ESOGÜ Haber’e açıklamada bulunan Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Demir Kaya, genetik hazinemizin korunması ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülmesinde yerli tohum stratejilerinin geliştirilmesinin hayati önem taşıdığını söyledi.


“Ülkemizde tarımı yapılan bitkilerin büyük çoğunluğu tohumla üretilmektedir. Ancak, tohumlar sadece bitkisel üretim amacıyla kullanılmamaktadır. Bitkilerin kalıtımsal özelliklerini bir sonraki nesillere aktaran en önemli genetik kaynaktır. Gerek kendisi, gerekse işlendikten sonra elde edilen ürünleriyle tohumlar, beslenmemizde önemli bir yere sahiptir. Günlük beslenme alışkanlıklarımız içerisinde doğrudan tohumları tüketilen nohut, fasulye ve mercimek gibi ürünlerin yanında, un, bulgur, pirinç, bitkisel yağlar vb. gıdalar tohumların işlenmesi sonucunda elde edilmektedir. Bu bakımdan ülkemiz sanayisinin içerisinde de tohumların ayrı bir önemi vardır. Hayvan beslenmesinde (soya, arpa, mısır vb.) kullanılmalarının yanında, birçok baharatı (kimyon, anason, rezene vb.) ve içecek hammaddesini (kakao, kahve, malt ve bira gibi) tohumlar oluşturmaktadır. Ayrıca, direkt olarak tohumlarından elde edilmese de, ülkemizde en fazla üretimi yapılan lif bitkisi olan pamuktan elde edilen lifler, tohumdan oluşmaktadır. Tohumları diğer canlılardan ayıran en önemli özellik aşırı kurumaya dayanım gösterebilmektedir. Yaklaşık %3 nem düzeyinde bile canlılıklarını devam ettirebilmektedir. Bu özellikleri sayesinde bozulmadan uzun yıllar canlılıklarını koruyabilmekte, uzun süre depolanabilmekte ve taşınmaları kolay olmaktadır.

Tohumluk nedir?  


Tohumluk kavramı, tozlanma ve döllenme sonucu oluşan embriyo ve yedek besin maddesi bulunan generatif üreme organı olan ‘tohum’ ile birlikte, yeni bir bitki meydana getirme şansına sahip yumru, soğan, stolon, rizom, fide vb. vejetatif bitki kısımlarını ifade etmektedir. Ancak yaygın kullanımda çiftçiler, üretimde kullanacakları üretim materyallerinin tamamını tohumluk olarak adlandırmaktadırlar. Bitkisel üretimde başarının ön şartı, yüksek kalitede tohumluk kullanmaktır. Çünkü tohumluk seçiminde ve kullanımında yapılacak hataların telafisi mümkün olmamaktadır. Ekilen tohum çimlenip yeni bir bitki oluşturmuyorsa, bitkisel üretim yapma şansı da ortadan kalkmaktadır. Genel olarak iyi ve kaliteli tohumluk kullanarak verimde %20-40 oranında artış sağlanabilmektedir. Bu nedenle kullanılacak tohumluğun belirli kalite standartlarına sahip ülkemizde tohumculuk faaliyetleri 1963 yılında yürürlüğe giren 308 sayılı ‘Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun’ ile düzenlenmekte iken, 2006 yılında 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ile ‘bitkisel üretimde verim ve kaliteyi yükseltmek, tohumluklara kalite güvencesi sağlamak, tohumluk üretim ve ticareti ile ilgili düzenlemeleri yapmak ve tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi için gerekli olan düzenlemeler’ ile yapılmaktadır. Bu kanun kapsamında, tarla bitkileri, bağ-bahçe bitkileri, orman bitki türleri ve diğer bitki türleri çoğaltım materyaline ait çeşitlerin ve genetik kaynakların kayıt altına alınması, tohumlukların üretimi, sertifikasyonu, ticareti, piyasa denetimi ve kurumsal yapılanmalar ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır.

Tohumluk ihracatımız


Buğday ve arpa, ekim alanlarının ve kullanılacak tohumluk miktarlarının fazla olması nedeniyle en fazla tohumluğa ihtiyaç duyulan bitkilerdir. Ayrıca vejetatif olarak yumrularıyla üretilen patates bitkisinde de birim alanda kullanılacak tohumluk miktarı yüksektir. 2019 yılında ülkemizde toplam 1.143 bin ton tohumluk üretilmiştir. Bu üretim içerisinde en yüksek pay 480 bin ton ile buğday, 250 bin ton ile patates, 180 bin ton ile arpa ve yaklaşık 55 bin ton ile mısır bitkilerinde gerçekleşmiştir. Üretilen tohumluklarla çiftçilerimizin talepleri karşılanmış ve 2019 yılında buğdayda 35 bin ton, ayçiçeğinde 18 bin ton ve mısırda 12 bin ton tohumluk ihraç edilmiştir. Bununla birlikte, patates, mısır ve sebze tohumlarında ithalatımız diğer ürünlere oranla daha yüksek olmuştur. Yerli tohumculuk faaliyetleri sonucunda, fidan ve süs bitkileri ile birlikte, ilk defa 2018 yılında ihracatımız ithalatımızı karşılamış, hatta bir miktar fazla vermiştir. 2019 yılında ise bu oran yaklaşık %88 olarak gerçekleşmiştir. Son 3-4 yıldır üretim maliyetleri yüksek olan hibrit şeker pancarı, ayçiçeği, mısır ve sebze tohumları ile birlikte, buğday, soya ve sebze tohum ihracatında önemli artışlar sağlanmıştır. Özellikle Avrupa Birliği ülkelerindeki tohumluk maliyetlerinin yüksek kalması, ülkemizi tohumluk üretiminde ön plana çıkartmıştır. Tohumluk ihracat miktarımız her yıl artarak yaklaşık 260 milyon dolar’a, ticaret hacmimiz ise yıllık 500-550 milyon dolar’a ulaşmıştır. 

