Bugün merak edilen konuların peşinden gitmeye ve en doğru bilgileri, en doğru kişilerden öğrenmeye devam ediyorum.

Yeme içme sektörü denildiğinde akla gelen dinamiklerin başında mutfakların emekçileri aşçılar gelmekte.

Herhangi bir restoran, cafe, pub, lokanta, otelde masamızda gelen tabaklarda şık bir görüntü, nefis bir lezzete defalarca şahit olmuşsunuzdur. Peki o tabakların mutfaklardan masanıza kadar uzanan hikayeleri hakkında ne biliyorsunuz. O nefis lezzetlerin emekçileri aşçılar hangi imkanlar ile, hangi koşullarda bu hizmetleri veriyorlar.

Herhangi bir yerde sizi memnun eden bir yemek sonrası hiç mutfağa uğrayıp yemeği yapan ustaya kaçımız gidip bir teşekkür etti.

Bugün mutfakların çalışanlarını hepimiz adına yürekten kutlayarak bu camianın Eskişehir de dernek başkanlığını yürüten ‘’ESASDER’’  Eskişehir Aşçılar Derneği Başkanı değerli dostum Kemal KAYA ile dobra dobra bir sohbet gerçekleştireceğiz. Vakit ayırıp sohbetimize kulak vermeye davetlimizsiniz.

Başkanım merhaba, öncelikle size ve tüm camianıza sevgiler, saygılar sunarak başlamak ve Kemal Kaya’yı tanımak isterim.

Saim bey hoş geldiniz. Bende camiamız adına size teşekkür ederim. Sizin kaleminizin ne kadar şeffaf, net ve doğru olduğunu biliyorum. Kaynağından takipçilerinize ulaştırdığınızdan emin olduğumdan bugün her sorunuza dobra dobra cevaplarla sizinleyim.

1969 Eskişehir doğumlu, evli ve 2 çocuk babasıyım. Çok küçük yaşlarda aşçılık mesleği ile tanıştım. Hem okuyarak ve hem de çalışarak hayatımı kazanmaya çalıştım. Öyle ki, tahsil hayatımın üniversite bölümünü askerlik görevi sonrasında tamamladım. Askerlik vazifem sırasında da mesleğimi sürdürme şansım oldu. Antalya Karpuz Kaldıran Askeri kampı ve oradan da Ankara Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkünde dönemin Kuvvet Komutanlarının özel aşçılığını yaptım. Kısa bir süre TBMM de görevlendirildim. Bu süreçte Devletin en üst düzey protokolüne o yaşlarda hizmet vermem benim mesleki anlamda ufkumun daha da açılmasına vesile olmuştur.

Mesleğine gönülden bağlı bir kişi olarak sektörün içinde yıllardır gerek kendi iş yerim olarak gerekse şu anda hala faal olarak devam ettiğim Kurumumun insan kaynakları idarecisi olarak yönetici pozisyonunda mesleki çalışmalarım devam etmekte.

Başkanım aşçılarımızın birbirinden lezzeti, çok şık görsel şöleni tabaklarına yansıttığı yerlere mutfak diyoruz. Mutfaklar her türlü tehlikeyi bünyesinde barındıran alanlar. Doğalgaz, su, elektrik gibi birbirine zıt üç enerjinin yoğun kullanıldığı bu alanlarda bıçaklar, satırlar, harlı yanan ocaklar, kömürün kor halinde kullanıldığı ızgaralar, dolu kazan ve tencereler, kızgın yağlar, süratle sallanan tavalar, sürekli yıkanan kaygan zemin, işlerin yetişmesine gayret gösteren çok hızlı tempoda çalışan aşçılar vb. O yoğun tempoda çalışılmasının gerekli olduğu bir ortamda aşçı arkadaşlarımız büyük bir özveriyle çalışmakta. Anlatır mısınız mesleğin zorlukları, keyifli zamanları nelerdir.

Bir aşçının günlüğü gibi değerlendirmek gerekir bu konuyu.  Bir aşçının mutfağına girdiğinde yapılması gereken işler bellidir. Biz mutfağın hemen hemen her yönüne hâkim olan kişileriz. Çalışmalarımızı da bu meziyetlerimiz ile gerçekleştiririz. Sizin de söylediğiniz gibi mutfaklarda tehlike diye adlandıracağımız birçok şey olsa da işini severek yapan, tecrübeleri ile yanında çalışan arkadaşları yönlendiren, bilgi birikimlerini icraatlarına yansıtan bir meslek gurubu mensuplarıyız.

Sizler de takip ediyorsunuzdur ki artık mutfaklar modernize edilmiş ve teknolojinin imkanlarını kullanan son derece ergonomi ve yeni nesil cihazlarla donatılıyor. Aşçı arkadaşlarımızda bütün bu değişime ayak uydurmak durumunda ve uyduruyorlar da.

