Günay yaptığı açıklamada, "Kendine ve çevresine karşı saygısı olmayan, özgüvenden yoksun bireyler karşısındaki muhatap ile iletişim kurmak yerine şiddete başvurabilmektedir. Şiddet, genellikle toplumda kırılgan ve güçsüz bireylere/varlıklara karşı gerçekleştirilen insanlık dışı bir davranıştır. Bu bağlamda şiddete maruz kalan kitlenin ise daha çok kadın, çocuk, yaşlı, hayvanlardan oluştuğu görülmektedir.  Sadece kadın değil canlıya yapılan şiddeti hiçbir şekilde kabul etmiyorum" dedi.

HİÇ BİR ETKEN AİLE İÇİ ŞİDDETE MAZERET OLAMAZ
Şiddet konusunun hem kamu otoritesinin hem de sivil toplum kuruluşlarının ve medyanın gündeminde yoğun olarak yer almasına rağmen, üstesinden gelinemediğini söyleyen Günay, "Bugün yazılı ve görsel medyada her gün bir kadına şiddet vakası ile karşı karşıya gelmekteyiz. Aile içi şiddeti artıran psikolojik, sosyal, ekonomik ve kültürel bileşenler mevcuttur ancak hiçbiri mazeret olarak kabul edilmez. Sadece şiddet ile mücadelede bu bileşenlere odaklanıp, bu bileşenlere ilişkin politikalar üreterek sorunları çözümleyebileceğimizi unutmamalıyız.
Geçtiğimiz günlerde samuray kılıcı ile öldürülen 28 yaşındaki kızımız Başak Cengiz için yaşanan olaydan derin üzüntü duyduk. Acımız ve kaybımız tarifsiz ve büyük. Bu vahşeti tarif edecek kelimemiz yok. Tarif etsek dahi bu bir çözüm yolu değil. Çözümü tam olarak eğitim eğitim eğitim. Tüm canlılara karşı şiddetin önlenmesi ancak erken yaşlarda eğitim ile başlar. Zamanla toplumsal zihniyet değişimine evrilir ve sorunları şiddetle değil, iletişim ve uzlaşma ile çözme becerilerine dönüşür. Günümüzde kadınlar, bulunduğu topluma katkı sağlayan bir vatandaş, iyi bir eş, yüce gönüllü bir anne, azimli bir ç alışan, başarılı bir yönetici ve daha niceleri olmak için her gün başarı dolu adımlar atıyor. Geçmişten günümüze kadın-erkek fırsat eşitliği üzerine kat edilen yollar ile tam anlamıyla modern bir Türk toplumundan, her anlamda eşit bireylerden gururla bahsedebilmekiyiz. Fakat bu gurura leke süren, kadına yönelik fiziksel veya psikolojik fark etmeksizin işlenen her türlü şiddet insan haklarının kuşkusuz en derin ihlallerinden biridir. Ve hiçbir şart ve koşul altında kabul görmeyecektir. İşte bu noktada bizlere düşen, sesini duyuramayan kadınlarımıza ses olabilmektir. Bu uğurda fark yaratacak nokta ise, popülist söylemlerle yetinmek yerine problemlere ve bu problemler sonucu ortaya çıkan durumlara karşı etkili çözümler ortaya koymaktır. Son yıllarda, hükümetimizin yapmış olduğu çalışmalar hem kadına şiddetin önlenmesi hem de şiddete maruz kalmış kadınlarımızın mağduriyetinin giderilmesi açısından büyük önem arz etmektedir." ifadelerini kullandı.

KÖKTEN ÇÖZÜM İÇİN TÜM PAYDAŞLAR BİRLİKTE HAREKET ETMELİ

İlgili bakanlıkların kadına şiddet konusunda önlemler aldığını söyleyen Eskişehir Ak Parti Milletvekili Günay, "Devletin her kademesinde yer alan paydaşlar elini taşı altına koyarak bu sorunun çözümlenmesi için çalışmalar yapmaktadır. Türkiye'de herhangi bir tedbir kararı bulunmadan gerçekleşen kadın cinayeti sayısının 2020'de 235, 2021 Nisan sonu itibarıyla ise 85 olduğunu bildirildi. Tedbir kararı bulunmasına rağmen cinayete maruz kalan kadın sayısının 2020 yılında 32, 2021 Nisan itibarıyla 10 olduğunu biliyoruz. Bizim için bir can önemli, çok değerli. Bu sorunu kökünden çözmek için tüm paydaşlar birlikte hareket etmeli. Bu anlamda 6284 Sayılı Kanun çok değerli ve korumamız gereken bir yasa. Ayrıca 2020'de, mücadelenin çok yoğunlaştığını, KADES, ALO 183 gibi doğrudan mağdurların kullanabilecekleri enstrümanların artmasıyla beraber sayıda da yüzde 21 oranında azalış olduğu tespit edildi. İnşallah hükümetimizin uyguladığı bu yöntemler dahilinde bu sayıların hiç telaffuz edilmemesidir.İçinde şiddet olmayan bir toplumda yaşamak hepimizin en büyük arzusudur. Tüm bunların ışığında inanıyorum ki, kadına şiddetin adının dahi geçmeyeceği günleri beraber inşa edeceğiz" şeklinde konuştu.