Mahkeme, Çoban'ın eşi Mehmet Emin Ata Çoban ile kayınbiraderi S.Ç.'nin tutukluğunun devamına, kayınvalide H. Ç.'nin ise tahliyesine karar verdi. Figen Çoban’ın aile avukatı Kemal Ertuğrul, "Bu duruşmada gerek maktulün küçük çocuklarının ifadeleri gerekse sonradan temin edilmiş tanık ifadelerinin açıkça yönlendirilmeye çalışıldığını gördük. Biz yapılan savunmalara hiçbir şekilde mahkemenin özellikle tahrik indirimi konusunda itibar etmeyeceğini ve canavarca hisle insan öldürme eyleminden ötürü ceza vereceğini düşünüyoruz" dedi.
Muğla’da Figen Çoban’ın yakınları tarafından canice öldürüldüğü iddiasıyla açılan davada ilk duruşma yapıldı. Muğla Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Figen Çoban’ın 21 Ocak'ta ölümüne ilişkin hazırlanan ve mahkemece kabul edilen iddianamede, maktulün eşi, kayınvalidesi ve kayınbiraderine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, şüpheli V.S. hakkında ise 5 yıl hapis cezası istenmişti. Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya tutuklu sanıklar Mehmet Emin Ata Çoban, S.Ç, H.Ç. ile tutuksuz sanık V.S, Figen Çoban’ın babası Haydar, annesi Zeliha ve kardeşi Filiz Katataş ile kızı B.Ç ve taraf avukatları katıldı.
"YENGEMİN ÜZERİNE SU DÖKEREK ALEVLERİ SÖNDÜRDÜM"
Tutuklu sanıklardan Figen Çoban'ın kayınbiraderi S. Ç., duruşmada üzerine atılan suçlamaları kabul etmeyerek şöyle konuştu:
"Yengem beni kahvaltıya çağırdı. Biz odada abim odada kahve içiyordu. Telefonu çaldı konuşmaya başladı. Telefonun ardından yengemle aralarında tartışma çıktı. Yengemin saçlarını tuttu. Araya girdim ayırdım. O esnada yengem evden gitmek istedi. Abim izin vermedi ve ona odaya geçmesini söyledi. Sonra abim arabayla bakkala gitmek için evden çıktı. Aşağıdan anahtarı istedi yengem ona arabanın anahtarını verdi. Sonra abim arabayla evden ayrıldı. Hatta yengem bana abimin gidip gitmediğini sorarak teyit aldı. Ben daha sonra yeğenlerimin derslerine yardım ediyordum. Yengem aşağıya ineceğini ve avluya gideceğini söyledi. Arada da bugün gününü görecek diye sürekli söyleniyordu. Aradan 10-15 dakika geçince bir yanık kokusu geldi. Odaları gezdim herhangi bir şey yoktu. O esnada yeğenlerimden biri aşağıya indi. Evin önünde çığlık atarak 'amca koş annem yanıyor' diye bağırmaya başladı. Hemen yengemin üzerine su dökerek alevleri söndürdüm. O esnada komşumuz V.S. geldi. Daha sonra ambulans ve jandarma geldi. V.S. yengemin vefat ettiğini söyledi. Yengemin sol elinde çakmak vardı."
Mahkeme başkanının jandarmada ağabeyinin Figen Çoban'ı yaktığı yönünde ifade verdiğini hatırlatması üzerine S. Ç., "O ifadeyi jandarmada baskı altında verdim. Bana çok baskı yaptılar ve bu ifadeyi vereceksin dediler. Bende bu yüzden böyle bir ifade verdim. Jandarmada verdiğim ifadeyi kabul etmiyorum. Boynumdan bastılar. Zorla bu ifadeyi vereceksin dediler” ifadelerini kullandı.
"EŞİMİ VE ÇOCUKLARIMI KAYBETTİM, MAĞDURUM"
Figen Çoban'ın eşi Mehmet Emin Ata Çoban da üzerine atılan suçlamaları reddetti. Çoban, duruşmadaki ifadesinde 14 Ocak tarihinde eşinin işyerinde çalışan B.A. isimli kişiden cep telefonuna taciz mesajlarını gördüğünü ve eşi Figen Çoban ile aralarında bu yüzden tartışma çıktığını anlatarak, "Eşime gelen mesajlar ile ilgili olarak Cumhuriyet savcılığına giderek B.A. hakkında şikayetçi oldum. Olay günü eşimle tartışmıştık. Eşim mesajlara cevap vermediğini söyleyerek sürekli ağlıyordu. Kahvaltı yaptıktan sonra bakkala gitmek için evden çıktım. Eşimi en son çelik kapının orada bıraktım. Daha sonra arabayla bakkala gittim. Kardeşim telefonla beni aradı ve eşimin kendisini yaktığını söyledi. Haberi alır almaz hızlı bir şekilde eve geldim. Geldiğimde eşim yanmış bir şekilde yerde yatar vaziyetteydi. Nabzını kontrol ettim atmıyordu ama karnı hafif hafif inip kalkıyordu. Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Eşimi ve çocuklarımı kaybettim, mağdurum" dedi.