İmkanlar hangi boyutta olursa olsun öncelikle aşçı arkadaşlarımızın bu mesleği severek yapması ve özverinin yanında özgüvenini de sağlaması meslekteki başarının anahtarıdır.

Aşçılarımızın kullandığı cihazları ve diğer sarp malzemeleri iyi tanımak ve özelliklerinden tam bilgi sahibi olmak zorunluluğu vardır.

Saim bey aslında meslekteki geçmişi biraz eski olan ustalarımız eski mutfaklarına hep özlem duyarlar. Çünkü yetişmiş olduğumuz mutfaklar günümüz teknolojisinden mahrumdu ama farklı bir lezzeti vardı. Gerek çalışma imkanları gerekse kullanılan mutfak gereçleri ve gerekse elimizden çıkacak işler başka bir anlam ifade ederdi.

Günümüz aşçılarının belki de modern mutfaklarda mesleğe başlamaları bizlerin yaşadığı o zor şartlardan uzak olmalarını sağlıyor olsa da bizlerin yaşadığı o usta çırak diyaloglarını, mutfak örf ve adetlerini, işe olan büyük saygı ve sevgi çemberini yaşamasına da engel gibi. Bizim ebeveynlerimiz bizleri çocukluğumuzda ustalarımıza teslim eder eti senin kemiği benim derdi. Günümüzde şartlar değişti, imkanlar değişti, çalışma kriterleri değişti.

İster alaylı olsun, ister mektepli bu mesleğe gönül verilmeden bu meslekte başarıyı yakalamak mümkün değil. Unutulmaması gerekiyor ki en donanımlı mutfakta da olsanız sizin üretiminiz olmadan hiçbir ürün kendiliğinden oluşmaz. Üretilen ürün ise içine sevginizi, meslek aşkıyla çalışmanızı kattığınızda başarılı sonuca ulaşılıyor.

Sektörümüz hizmet sektörü, herkesin izinli olduğu zaman dilimlerinde sektörün çalışanları için en yoğun çalışma dönemi başlar. Gece ve gündüz kavramı bizlerde yoktur. Yaz aylarının sıcaklığı üzerine mutfak sıcaklığının da eklendiğini düşünürseniz fedakarlığın boyutunu kavrayabilirsiniz.

İnsanların yeme, içme boş vakitlerini geçirme, eğlenme ihtiyaçlarına hizmet veren bir sektörün emekçileriyiz.

Hatanın kabul görmediği, telafisinin olmadığı bir meslek aşçılık. Ocaktaki bir yemeğin unutulması, fırına attığınız bir yemeğin zamanını kaçırmanız nasıl ki yanmasına sebep olursa buna benzer birçok konuda hata payı olmaksızın çalışma zorunluluğunun olduğu bir iş yapmaktayız.

Kemal başkanın anlatımlarını dinlerken dikkatimi çeken anlattığı konuya göre el kol ve vücut hareketleriydi.  Vücut dilini kullanarak anlatımlarına devam etmesi, sanki bir seminer alanında konuşmacı edasıyla bilgi paylaşımı yapması mesleki aşkını her haliyle gözler önüne seriyor.

Ondaki bu şevkli anlatım beni de tetikliyor demesem yanlış olur. Sormaya devam o zaman.

Başkanım son günlerde ki en popüler mesleklerden biri aşçılık. Bu kadar önemsenen bir mesleğin en popüler hedefi ise şef olabilmek. Bizlere iyi bir şefteki özellikleri anlatır mısınız?

Bam teline dokundunuz Saim Bey… Şef babadır, çalışanlarını korur kollar. Şef öğretmendir, öğrencilerini en iyi şekilde bilgilendirir. Şef arkadaştır, dert ortağı, çözüm ortağı olur. Şef dosttur, gerektiğinde lokmasını, cebindeki son lirasını paylaşır. Şef anadır, sevgisini, ilgisini, şefkatini verir. Şef ustadır, bir bakışı ile ne istediğini hissettirir. Şef candır, yetiştirdiği elemanlarına can olur. Şef mutfağın her alanından bilgi sahibidir. Şef idarecidir, yön verir. Şef üstattır, konusuna hakimdir. Şef örnektir, örnek alınandır… Şef aslında kolay anlatılacak bir unvan değil, yaşanıldıkça kavranan bir olgudur. Şef olmayı bir sıfat, insanların üzerindeki bir kisve olarak anlatırsak yetersiz kalabiliriz.

