Neredeyse günlerdir dünyada ve ülkemizde tedirginlikle aynı konular çerçevesinde yazılıp, çizilip, tartışılırken ben müsaadenizle Eskişehir ile ilgili bir vefa yazısı yazmak istiyorum... Kendisini tanıdım tanıyalı bir lise öğrencisi heyecanıyla gönüllü bir sanat yayıcısından, sevgili Şehabettin Tosuner'den söz edeceğim...
1978 yılıydı... Ben şimdiki adı Orhan Oğuz Lisesi olan, o zamanki adı Bahçelievler Lisesi olan lisede öğrenciydim. Okulda duvar gazetesi çıkarıyordum, edebiyat kolunda çalışıyordum, şiir yazıyordum... Okul çapında yapılan bir şiir yarışmasında o yıl birinci oldum. 
Genç yaşta kaybettiğimiz, Eskişehir'in yetiştirdiği değerli edebiyatçılardan sevgili Necmi Selamet'in kız kardeşi Afitap ile sınıf arkadaşıydık. Necmi de şiir ve öykü yazıyordu. Afitap bana Necmi'den söz etti, Necmi'ye de benden söz etmiş... Afitap aracılığı ile sevgili Necmi ile tanıştım. Evlerimize gelip gitmeye başladık. Necmi'nin çok zengin bir kütüphanesi vardı ve kütüphanesindeki kitapları paylaşma konusunda hiç cimri değildi. Çok güzel kitaplar okudum onun kütüphanesinden... Vefatından sonra eşi Sevgili Gülsün o efsane kütüphaneyi sanırım belediyeye bağışladı...
Necmi köşesine çekilip okuyup yazan biri değildi. Çok da sosyaldi. Bir çok edebiyatçıyla mektuplaşır, yazdıklarını paylaşırdı. Değişmeye ve gelişmeye çok açık bir insandı... Beni de hemen Eskişehir'de içerisinde bulunduğu edebiyat çevresine sokmak için çabaladı. O yıllarda Eskişehir zaten küçücük bir yerdi. Edebiyat çevresi dediğim de bir avuç insandı. Herkes birbirini neredeyse şahsen tanıyordu...
Yerelde yazan çizenlerin yazdıklarını yayınlayabilecekleri en önemli imkan Sakarya Gazetesi'nin sanat sayfasıydı. Bir de Eskişehir Sanatseverler Derneği'nin yayınladığı “Anadolu'da Sanat” dergisi... Toplanmalar genelde buralarda oluyordu. Necmi beni ilk olarak Sevgili Şaban Bağcı ile tanıştırdı. Sonra bir gün üçümüz birden Şehabettin Tosuner'i evinde ziyaret ettik... Sevgili Tosuner'i ilk tanımam böyle oldu...
Çok geniş bir ilgi alanı vardı. Şiirden tutun da müziğe, heykele, resime kadar neredeyse yakından ilgili olmadığı bir sanat alanı yoktu. O yılların en yaygın sanat dolaşım aracı olan sanat dergilerini çok yakından takip ediyordu. Bence en önemli misyonu Eskişehir'de yazılan, çizilen, yapılan sanatı ulusal düzeye çıkarma çabalarıydı. O yıllarda yayınladığımız Anadolu'da Sanat dergisi bu yolda epey bir katkı sağladı...
70'lerden bu yana Eskişehir'de herhangi bir sanat dalıyla ilgili ürünler ortaya koyup da yolu bir şekilde Şehabettin Tosuner ile kesişmeyen biri sanırım yoktur. Şehabettin Abi bir şekilde arar ve o kişiyi bulur. Cesaretlendirir, ortam yaratır ve ürünlerini yaygın kitlelere ulaştırması için çaba harcar...
Bir gün eğer Eskişehir'de 70'lerden bu yana edebiyat-sanat ortamı üzerine kapsamlı bir araştırma yapılacak olursa bence baş köşeyi Sevgili Şehabettin Tosuner alacaktır...