ses getiren bu aktivite den sonra bir etkinliğimiz daha oldu.

Çocuklarımızla birlikte sahne alarak kısa filmler çektik. Bu filmleri Anadolu Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü öğrencileri çekti ve bunun sonunda ‘’ Kısa Film Festivali’’gerçekleştirdik. 

Adımızı verdiğimiz “Köprübaşı Lıons Alzheımer Evi”nin açılışını 2018 yılında başkanlığım döneminde Tepebaşı Belediyesi ve bize katkılarını esirgemeyen sponsorlarımızla gerçekleştirdik.   Bu proje bizim gurur kaynağımız…

Bir gurur kaynağım da Sevgili Gülseren Şenyüzlü Hocam sizinle birlikte yaptığımız “13 Hikâye Avcısı” projesi...

İlkokul öğrencisi 13 çocuğumuz ile birlikte sizin hikâye yazma teknikleri konusunda verdiğiniz eğitim sonrası bir kitap çıkarttık. Her çocuğumuz iki hikâye yazdı ve bunları resimledi, biz de onları bir kitapta birleştirdik. Adını da ‘’13 HİKÂYE AVCISI’’koyduk. Minik yazarlarımıza kendilerini tanıtan, basının da yer aldığı bir imza günü hazırladık. O gün de unutulmazlarım arasında yer aldı ve insana imkân sunulduğunda; çocuk bile olsa başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığını bir kez daha hatırlattı sayenizde.

Bahçeşehir Koleji Okul Aile Birliği’nin de üyesiyim. Burada çocuklarımıza katkı sağlayacak birçok projede yer aldım.

Sıfır Atık projesi kapsamında Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü işbirliği ile ‘’Kompos Üretimi ‘’çalışması ile çevreye katkı sağladık. Pandemiden önce son olarak Günyüzü ilçemizdeki kardeş okulumuzun çocuklarına farklı çalışmalar yapabilmeleri için bir sınıf tefrişi gerçekleştirdik.

Pandemiden sonra hayatımız değişti; ancak bu değişime de ayak uydurmak zorundayız. İnsana dokunmanın, katkı da bulunmanın bir yolu mutlaka vardır ve ben de bu yolu bulacağım.

Evdeki ‘’GÜL’’ ü anlatır mısınız?                                                    

Evdeki ‘’ GÜL’’ her yerdedir.

Bir aile büyüğümüz bana: ‘’Öyle bir anne ol ki, yokluğun evde hissedilsin. ‘’demişti. Bu söz çok etkiledi beni ve ben de bu söze uygun bir anne olmak için çabalıyorum, oldum mu, bunu ben de bilmiyorum.

. Eşinizle birlikte yürürseniz ancak, aile olursunuz.

’’Her başarılı kadının arkasında bir erkek vardır.” desem, nasıl yanıtlardınız?

Ben arkasında değil, yanında derim. Birlikte yürürseniz aile olursunuz.

Her konuda sizi dinleyen, her halinizle sizi kabul eden biri ile hayatınızı birleştirin.

Çalışma hayatında kadın olmanın avantaj ve dezavantajları neler sizce?

Hiçbir zaman kadın- erkek ayrımı yapmadım. Bence biraz da bizler davranışlarımızla oluşturuyoruz bu durumu.

Kadın oluşum nedeniyle hiç avantaj yaşamadım ancak, ben tedavi ile anne oldum bu süreçte iş yerinden izin almak, sonrasında da küçük bir bebeğinizin olması ve onun size olan ihtiyacı sırasında çalışmak, kadın olarak çalışma hayatınızın en zor dönemi oluyor.

Kadınların da erkeklerin de hayata katkıları konusunda bir farkları olmadığını düşünüyorum. Sanırım erkekler kadınlardan daha çok önemsiyor bu cinsiyet konusunu.

Yemek yapar mısınız?

Yemek yapmayı da yemeyi de çok severim. En sevdiğim yemek: domates soslu makarna.

Mücver konusunda iddiaya girecek kadar başarılıyım.

                       Dünyaya geliş sebebini bulmaya çalışıyor…

Siz, yaşamı dopdolu bir kadınsınız, yaşamınız derya deniz, yaşamın hakkını verdiğinizi düşünüyor musunuz?

Yaşadıklarımdan değil, yaşayamadıklarımdan dolayı üzülmek istemiyorum.

Hayatı deneyimleyerek öğrenmek; ancak yaşanan her şeyin mükemmel olduğunu bilmek harika bir duygu…

Hayatın hakkını vermeye, dünyaya geliş sebebimi bulmaya çalışıyorum. Her şeyden bir mutluluk çıkarmaya çalışıyorum.

       Dünyayı sevgi kurtaracak.

Son olarak okurlarınıza-özellikle genç kızlarımıza, anne babalara ne söylemek isterdiniz kız annesi olarak?

Öncelikle ailelere çocuklarını çok sevmelerini söylemek istiyorum.

Sevgi satın alınacak bir şey değildir, hissedilir. Bu nedenle bizler de karşıdan aldığımız hislere göre davranışlarımızı belirleriz. Arzu ve öfke, sevgi ve nefret iki farklı duygu değil, aynı duygunun birbirine geçiş yapan iki ucudur. Bu nedenle bazen beni çok sevdiği için bana zarar veriyor denildiğini duyuyoruz. Toplumlar bu duygular arasındaki tercihlerine göre yaşamsal seviyelerini belirliyor bana göre. Biz de kendi olumlu duygularımızı öne çıkartmaya çalışmalıyız ki karşımızdakilere ulaşalım. İnanın bana bunu da en çok bir başkasına yardım ettiğinizde hissediyorsunuz.

İkinci konu, güven duygusu… Çocuklarımıza, gençlerimize güvenmek, çok önemli… Kendi ayakları üzerinde durabilmelerine fırsat vermek gerek; ancak bu kontrol etmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.

Birbirimizi sevelim; çünkü dünyayı sevgi kurtaracak.

Gençlerimize tavsiyem daima kendilerini geliştirmeleri ve kalplerinin sesini dinlemeleri olacak. Ben kızıma da her zaman şunu söylüyorum.‘’Seni gerçekten seven seni asla incitmeyendir. Kalbiniz, daima doğru olanı söyler.’’

Gençlerimiz, kendilerini tanımalı. Bunun yanında kısa ve uzun vadeli hedefler koyarak, hedeflerine ulaşmak için çabalamaları gerektiğini de söylemek istiyorum.

Biz Atatürk’ün evlatlarıyız, O’ na layık olmaya çalışıyoruz.

.’’Vatanını en çok seven işini en iyi yapandır.’’ Bu söz benim felsefem…

Türk Gençliğinin de bunu unutmadan çalışacağına inanıyorum, diye bitiriyor sözlerini.

Kariyer basamaklarını azmiyle, çalışkanlığıyla birer birer çıkmış, müthiş bir kadın ve ECE’nin de annesi. Ona hayran olmamak mümkün değil.

“GÜÇLÜ VE ÖRNEK KADINLAR”  serisi bu hafta Gül Düzcan’ ı ağırladı…

Kızınız Ece başta olmak üzere, bütün kız çocuklarına örnek olmanız dileğimle teşekkürler.  Gururumuzsunuz GÜL DÜZCAN…