Aşçılık mesleği son günlerin gözde mesleklerinden. Eğitimini okullarında alarak bu süreçte ilerleyen aşçılar olduğu gibi halk dilinde çekirdekten yetişme denilen alaylı olarak meslekte ivme kazanan aşçı arkadaşlar var. Meslekteki yol alma sürecini paylaşır mısınız?

Gastronomi bölümünde okuyan ve mesleğe eğitim süreciyle ilk adımlarını atan genç arkadaşlarımız olduğu gibi sizin de bahsettiğiniz alaylı olarak küçük yaşlardan itibaren mutfakta çalışmaya başlamış, ustalarının yanında mesleği öğrenmiş aşçı arkadaşlarımız var. Bizler eğitimi çok önemsiyor ve teşvik ediyoruz. Ancak iyi bir aşçı olabilmek için sadece okullarında aldığı eğitimle yetinmeleri doğru olmaz. Gastronomi eğitimi gören aşçı adaylarının stajları vasıtasıyla ve her fırsat bulduklarında gerçek çalışma alanı olan mutfaklarda pratiğini geliştirmeleri çok önemli. Okullardan mezun olmak, bir diploma sahibi olmak meslekte oldum demek için yeterli değildir. Mutfakların bir çalışma sistemi vardır, ast üst kavramı vardır, müşteri memnuniyeti vardır, toplu veya bireysel yemek hazırlama konularında mutfaktaki çalışma sisteminin her mutfaktaki çalışma pozisyonları vardır, yeri ve zamanına göre değişen çözüm üretilmeleri vardır. Kısaca söylemek gerekirse bilgilerin tecrübeyle harmanlanması vardır. Ekip ruhu, ekip olgusu ile çalışmayı kavramak, mesai harcamak, terleyerek meslekteki tecrübeyi kazanmaları gerekmekte. Konuyu buradan ele aldığımızda eğitim ve pratik ayrı ayrı önem kazanmakta.

Bir aşçı kolay yetişmiyor, yıllarını vererek belli bir tecrübeye ulaşabiliyor. Çevremize baktığımızda kimi usta kebapçı, kimi soğuk, kimi sulu yemek, kimi fırın, kimi alakart, kimi tatlı ve birçok farklı alanda çalışan aşçılar var. Usta adayı bir kişi kendini hangi alanda yetiştirmeyi nasıl seçmeli. Tabi ki birçok aşçı adayının hedefinde aşçıbaşı olmak vardır. Yol haritasını nasıl belirlemeli?

Saim bey siz camianın içinden biri olarak sorularınızı başka bir gazeteci arkadaşın göremeyeceği noktalardan soruyorsunuz. Buda beni keyiflendiriyor.

Her aşçının bir işe başlama, tecrübe edinme, varmış olduğu bir hedef hikayesi mutlaka vardır. Hangi bölümde uzmanlaşmış olursak olalım, mutfağın çalışma ve mutlaka bilinmesi gereken kriterleri vardır. Temel bilgi ve beceriler oluştuktan sonra aşçı arkadaşlar birlikte çalıştıkları ustalarının da yönlendirmesiyle içlerinde ki cevheri bulmaları, kendilerine mesleki kariyerleri boyunca koydukları hedefe ulaşmaları başarılarında ki önemli anahtardır. Ancak bilinmelidir ki hangi alanda ivme kazanmak hedefiniz olsa da, mesleğin her alanından bilginiz olması, tecrübelerinizi arttırmanız size gelecekte mutfak idarecisi, aşçıbaşılık yollarını açmakta büyük avantaj sağlar.

Başkanım siz Eskişehir Aşçılar Derneği ‘’ESASDER’’ Başkanısınız. Derneğin ilk kuruluşundan bu yana dernekle ilişkili olduğunuzu biliyorum. Kuruluşundan bu yana derneğin tarihçesinden bahsetmek gerekirse neler söyleyebilirsiniz. Sizin başkan oluşunuzdan sonra hangi icraatlar gerçekleşti. Başkanlığınızın pandemi sürecine denk gelmesi sizi nasıl etkiledi. Hedeflerinizde neler var.

Eskişehir de 2008 yılı sonlarında meslektaşlarımızdan arkadaşlarla Eskişehir Aşçılar Derneği adı altında bir oluşumla Eskişehir Aşçılar Derneği kuruluş dönemi başlamıştır. Biz o dönemde fikirlerimiz ve desteklerimizle oluşumun içinde yer aldık. Bu süreçte ilk temelleri atan, kuruculuk görevini üstlenen, oluşuma katkı vermiş tüm arkadaşlarımıza şükranlarımızı sunarız. Derneğimizin diğer illerde tanıtılmasını, fuar ve etkinliklerde yer almasını sağlayan bütün meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.

