İnsanoğlu toplumsal bir varlık olarak yaratılmış olup sosyo-kültürel ortamda kişiliğini bulur. Kişilik gelişiminde kalıtımın etkisiyle birlikte aileden başlayarak çevreden edinilen kültürel değerler, insanın davranışlarını belirler. Bu bakımdan her toplum, çocuklarına iyi bir gelecek hazırlamak için eğitime birinci derecede önem verir. Eğitimin içerik ve yöntemi her zaman tartışma konusu olmuştur. Ancak eğitimim kültürel aktarımı, teorik bilgilerle değil, davranış biçimleriyle sergilenir. Çocuk, aile ve çevrenin tutum ve davranışlarını içselleştirerek yaşama biçimini ve hayat anlayışını olgunlaştırır. Davranış ve tutum; öğrenilmiş, deneyimler sonunda kavranmış hareketlerin anlamını işaret eder. Spordan sanata, felsefeden dini inanışları kadar her disiplin, davranışların genel kabuller dâhilinde şekillenmesi hususunda düşünce birliği içerisindedir. İnsanın yaradılıştan getirdiği ve Tanrı’nın bir cevher olarak kişinin ruh ve şuuruna yerleştirdiği sevgi, merhamet, hoşgörü, yardımseverlik, saygı, iyilik, kanaat, paylaşma, güvenilirlik ve doğruluk, adalet, sabır, … gibi her toplumda ortak duygu ve düşünceler olumlu davranışlardır. Bunların dışında kalan ve varlığı sürüp gelen olumsuz davranışlar ise insani değerlerden bir sapma olarak görülmektedir. Bu saplamaların normalleşmesi için devreye kutsal kitaplar, ahlâk öğretileri, öğütler, kültürel değerler girer.