Tohumluk üretimi nasıl gerçekleştiriliyor?


Tohumluk üretimi, kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektör tohumculuk firmaları tarafından yapılmaktadır. Genellikle hibrit tohum üretimi yapılan bitkilerde özel sektör tohumluk firmalarının üretim payları yüksektir. Tohumculuk Kanunu’nun kabul edildiği 2006 yılından itibaren özel sektörün tohumluk buğday ve arpa üretimi de hızla artmış ve toplam tohumluk üretimindeki özel sektörün payı buğdayda %66’ya, arpada ise %88’e ulaşmıştır. Bunun dışında, soya, mısır, ayçiçeği, patates, pamuk, şeker pancarı ve sebze bitkilerinde tohumluk üretiminin neredeyse tamamı özel sektör tohumluk firmaları tarafından gerçekleştirilmektedir. Ancak, sertifikalı tohumluk üretiminin artırılmasından daha önemli olan konu, üstün özelliklere sahip yerli çeşitlerin ıslah edilerek, bu çeşitlerin tohumlukların üretilmesidir. Yurtdışında ıslah edilen çeşitlerin tohumluklarının ülkemizde üretilmesi, kullanılması ve ihraç edilmesi yeterli görülmemelidir. Yerli çeşit ıslahı konusunda da ülkemizde 2004 yılından beri önemli bir ivme yakalanmış ve tescil edilen yerli çeşit sayısı hızla artmıştır.  Artan nüfus baskısı nedeniyle gıda talebinin hızla artmasının yanında, tarım alanlarının da hızla azalması, hem ülkemizde hem de dünyada bitkisel üretimdeki verimliliğin artırılmasını zorunlu hale getirmektedir. Bu nedenle daha verimli, daha kaliteli ve olumsuz çevre koşullarına daha toleranslı yeni yerli çeşitler ıslah edilmelidir. Bu bakımdan yüzyıllardır yaşamını sürdürerek günümüze ulaşmış ‘yabani türler’ ile birlikte ‘yerel tohumlar’ ön plâna çıkmaktadır. ‘Yerel Tohum’, ‘Ata Tohumu’ veya ‘Köy Çeşitleri’ gibi farklı isimlerle adlandırılan bu tohumların, adaptasyon kabiliyetleri ve olumsuz çevre şartlarına toleransları yüksektir. Morfolojik olarak birbirine benzer olmakla birlikte çok farklı genetik yapıya sahip bitkilerden oluşmaktadır. Bu tohumların biyotik ve abiyotik stres şartlarına dayanıklı, verimli ve kaliteli çeşitlerin ıslahında önemli gen kaynağı olmaları nedeniyle yerel tohumlar tespit edilmeli, toplanmalı ve özellikleri belirlenerek muhafaza edilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından ‘Mirasımız Yerel Tohum’ projesi kapsamında yerel tohum toplama çalışmaları etkin bir şekilde sürdürülmektedir. Ülkemizin hemen hemen her ilinde, ilçesinde ve köyünde bile farklı ürün gruplarına ait yerel tohumlar bulunmaktadır. Çünkü ülkemiz, bitki çeşitliliği bakımından oldukça zengin bir coğrafyada, farklı iklim koşullarının etkisi altında bulunmakta ve yaklaşık 12 bin’den fazla bitki türüne ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, buğday, arpa, yulaf, mercimek, nohut, bezelye, fiğ, yonca ve korunga gibi birçok bitkinin de gen merkezi konumundadır.  Sonuç olarak, yerli tohumculuk sektörümüz hızlı ve istikrarlı bir şekilde büyümekte ve buna bağlı olarak tohumluk üretimimiz ve ihracatımız da artmaya devam etmektedir. Bununla birlikte küresel iklim değişiklikleri ile sıkça yaşadığımız kuraklık, yüksek sıcaklık, su baskınları, don olayları, tuzluluk, toprak ve hava kirliliği gibi değişen çevre şartlarının yanında, beslenme alışkanlıklarımızın değişmesi nedeniyle bitkisel üretimdeki dalgalanmaların da artacağı unutulmamalıdır. Bu nedenle zengin bitki çeşitliliğimizi ve yerel tohumlarımızı kullanarak üstün özelliklere sahip yerli çeşitlerin geliştirilmesi bu sorunların aşılmasına yardımcı olacak, tohumculuk sektörümüze ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlayacaktır.”