Ben 01 Mart 2020 tarihinde camiamızın bir olalım, bütün olalım düşünceleri ekseninde yapılan seçim sonucu yönetim kurulu başkanı olarak göreve laik görüldüm.

Şunu açık ve net söyleyebilirim. Biz yönetime geldiğimiz ilk günden bu yana hep birlik, beraberlik mesajları vererek camiamızı hedeflerimiz doğrultusunda ivme kazandırmak amacındayız.

Derneğimizin kurumsal bir kimlik edinmesi adına ilk icraatlarımızdan biri duayen ustalarımızdan oluşan DANIŞMA, İSTİŞARE KURULU nu hayata geçirmek oldu. Danışma ve istişare kurulu içinde eğitim camiasından ve mesleki bilgileri üst seviyede olan 9 arkadaşlarımızdan oluşmakta. Onların fikirleri, bilgi birikimleri bizleri yönlendirmelerine oldukça önem vermekteyiz.

Daha sonra EĞİTİM VE ARGE KURULU oluşturduk. Bu güne kadar derneğimizde hiç düşünülmemiş bir çalışma olarak biz kurulu kurduk ve faal hale getirdik. Eğitim ve ARGE kurulunda daha çok usta öğretici şeflerimiz, öğretmenlerimiz görev almakta.

ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME KURUMU çalışmalarına ivme kazandırdık. Piyasanın nabzını iyi tutan, piyasa koşullarına hâkim, piyasanın içinde çalışan arkadaşlarımız bu alanda bizlere faydalı çalışmalar gerçekleştirmekte.

Derneğimizin KADIN KOLLARINI oluşturduk. Kadın kollarımızı da kendi aralarında görevlendirmeler yaptık. Bu görevlendirmelerin en önemlisi bana göre engellilere göre yapılacak olan projelerden sorumlu ENGELLİ BİRİMİ kurduk. Bu çalışma takip ettiğimiz kadarıyla Türkiye aşçı dernekleri arasında resmileştirilmiş ve adını konulmuş ilk çalışma.

Bu oluşumları gerçekleştirirken alanında uzmanlaşmış arkadaşları görevlendirmeye çalıştık. Önümüzde ki zaman dilimlerinde farklı oluşumlar ihtiyaç duyulduğunda da yeni oluşumları hayata geçirmeye kararlıyız.

Eskişehir Aşçılar Derneği ‘’ESASDER’’ logosunu önceki logomuzun değerlerini koruyup, globalliği yansıtan, şehrimizin manevi değerlerini de hissettiren görüntüsüyle güncelledik.

Eskişehir Aşçılar Derneği GENÇLİK KOLLARI derneğimizde vardı. Şimdi biz gençlik kollarının faaliyetlerini aktif hale getirmeye çalışıyoruz. Yönetim kurulumuza sorumlu hale getirip özel faaliyetlerde görev almalarını sağlayacağız.

Şehrimizin kurum ve kuruluşlarına pandemi koşullarına uygun statüde ziyaretlerde bulunduk. Valiliğimize, Belediyelerimize, Lokantacılar odasına, Kent Konseylerimize, Şehrimizin marka değerine sahip firmalarına ziyaretlerimizde çalışmalarımızın fotoğraflarını beraber çekmeyi hedefledik. Pandemi sonrası yapılacak çalışmalarımızın alt yapılarını kurmak adına bu ziyaretler önemliydi.

Bildiğiniz üzere COVİT-19 pandemi süreci birçok çalışmamızı askıya almamıza sebep oldu. Planladığımız çok özel çalışmalarımızı hayata geçiremedik diyebiliriz.

Kemal Başkan anlatırken gözleri ışıldıyor, yapacakları icraatları sanki biran evvel yapmak istercesine heyecan yaşıyor…

Başkanım pandemi sürecinde yaptığınız ve birçok dernek ve Türkiye Aşçılar Federasyonu tarafından da övgüye laik görülen çalışmalarınızda oldu, onların hikayesini de dinlemek isterim. Bazı çalışmalarınızı çok fazla dillendirmek istemediğinizi biliyorum ama bunları size anlattıramazsam gazetecilik görevim eksik kalır. Bunu istemezsiniz sanırım.

Saim bey konuklarının ağzından istediğinizi alması konusunda becerinizi bilmeyen yok. Bende bu röportajımızda açık ve net olacağıma söz vermiştim.

Pandemi bizim göreve gelişimizin hem arkasından bütün dünyayı kaosa sürükledi. Piyasalar sanki bir anda şalter indirir gibi her yer bir anda kapatılmaya mecbur kalındı.