"ÇOCUKLAR ANNELERİNE DOĞRU KOŞUYORDU"
Figen Çoban’ın kayınvalidesi H.Ç. de ifadesinde şunları söyledi:
"Çocuklarım tutuklandıktan sonra telefonla konuştum. Böyle olmasaydı iyiydi dedim. Daha önce hiç dövüşmezlerdi. Oğlum çok severdi eşini. Ben onu hiç gelin gibi görmedim. Oğlan torunuma sordum 'baban anneni dövdü' mü diye. 'Sadece saçından tuttu' dedi.”
Tutuksuz sanık V.S., ise, "Biz evde oğlumla kahvaltı yaptık. Hayvancılıkla uğraşıyorum kuzularımın yanına gitmek için evden çıkmıştım. Önce dumanı gördüm ama baktığımda arabadan geldiğini düşünerek durumu önemsemedim ama kısa bir süre sonra çocukların çığlığını duydum. Bunun üzerine hemen olayın yaşandığı bölgeye gittim. Oraya vardığımda çocuklar bir annesine bir de yola doğru koşuyorlardı. Süleyman da yengesinin üzerine su söküyordu. 112'yi aradım, durumu anlattım. Sonra ekipler geldi, benim gördüklerim bundan ibarettir. Ben olay yerinde yoğurt kovası görmedim" diye konuştu.
"BABAMDAN ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM"
Olay günü Isparta'da üniversite de olduğunu söyleyen Figen Çoban’ın büyük kızı B.Ç., "Normalde her sabah annemle telefonda konuşurduk. O gün annemi aradım açmadı. Bu kez babaannemi aradım önce o da cevap vermedi. Sonra telefonu açtı. Etraftan bağrış ve çığlık sesleri geliyordu. Ne oldu diye sorunca babaannem ‘annen kendini yaktı öldü’ gibi şeyler dedi. Bunu duyunca ben de fenalaştım, baygınlık geçirmişim. Olayla ilgili tüm bilgim bu. Ben babamın böyle bir şey yaptığına inanmıyorum. Babamdan ve sanıklardan şikayetçi değilim. Dedemler televizyona çıktıklarında bana da gelip konuşmam için baskı yaptılar. Onlardan şikayetçiyim" dedi.
İlk duruşmada koruma altına tutulan Çoban ailesinin 9 ve 6 yaşlarındaki çocukları da SEGBİS aracılığı ile pedagog eşliğinde mahkemeye katıldı. Her iki çocuk annelerinin yanarken gördüklerini ancak o gün başka yaşanan olayları hatırlamadıklarını söyledi. Mahkeme, Figen Çoban’ın eşi Mehmet Emin Ata Çoban ve kayınbiraderi S.Ç.’nin tutukluluk halinin devamına, kayınvalidesi H.Ç.’nin adli kontrol şartı ile tahliyesine ve DNA örnekleri için Adli Tıp Kurumu’na yazılan yazının beklenmesine karar vererek duruşmayı 3 Ekim tarihine erteledi.
"YARGIYA GÜVENİYORUZ"
Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan Figen Çoban’ın ailesinin avukatı Kemal Ertuğrul, şöyle konuştu:
"Bu duruşmada gerek maktulün küçük çocuklarının ifadeleri gerekse sonradan temin edilmiş tanık ifadelerinin açıkça yönlendirilmeye çalışıldığını gördük. Bu ve benzeri bütün dosyalarda sanıkların tutunacak dal olarak sarıldıkları yegâne unsur suçu tahrik altında işlediklerine dair yapmaya çalıştıkları savunmadır. Burada da bu şekilde bir savunmadan yararlanmak için cezadan kurtulabilmek için bu tür de ifade vermeyi tercih ettiler ama gerçeği anlatmadıkları, mevcut durumu dosyayı değiştiremeyecekleri bence aşikâr çünkü Yatağan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Yatağan Jandarması ile yapmış olduğu çalışma gerçekten tamamen hukuki temellere dayalı ve olayı bütün ayrıntıları ile derinlendiren bir araştırmadır. Bu araştırma neticesinde düzenlenmiş iddianame de dosya kapsamına uygundur. Biz yapılan savunmalara hiçbir şekilde mahkemenin özellikle tahrik indirimi konusunda itibar etmeyeceğini ve canavarca hisle insan öldürme eyleminden ötürü ceza vereceğini düşünüyoruz. Bu konuda yargıya güveniyoruz. Öncelikle bizim taleplerimiz vardı. Sanıkların özellikle küçük çocuğun yeniden dinlenmesi konusunda. Dosyaya yenilik katmayacağı gerekçesiyle talebimiz kabul edilmedi. Bir de DNA örnekleri ile ilgili Adli Tıp Kurumu'na yazılmış bir yazı var. Bu yazı gelmediği için duruşma ertelendi."