"Ben mi bakacağım başkan olarak o damacanaların altına"... 

Eskişehir tarihine geçecek bir söz duyduk bu hafta... Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, ESKİ Genel Kurulu'nda Kalabak su skandalı ve damacana krizi ile ilgili bir ay sonra ilk defa açıklama yaparken, yaklaşık yarım saat Kalabak suyun tarihini anlattıktan sonra, bu cümlelerle girdi  söze: "Şimdi soruyorum sizlere. Hanginiz bugüne kadar damacanaların altına baktınız. Ben bakmadım"... 

Sonra, Mihalgazi Belediye Başkanı Zeynep Akgün, büyük bir şaşkınlıkla, "Siz bakacaksınız başkanım, kim bakacak" dediğinde de sinirli bir şekilde şu karşılığı verdi: "Ben mi bakacağım başkan olarak damacanaların altına"... 

Ben de o toplantıdaydım.. 

O an içimden ayağa kalkıp şunu demek geçti adeta... "Hayır, damacanaların altına ben bakacağım, bu benim görevimdi"...

Evet benim görevim, dalga geçmiyorum... 

Doğma, büyüme Eskişehirliyim... 17 yıldır da bu şehirde gazeteciyim... 

O damacanaların altına, üstüne, üretim tarihlerine, suyuna bakmak benim görevim... Sağlıklı mı değil mi, sorun var mı yok mu? Bakmak benim görevim... 

Nitekim bu görevimi de yerine getirdim. 

Baktım böyle iddialar var, paylaşımlar var... Hemen kendi evimdeki damacananın altına baktım, o damacananın altındaki tarih nasıl okunurmuş araştırdım ve 10 Ağustos 2020'de bir yazı yazdım... "Bendeki damacana 10 yıllıkmış! Damacana üretim tarihi nasıl okunur? Açıklıyorum...diye... Ve böyle bir konudaki Eskişehir basınındaki ilk yazıyı yazdım... 

Siz bu görevin, Kalabak su ile ilgili şunları yaptık, bunları yaptık diye yıllardır övünen, son meclis toplantısında da yine yarım saat anlatan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanının mı olduğunu zannediyorsunuz? 

Ya da Büyükşehir'in onca bürokratlarının, onların yardımcılarının, onlarca memurun görevi mi olduğunu zannediyorsunuz.. 

ESKİ Genel Müdürü'nün, onun müdür yardımcılarının, yardımcılarının yardımcıları ve diğer onlarca memurun görevi filan mı olduğunu zannediyorsunuz... 

Sağlık Bakanlığı'nın, Sağlık Müdürlüğü'nün, alt müdürler ve yardımcılarının filan görevi mi olduğunu zannediyorsunuz... 

Bu şehirdeki onca sağlık örgütü, dernek, STK'nın görevi filan mı olduğunu zannediyorsunuz... 

Bu şehrin milletvekilleri mi bakacaktı damacanaların altına... AK Parti'si, CHP'si, MHP'si mi bakacaktı... 

Hayır... Hiçbirinin görevi değil bu... 

Gazetecinin görevi, yani benim görevim... 

***

Siz şu ünlü "Spotlight" filmini izlediniz mi?
ABD'nin Boston kentinde bir grup gazetecinin kiliselerde çocuklara cinsel istismar uygulandığını nasıl ortaya döktüğünü anlatan filmi...
Birileri, şehir ve kilise zarar görmesin diyerek tüm şehri bu konuda sustururken, o şehre dışarıdan gelip gazetenin başına geçen bir gazeteci, söz konusu iddiaların üzerine gidilmesini ister... Gazeteciler araştırdıkça olayın boyutlarının ne kadar büyük olduğu ortaya çıkar... Sadece birkaç çocuk cinsel istismara uğramamamıştır, yüzlerce çocuk vardır kurban... Ve bunu ortaya çıkarırlar... 
Filmin sonunda olayları ortaya çıkaran ekibin başındaki gazeteci şu itirafta bulunur: "Aslında bu belgeler yıllar önce bize gelmiş. Ama önemseyip araştırmamışım. Aslında her şey gözümüzün önündeymiş."

***

Bir damacananın altına bir kez baktık, binlerce tarihi geçmiş ama halen kullanılan damacana bulduk karşımızda... 

"Ben mi bakacağım o damacanaların altına" diyen sorumlular varken bile, aynı Spotlight ekibindeki o gazeteci gibi kendime şu soruyu sormadan edemiyorum... 

Neden daha önce gözümün önündeki bu şeyi fark edemedim bir gazeteci olarak? Neden her gün evime aldığım damacananın altına bir kez olsun bakmadım? Neden bu kadar gözümün önündeki bir ayrıntıyı görüp yakalayamadım, araştırmadım?

Neden daha önce fark edemedim, neden daha önce bu şehirdeki insanları uyaramadım?

Oysa ne kadar kolay olurdu, "ben mi bakacağım damacanaların altına" diyerek işin içinden sıyrılmak... 

Ben, başkaları gibi, bu şehrin gözünün içine baka baka, işin içinden sıyrılmaya, sorumluluktan kaçmaya çalışmayacağım... 

Hiç uğraşmayın, zahmet etmeyin, onun bunun üstüne sorumluluk atmak ya da işin içinden sıyrılmak için... 

Açın soruşturmayı, beni yargılayın...