İSTANBUL (AA) - İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, Brexit müzakereleri üzerinden Türkiye için yeni bir model oluşturulmaya çalışıldığını belirterek, "Brexit, Türkiye için model değildir." ifadesini kullandı.

Zeytinoğlu yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin AB üyelik sürecinin, diğer ilişki biçimleri ile karıştırılmaması gerektiğini belirtti.

Brexit müzakereleri üzerinden Türkiye için yeni bir model oluşturulmaya çalışıldığını dile getiren Zeytinoğlu, "Son olarak, Alman Dışişleri Bakanı Gabriel'in bu yöndeki bir açıklamasına şahit olduk. Benzeri bir şekilde, AB Konseyi Dönem Başkanlığı'nı üstlenen Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov da Türkiye ile özel bir anlaşma yapılmasını önerdi. Bu tür açıklama ve görüşlere kesinlikle katılmıyoruz. Türkiye'de AB sürecini 52 yıldır takip eden, uzmanlaşmış bir sivil toplum ve araştırma kuruluşu olarak, bu tür yaklaşımları son derece talihsiz ve sakıncalı buluyoruz. Brexit, Türkiye için model değildir." yorumunu yaptı.

Zeytinoğlu, Türkiye'nin 1963 yılında imzaladığı ortaklık anlaşmasında dahi üyeliğe atıfta bulunulan bir madde olduğunu anımsatarak, Türkiye ile AB ilişkilerinin ana çerçevesinin üyelik hedefi çerçevesinde katılım süreci olduğunu vurguladı.

Ankara Anlaşması'nın imzalanmasından beri, Türkiye'nin AB üyelik hedefinin devlet ve toplum genelinde mutabık kalınmış, temel bir strateji olduğunu aktaran Zeytinoğlu, şunları ifade etti:

"AB ile ilişkilerimizde ortaklık, vize serbestliği, Gümrük Birliği gibi farklı alanlardan söz etsek dahi, nihayetinde tüm bu farklı unsurlar katılım hedefine hizmet etmek üzere dikkate alınır. Bugün bu temel hedef ve stratejiyi yok saymak ya da kolaylıkla farklı bir model ile değişebileceğini düşünmek en hafif ifadesiyle uygunsuz bir yaklaşımdır. AB’den ayrıldıktan sonra Birleşik Krallık için tasarlanacak yeni ilişki modeli kendi arzusuyla AB’den ayrılan bir ülke içindir. Ukrayna gibi AB komşuluk alanı içinde yer alan ve AB adayı olmayan bir ülke için de farklı bir model öngörülebilir.

Türkiye gibi AB üyesi olmak isteğini açıkça ortaya koymuş, AB adayı ilan edilmiş ve katılım müzakerelerine başlamış bir ülke içinse asla uygun değildir. Bu temel ayrımı AB’li muhataplarımıza her fırsatta iletiyoruz. Ancak hala bu tür açıklamaların Almanya gibi lokomotif bir ülkenin dışişleri bakanı ve dönem başkanı ülkenin başbakanı tarafından yapılması endişe vericidir. Türkiye olarak bizlere düşen de bu tür açıklama ve yaklaşımların önünü kesmek için, AB reformlarını yeniden gündeme almak ve demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi değerlerin yerleşmesi için gerekli adımları kararlı bir şekilde atmaktır."