Biz göreve gelişimizle birlikte 15 Mart tarihinde tanışma kahvaltısı programımız vardı. Çok geniş katılımlı programımızda üniversitedeki hocalarımız, öğrencilerimiz, kurum çalışanı meslektaşlarımız, bazı kurum yetkilileri şehir içi ve dışı birçok davetlilerimizle BigChefs destekleri ve İnoksan firmasının sponsorluğun da kahvaltıda bir araya gelecektik. Davetiyelerimizin basılmasına kadar her şey hazırdı. Pandemi süreci yaşanmaya başlanınca yapamadık, ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldık.

Bu dönemde kapanan firmalarımızın çalışanlarının mağduriyetleri yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başladı. Biz dernek olarak kendimizi bu arkadaşlarımıza karşı sorumlu hissetmeye başladık. Ne yapabiliriz araştırmasına girdik. Düşüncelerimiz vardı ancak dernek bütçesi, kasa geliri gibi bir imkânın sahibi değildik. Böyle bir bütçe zaten yok. Gönüllülük esasına göre hizmet vermekteyiz. Ancak böyle bir durumda duyarsız kalamazdık. Eskişehir’deki tedarikçi firmalarımızı ziyaret ederek konuyu istişare ettik. Gerekli bağlantıları kısa zamanda kurduk ve ciddi desteklerini aldık. Fakat, insanların mağduriyetini çok fazla gözler önüne sermeden, rencide etmeden gerçekleştirilmesi gereken bir yardım bu. Manevi ağırlığı çok yüksek bir konu.  Whatsapp üzerinden bir yarışma düzenleyip katılım belgeleri ve yardım paketlerini hediye olarak vererek destek vermeyi uygun gördük.

Bu yarışma projesi amacına ulaşmasıyla birlikte farklı kazanımlarda sağladı. Bunun hikayesi de şöyle…

Whatsapp üzerinden bir yemek yarışması projesi düzenledik. Bu proje dernekler bazında bir ilkti. Bu yarışmayı yapmamızın en önemli sebebi pandemiden dolayı evinde kalma zorunluluğu olan mesleğinde aktif ve profesyonelce çalışan, mesleğinde iyi yerlere gelmiş bayan aşçılarımız vardı. Bu meslektaşlarımızın evlerinden bu yarışmaya katılmalarını istedik. Umduğumuzun üzerinde bir katılım sağladı ve Derneğimize çok önemli arşivler kazandırıldı. Yemeğin tarifi, görselliği, reçeteleri, tarihi bilgileri ile birlikte önemli bir arşivi derneğimize kazandırmış olduk. Bu sayede unutulmaya yüz tutmuş 150 civarında yöresel yemek arşivimize girmiş oldu.

Yaptığımız bu çalışma farklı dernek yetkilileri, ulusal bazda birçok kişi ve kurum tarafından taktir gördü. Bende dernek başkanı olarak emeği geçenlere sizin aracılığınız ile teşekkür etmek istiyorum.

Pandemi sürecinde işinden, aşından olmuş büyük moral, motivasyon ve gelir kaybına uğramış meslektaşlarımıza kurum ve kuruluşlarımızın da desteği olmuştur. Lokantacılar odamız, Büyükşehir belediyemiz, Tepebaşı ve Odun pazarı Belediyelerimiz, işyerleri kapanmayıp çalışmaya devan eden aşçı arkadaşlarımız mağduriyeti olan meslektaşlarımıza gıda kolisi, nakdi alışveriş çeki, doğalgaz ve elektrik faturalarının ödenmesi gibi katkıda bulunmuşlardır.

Çok iyi bildiğim bir konu var başkanım. Sizinle günlerce sohbet etsek ve ben bunları kaleme alsam sonunu bulmak imkânsız gibi. Ancak bilmek ve bildirmek adına sorularıma bize tanınan satırlardaki sayısal toleransları da kullanarak devam etmek istiyorum.

Eskişehir Aşçılar Derneği ‘’ESASDER’’, Türkiye Aşçılar Federasyonu ‘’TAFED’’ e bağlı bir dernek. Federasyon dernek ilişkileri noktasında ESASDER in proje çalışmalarında, fuarlarda, etkinlik ve yarışmalarda federasyonun katkıları nelerdir. Sizlerin beklentileri noktasında talepleriniz var mıdır? Derneğinizin federasyon çalışmalarına desteği hangi ölçeklerdedir.

