Kıymetli okurlar;

Bilindiği üzere şehrimiz, ülkemizin metropol illerini saf dışı bırakırsak, akla gelen sayılı vilayetlerin başında geliyor. Coğrafi konumu bakımından her yere kolay ulaşım sağlanmasından, yurdumuzun önde gelen iki büyük üniversitesine sahip olmasından, Venedikvâri görüntüsüyle, şehri ikiye bölen harika porsuk nehri ile bütün odakları üzerine çekiyor. Anadolu'nun bu güzide vilayeti tarım, hayvancılık, sanayi gibi zengin iş kolları varken hâlâ hak ettiği değeri görmemesi içler acısı bir durumdur.

Değer derken, bunları göz ardı edemeyiz tabi ki; tramvay, porsuk nehri çevre düzenlemesi, büyük parklar, hızlı tren, millet bahçesi ve stadyum gibi projelerle, şehrin vitrini göz kamaştırıyor. Dedik ya vitrin harika görünüyor.

Ancak bir de perde arkası var ki hiç sormayın! Nereden başlasam nasıl anlatsam hiç bilmiyorum;

-Küçük otomotiv sanayinin köstebek yuvalarına dönmüş asfaltlarından mı?

-Baksan sanayi sitesinin “Survivor Macera Hattı” gibi yollarından mı?

-Ev fiyatlarının jet hızıyla kanatlandığı, kuyumcusundan bankasına kadar kozmopolitik yapıya sahip, tramvayı ayağına getiren Emek mahallesi Ertaş caddesinin yağmurda denize dönmesinden mi?

-Yoksa 2019 belediye seçimleri öncesi oy uğruna şov yaparak başlatıp ta sonrasında kaderine terk ettiğiniz, ölüm yolu Alpu yolundan mı?

Sıraladığım bu sorunlar çözümü çok basit sorunlar. Öyle muazzam maliyetli işler değil. Hele hele yaklaşık 20 yıllık tecrübeye sahip merkezi yönetim ve yaklaşık 25 yıllık yerel yönetim için adeta çocuk oyuncağı. Bu manzara şehrimize hiç yakışmıyor. Oysa ki Eskişehir son seçimlere bakıldığında genelde iktidarı, yerelde muhalefeti desteklemiştir. Ama ne Musa'ya ne de İsa'ya yaranamamıştır. Sanırım en büyük şanssızlığı kendisine saygı duymayan seçilenleri var. Uzun yıllardır süren bu desteğe ve gelinen noktalara dikkat edildiğinde hâlâ bu sorunlara çözüm bulunamıyorsa burada art niyet aramak gerekir. Çantada keklik olmaktan kurtulmak lazım diye düşünüyorum. Eskişehir'in suçu ne anlamadık. Dilerim ki en kısa zamanda bu küçük sorunlara çare bulunur da şehrimizin cezası biter.

Not- İçimi bayram heyecanı sarmışken yazmadan geçmeyelim. Gelin bu bayram tatile gitmeyelim, yıllardır görmediğimiz akrabamıza gidelim. Çocuklarımıza gerçek bayramın nasıl olduğunu gösterelim. Gelin gönül alalım, bu kez kırmayalım kalpleri… Hiç mi ders almadık? İki yıldır en yakınımıza dokunamadık, kapısını çalamadık. Neler yaşadık neler çektik. Bir an olsun düşünelim, bu bayramı birlik, beraberlik, dirlik içinde böyle kutlayalım. 

Sevdiklerimizle sağlıklı huzurlu nice bayramlara İnşaAllah. Hepimizin Kurban Bayramı mübarek olsun.