Muhalefetin işi de zor şu günlerde…
Cumhurbaşkanı ve Hükümet bir “Bilim Kurulu”oluşturup alınacak bütün kararları bu Kurul’dan çıkan görüşlere göre nihayetlendirince, ülkedeki müzmin, iflah olmaz, asla anlamaz muhalefet anlayışında olanları bir panik sardı. Şimdi hazır evlerinde oturuyorken boş durmayın, “Neye, kime, nasıl muhalefet yaparız” diyerek, yeni yeni muhalefet doneleri yumurtluyorlar!
Yılmaz Özdil, Prof.Dr. Gaye Usluer ve ardından Sözcü gazetesi bir akım başlatınca bazı şehirlerdeki yerel basının aynı kafadaki temsilcileri de katıldı bu dalgaya: ‘Hasta ve ölü sayısını il il açıklayın!’
Oldu canım, başka bir arzunuz!
Bir hafta önce bu konuda yazmış ve sormuştum: “Şehrinizdeki Covid-19’lu hasta sayısını öğrenince, şimdi yaptığınızdan farklı, moda tabirle ekstra ne yapacaksınız?”
Şehrinizde virüslü hasta sayısı fazla ise başka şehre mi gideceksiniz?
Şehrinizde virüslü hasta sayısı az ise diğer şehirlerdeki yakınlarınızı yanınıza mı çağıracaksınız?
Söyleyin Allah aşkına, şimdi yaptığınızdan farklı ne yapacaksınız?
Bilim Kurulu, zaten bir şehirde çok yüksek bir sayı görmesi durumunda o şehre özel bir sokağa çıkma ve karantina uygulanmasını tavsiye edecektir…
Siz, her şeyden bağımsız olarak nasıl bir çözüm önerisine sahipsiniz?
Ekstra, şimdi yaptığınızdan başka ne yapacaksınız?
“Hastaneye gitmem, sokağa çıkmam, yanımdakileri öpmem” diyorsanız, eee bunları şimdi de yapmalısınız zaten. Niye yapmıyorsunuz ki?
Şehrindeki virüslü hasta sayısını öğrenmek isteyenler, “İnsanların bunları bilmeye hakkı var” diyor utanmadan…
Yani örtülü olarak, “İtalya’daki gibi olsun. Benim şehrimde çok virüs varsa kaçayım, sonra da o virüsü, virüsü daha az olan şehirlere götüreyim” demek istiyor galiba…
Diyelim ki, bir şehirde virüs hiç yok…
Hepimiz tası tarağı toplayıp o şehre gitsek…
Ne olur sizce?
Yav bu kadar basit, bu kadar kolay anlaşılır bir şeyi neden bu kadar ısrarla dile getiriyorsunuz?
Geri zekâlı desek değilsiniz…
O zaman geriye tek seçenek kalıyor, muhalefet yapmış olmak için muhalefet yapıyorsunuz ve insanların hayatını tehlikeye atmaktan çekinmiyorsunuz…
Yılmaz Özdil diyor ki: “İzmir’de çok fazla virüslü hasta var. Açıklanmıyor, açıklansa insanlar korkar ve sokağa çıkmaz…”
Süper zekâ ürünü bir tespit!
Ya bu bilgi doğruysa ve açıklandığında İzmir boşalır ve herkes başka şehirlere gitmeye kalkarsa ne olacak?
Hepiniz İzmir’den kalkıp “küçük İzmir olan” Eskişehir’e gelirseniz, burada Yılmaz Özdil’in 25 liralık kitabına 2 bin 500 lira veren şaşkalozlar ne der kendisi hakkında?
Madem ki, Yılmaz Özdil, İzmir’de vaka sayısının çok olduğunu düşünüyor, eee memleketi İzmir’de eminim Yılmaz Özdil’in sözünü dinleyen milyonlarca insan var…
Çıkıp desin ki: “Eyy benim Atatürkçü sevenlerim. Sizlerden rica ediyorum sokağa çıkmayın. Bakın benim 25 lira etmeyecek kitabıma binlerce lira saydınız, beni rol model aldığınız ortada, haydi şimdi sözümü dinleyin…”
Der mi?
İnsanların üzerinde hiçbir etkisinin olmadığını keşfetmeye hazır mı?
Bakın geçen hafta bir tweet attım…
“Yaşı risk grubunda olan hemşerilerimizi evde kalmaya davet ediyorum” diyen Yılmaz Büyükerşen için dedim ki: “Siz bu şehirdeki birçok kişi için idolsünüz. Bir video hazırlayıp, ‘Sizden istirham ediyorum. Ben de riskli yaş grubundayım ve evden çıkmıyorum. Siz de çıkmayın’ deseniz, Eskişehir’deki hemen hepsi facebook hastası yaşlılarımız için ne kadar faydalı olur…”
Yılmaz Büyükerşen bizi dinler mi?
Seçim olsa dinler…
5 yıl söylediklerimizin hepsini seçime 6 ay kala hayata geçiren birinin, bizden gelecek tavsiyeleri dinlemesi için yeni bir seçimi beklemeliyiz tabii ki…
Neyse…
Yılmaz Özdil ve Sözcü gazetesi, kendilerini takip eden kişilerin yaş ortalamasının 71 olduğunu hatırlamalı ve “Şehrimizdeki hasta sayısını açıklayın” diye zıp zıp zıplamayı bırakıp, varsa, insanların üzerindeki etkilerini kullanmalı…
Yoksa…
Allah aşkına iki dakika susup evlerinde viskilerini, biralarını yudumlasınlar!
Afiyet olsun!