Saim bey biz ESASDER olarak 2006 yılında kurulmuş olan TAFED e bağlı bir derneğiz. Bizim TAFED e üye olmamız 2011 yılında gerçekleşmiştir. Üye olma sürecinde bende vardım. Hatay ilimizde Mustafa Kemal Üniversitesinde bir Avrupa projesi vardı. O etkinliğe geçmiş dernek başkanlarımızdan Yüksel AKKAŞ ustamızla katıldık ve orada federasyona katılma onayı yapıldı. Türkiye Aşçılar Federasyonunun birçok güzel çalışmaya imza attığına şahit oluyoruz ve bizde bu çalışmalara Eskişehir’den destek veriyoruz.  Özellikle yerli üretim ‘’869 YERLİYSE YERİZ’’. ‘’YAŞASIN ANADOLU’’  869 Türk mallarının barkot numarasıdır. Bu kampanyaya Eskişehir den tam destek veriyoruz. Bu kampanya Türkiye genelinde çok karşılık bulan bir kampanya olarak ta ses getirmiştir.

 Bizim için Türkiye Aşçılar Federasyonunun uygulamış olduğu projelerin içinde olmak, bir ayağı olmak, destek vermek bize meslektaşlar olarak haz veriyor, şevk veriyor, çalışma hırsı veriyor veriyor. TAFED inovatif çalışmaları ile, yöresel yemek çalışmaları ile, son zamanlarda toprak, su, hava, yerli tohum, atalık tohumlarımıza sahip çıkılması ve bu tohumlardan üretilen ürünlerin tüm mutfaklarda kullanılmasını teşvik edilmesi, atıklarımızın sıfır atık noktasına ulaştırılması noktasında özel çalışmalar gerçekleştirmekte. Bu çalışmalardan verimli sonuçlar alındığını görmek bize keyif veriyor.

Federasyonumuzun önceki yıllarda Tepebaşı Belediyemizin pişmiş toprak sempozyumu adı altında yapmış olduğu etkinliklerde bize çok önemli boyutta katılım sağlayarak, proje getirerek destek olmuş Eskişehir Aşçılar Derneğinin tanınmasında destek olmuştur.

Son TÜYAP fuarında katılımları ve katkı vermelerini önemsiyoruz. Bu güne kadar Eskişehir i bu konularda yalnız bırakmadılar. Bundan sonraki çalışmalarımızda çıtayı daha yükseğe taşıyarak bizlere destek vereceklerine inancımız tam ve bu destekleri merakla bekliyoruz.

Başkanım siz Eskişehir’de aşçılık camiasına başkanlık yapan bir konumda olmanız sebebiyle camianın her adımını yakın takiptesiniz. Belli kriterleriniz ve kurallarınız olduğunu biliyorum. Elbette ki sizin istediğiniz noktaya gelememiş olan düşünceleriniz, hedefleriniz vardır. Buradan yola çıkacak olursak şehrimizden beklentileriniz nelerdir.

Üstadım Eskişehir’imizde resmi faaliyet gösteren ilk ve tek dernek vardır o da Eskişehir Aşçılar Derneğidir. Benim camiam adına istediğim bu meslek ile ilgili her türlü faaliyet derneğimizin üzerinden yapılması. Aynı çatı altında fikirlerimizi münazara edelim ve birliktelik oluşturalım. Doğru tektir ve biz bu doğruların peşinde olmak, iyi şeyler yapmak istiyoruz. Herkes ayrı ayrı farklı şeyler yapmaya kalkarsa bu sektörümüze zarar verir. Birlikte hareket etmek Eskişehir aşçılık camiasına kazanç getirir.

Dobra açıklamalarınız keyifli bir röportaj olmasını sağlıyor ama galiba tatsız bir soru sormak zorundayım.

İçinde bulunduğumuz COVİD-19 pandemisinin Eskişehir’de görev alan aşçılar ve paydaş çalışanlar ile işverenler üzerinde ki etkileri nelerdir.

Saim bey Eskişehir’de 3000’e yakın yeme içme sektöründe faaliyet gösteren işyeri var. Buralarda çalışan farklı sayılarda aşçı, garson, bulaşıkçı, komi, kurye, temizlik personeli ve hizmet sektörünün diğer paydaşları evlerinde oturmak zorunda kalmış 20.000 kişi vardır.  İşverenlerin firmalarını açamamaktan kaynaklı büyük zararları söz konusudur. Devletin kısa dönem ödenekleri olsa da zor bir süreçten geçiyoruz.

Bütün bu yaşananlar şu gerçeği net bir şekilde ortaya koymuştur. Biz meslektaşlar olarak bir arada olmak zorundayız, örgütlenmek durumundayız, bizi temsil edecek çok güçlü bir yapının olması gerektiğinin zorunluluğunu yaşayarak gördük. En kısa zamanda böyle bir yapının oluşması taraftarıyım. Böyle bir yapının kurulması için de meslektaşlarımın adına gereğini yapma çalışmasında bulunabileceğimizi söyleyebilirim.

Başkanım 3000 yeme içme sektöründe faaliyet gösteren firmadan ve hizmet sektörünün faal çalışan yaklaşık 20.000 civarında personelden bahsediyorsunuz. Aşçı arkadaşlarımızın mesleki kalitelerini, işlerindeki başarılarını takip ediyor musunuz? Siz ce Eskişehir aşçı kalitesi yeterli seviyelerde mi?

Saim bey Eskişehir’deki aşçılarımızı tabi ki takip ediyoruz. Mesleğine gönül vermiş oldukça başarılı meslektaşlarımız ve onların yetiştirdiği geleceğin ustaları bizlere ümit veriyor. Şehrimizde 2 üniversitemizin de gastronomi bölümlerinde okuyan öğrencilerimiz var. Eskişehir’in aşçı kalitesinin yeterli olduğunu söyleyebilirim.

İşyerlerinde başarılı çalışmaları ile ses getiren değerli aşçılarımızın sayısı düşünülenlerin çok üzerinde.

2000 kişiye 3000 kişiye yemek çıkaran bayan aşçılarımız var.

Şehrimize kurulan yeni otellerin her ne kadarda geldikleri bölgelerden kadrosuyla birlikte gelmelerini görsek te, bizim aşçılarımız o işyerlerini rahatlıkla yönetecek ve tatmin edecek aşçılarımızın olduğunu bilmekte ve zaman içinde bu işyerlerinde görevlendirildikleri izlemekteyiz.

Kemal başkanım siz herkesten fazla farkındasınızdır diye tahmin ediyorum. Pandemi sürecinde yönetim kadronuzla yaptıklarınız göz önüne alındığında salgın sonrası yapacaklarınız merak konusu. Şehrimizin Kamu Kuruluşları, Sivil Toplum Kuruluşları, Özel sektörler, kendi camianız, Türkiye’nin değişik şehirlerindeki dernekler, federasyonlar, ilgili ilgisiz birçok kişinin gözü sizin üzerinizde. Bu durum sizi ve ekibinizi nasıl etkiliyor, neler yapacağınız hakkında sürprizler yaşayacak mıyız? İp uçları, müjdeler vermek ister misiniz?

Evet Saim Bey bunun farkındayız. Bunları, görmek, gözlemlemek bizleri mutlu etmekle birlikte çalışma arzumuzu kamçılıyor. Konularımızın üzerinde daha da yoğunlaşmamıza sebep oluyor ve bizde açıkçası bu durumda daha da memnun oluyoruz.

Ben Eskişehir de doğmuş, büyümüş ve mesleğimizi burada yapmakla ekmeğimi burada kazanan bir meslektaş olarak yaptığımız her işin doğru ve düzgün olmasına imtina gösteren bir aşçıyım.

Birlikte yol aldığımız değerli yönetim kadromuz ile ciddi çalışmalarımız var tabi ki. Şöyle söylemem abartı olmayacaktır. Eskişehir Aşçılar Derneği yönetim kadromuzda proje üretim potansiyeli çok üst seviyede olan arkadaşlarımız var. Onların destekleri ve camiamızın bizlere inancı ile bizlerde sürekli faaliyetler içindeyiz.

Siz de bizim yönetim kadrolarımızda yer alan ve çalışmalarımıza destek veren bir arkadaşımız olarak gönüllülük esasına dayalı bu görevin mücadelesini birebir yaşıyorsunuz.

 Valilik, Belediyeler, Kent Konseyleri ile yapılan görüşmelerde salgın sonrası etkinliklerimizi sürekli geliştirerek özel çalışmalarımızın alt yapılarını oluşturmaktayız. Sunduğumuz projeler onları da heyecanlandırmakta ve merakla beklemekteler.

Çözüm ortaklarımız ile görüşmelerimizi aksaksız gerçekleştirmeye devam ediyoruz.

Yönetim kadrosu ile istişare kurulumun önerilerini değerlendirip hazırlıklarımızı tamamlıyoruz.

Şu kadarını söyleyebilirim ki salgın sonrası tüm enerjimiz ile ses getirecek çalışmalarımız olacak.

Şu salgını hayırlısıyla atlattığımızda sürprizlerimizi hep beraber yaşayacağız inşallah…

Kemal bey Eskişehir Aşçılar Derneği Başkanı olarak camianızın bir bütünlük içerisinde olmasını istiyorsunuz. Peki bu dileğinizin oluşabilmesi adına aşçı camiasına ne söylemek istersiniz?

Saim bey ben Eskişehir Aşçılar Derneği Başkanıyım ama bu benim belli süreler içinde yürüteceğim bir görev. Derneğimiz baki kişiler geçicidir. Bu bir bayrak yarışı, bugün ben ve ekip arkadaşlarımız gelecekteki yönetimlere sağlıklı bir zemin bırakmak adına çalışmalar yapıyoruz.

Çok zor bir iş yapıyor aşçı arkadaşlarımız. Yeri geliyor en yakın dostlarının en özel günlerinde yanlarında olamıyor. Yeri geliyor kazandıkları para ile özel bir gün yaşama fırsatları olmuyor. Ailesine hasret yaşadığı günler oluyor. Dört tarafı kapalı, içinde her türlü kesici, delici, yanıcı maddelerin olduğu bir ortamda koştura koştura çalışıyor. Bütün zorlukları aynı anda yaşayan meslektaşlarımızın dernekleri onlara güven vermeli. Şuan Eskişehir Aşçılar Derneği yönetim kurulu işte bunu yapmaya gayret gösteriyor.

Bizler muhalif olanlara karşı değiliz, yapıcı olan her eleştiriye ne kadar açık olduğumuzu bilmenizi isteriz. Ancak çatlak seslere, çekememezlik içinde oluşacak dedikodulara kulaklarımız kapalıdır.

Camiamız bize güvensin. Biz bu görevde olduğumuz süreçte ESASDER önemli çalışmalara imza atacak ve meslektaşlarımızın her zaman gurur duyacağı bir konuma getirmek için tüm yönetimimiz ile yoğun tempoda çalışacağız.

Ayrıca şunu da söylemek istiyorum. Ben Kemal KAYA olarak bu meslek adına yapılabilecek her türlü olumlu şeyin içerisinde sonsuza kadar olurum. Bunun böyle bilinmesini istiyorum.

Başkanım konuştuğumuz konulardan tamamen bağımsız, dernek çalışmalarının dışında, işyerindeki kimliğinden farklı bir konuya girmek istiyorum. Kemal KAYA evde mutfağa girer mi, çocuklarına mesleki aşkı aşıladı mı?

Yapma Saim Bey ne diyeyim şimdi. Evde mutfağa giriyor muyum? Açık konuşmam gerekirse eşim mutfak meziyetleri konusunda çok iyidir ve bana fazla gerek kalmaz. Ancak özel durumlarda mutfağa girmekten imtina etmem. Nasıl özel durumlar bunlar derseniz, ailemin mutfakta benden beklentileri olduğu durum diyerek geçiştireyim kabul buyurun. Ama köyde bir yerimiz var ve ufak çapta sebze, meyve yetiştirme durumumuz söz konusu. Orada kışlık hazırlık konularında ailem ile birlikte meziyetlerimizi icraata çeviriyoruz.

Biz aile olarak bu işin içindeyiz 3 kardeşiz ve hepimiz bu işi yapıyoruz.  Ailemizin ferdi olan oğlum Fevzi KAYA da bu işin içerisinde. Turizm fakültesi aşçılık bölümünde okudu, mutfak sanatları akademisinde de eğitimini tamamladı. Tüm belgelerini aldı, dil eğitimlerini tamamladı, yurt dışında çalışabilir belgelerini tamamladı. Şu anda da Eskişehir’in önemli otellerinden birinin mutfağında çalışmakta.

Başkanım keyifli bir söyleşi oldu. Size zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Buradan selam ve saygılarını ileteceğiniz son sözlerinizi alalım istiyorum

Bu fırsatı verdiğinizden dolayı camiam ve başkanlığını yaptığım ESASDER yönetim kurulu adına teşekkür ediyorum.

Tüm meslektaşlarımızın dernek çalışmalarımıza katılmalarını. Ellerinden geleni yapmalarını derneğimiz adına kendilerinden istiyorum.

Tüm meslektaşlarımızın çalışma hayatlarında kendilerine başarılar diliyorum.

Zor geçen salgın süreci sebebiyle çekilen zorlukların en kısa zamanda etkilerinin silinmesini diliyorum.

Camiamıza ve sizin saygıdeğer takipçilerinize ESASDER yönetimi adına sevgi ve selamlarımı sunuyorum.

Size de yakın takipte olduğumuzu, merak ettiklerinizi kaleme aldığınızda merakla okuduğumuzu, ekranlarda seyrettiğimizi, radyolarda dinlediğimizi bilmenizi isteyerek tekrar teşekkür eder, başarılarımızın daim olmasını dilerim.

Tüm aşçılık camiasına hayırlı işler dileyerek lezzetli günler diliyorum.

Bugün Eskişehir Aşçılar Derneği ESASDER başkanı sayın Kemal KAYA ile birlikte yine merak ettiğim konuları kaleme aldım. Keyifli bir sohbetin daha sonuna geldik. Bu gün de Saim’le Döne Döne den bu kadar. Bir sonraki yazımızda yine burada buluşmak dileklerimle. Kalın sağlıcakla…