KIRKLARELİ (AA) - Kırklareli'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) "esnaf ve iş adamı" yapılanması kapsamında, 1'i firari 30'u tutuklu 49 sanığın yargılanmasına devam ediliyor.

Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Halk Eğitim Merkezi'nde oluşturulan salonda yapılan duruşmaya, sözde "il imamı", "il ağabeyi" ve "il ablası" olduğu iddia edilenlerin de arasında bulunduğu 30 tutuklu sanık getirildi.

Duruşmada savunma yapan kanun hükmünde kararname ile kapatılan örgüte ait bir kolejin yönetim kurulu başkanlığını yapan ve daha önce "itirafçı" olarak tutuksuz yargılanan sanıklardan H.A, örgüte ilişkin bilgiler verdi.

Amacının doğruları anlatmak olduğunu ifade eden H.A, "sergilenen tiyatro" içerisinde bulunmak istemediğini ve bulunanların da bu işten ciddi zarar göreceğini söyledi.

Örgüte ilişkin bildiği her şeyi anlatmak istediğini bildiren H.A, 1999 yılında askerliğinin bitmesinin ardından Kırklareli'nde bir restoran açtığını ve kimseyi tanımadığı için örgüt üyelerinden biriyle tanıştığını anlattı.

Tanıştığı kişinin zamanın Zaman gazetesi temsilcisi Sezgin Akarsu olduğunu öne süren H.A, bu kişi ile daha sonra sohbetlere katıldığını belirtti.

Sanık H.A, iş adamları ile aynı ortamda bulunmak ve dini sohbetler yapmanın kendisine cazip gelmeye başladığını dile getirerek, "Bir süre sohbetlere katıldıktan sonra onlara güven duydum, onlar da bana güven duydu. Daha sonra mütevelli denilen bir heyet oluşturuldu, beni de bu heyete dahil ettiler. İlerleyen zamanlarda ise güvendikleri insanlara ajitasyon ve manevi baskılar yaparak şirkete ortak olmalarını istediler. Bu şirkete ortak olurken ise ne para verdik ne de daha sonra para aldık." diye konuştu.

Bir süre sonra kolej müdürlüğüne getirileceği söylendiğinde "Benim tahsilim buna yetmez." dediğini iddia eden H.A, örgüt üyelerinin ise "Biz hallederiz, zaten sen görüntüsün, biz ağabeylerimize zarar vermeyiz." diyerek genel müdürlüğüne getirildiğini belirtti.

- "Sohbetler başta dini içerikliydi"

Sohbetlerin 17-25 Aralık sürecinden sonra başka bir boyut almaya başladığını aktaran H.A, sohbetlerde devleti kötüleyecek şeylerin söylenmeye başladığı bilgisini paylaştı.

H.A, kolejin öğretmeni olan örgütün "il imamı" A.T'nin toplantılarda, "Kendilerine eskisi gibi imkan tanınmadığını, arkadaşlarının işe alınmadığını" anlattığını dile getirdi.

Kendilerinin de söylenen her cümlenin etkisinde kaldıklarını itiraf eden H.A, "Dindar olarak gördüğümüz kişilerin bu kadar acımasız olacağını tahmin etmedim. Hakkımı onlara helal etmiyorum. Soframıza oturan kişiler bizleri buralara getirdi. En büyük zaafım dindi ve bizi bu işin içine soktular." dedi.

- "Örgütten çıkmak isteyenler tehdit edildi"

H.A, 17-25 Aralık sürecinden sonra örgütle olan bağını koparmaya çalışanların tehdit edildiği bilgisini paylaştı.

Örgütün birçok kişinin manevi duygularını kullandığını anlatan H.A, örgütle bağını koparmak istediğini ilettiği "il imamı" A.T'nin bunun mümkün olamayacağını belirttiğini ifade etti.

Para vermek istememesi üzerine yine A.T'nin kendisine "Verene Allah daha çok verir, vermezsen senden eksilir." diyerek tehdit ettiğini kaydeden H.A, şu an yaptığı her şeyden pişmanlık duyduğunu dile getirdi.

H.A, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklu bulunduğu cezaevinde "itirafçı" olacağını söylemesi üzerine kod adı "Sami" olan Salih adlı kişi tarafından itirafçı olmaması yönünde tehdit edildiğini belirtti.

İtirafçı olmaması için bu kişinin kendisine baskı yaptığını ifade eden H.A, tüm baskılara rağmen bildiği her şeyi anlattığını söyledi.

17-25 Aralık sürecinden sonra kolejin kapanmasını istediklerini ancak Amerika'daki terörist başının buna müsaade etmediğine dikkati çeken H.A, örgütün kirli yüzünü darbe girişiminden sonra tanıyabildiğini ifade etti. 17-25 Aralık'tan sonra örgüt sorumlularının kendisine aşırı derecede iyi davrandıklarını belirten H.A, "Kolejde yapılan toplantılara 3-4 avukat katılmaya başladı. Sohbetlerde bizi polise düşman etmeye çalıştılar. Bize hep 'Evinizde arama yapılabilir, dikkat edin, polis evinize bir şeyler yerleştirmesin, telefonunuza program indirmesin.' denirdi. 'Örgütten çıkacağım.' dediğimde 'Gel seni polise götürelim o anlatsın.' dediler ama şu an da o polis de tutuklu." şeklinde konuştu.

- Yurt dışı para transferleri

17-25 Aralık sürecinden sonra yurt dışı gezilerinin artmaya başladığını anlatan H.A, bu gezilerde yurt dışına para götürüldüğünü veya yurt dışından para alındığını söyledi.

Öğretmen olan A.T'nin yapıya yakın kişilerle yurt dışı gezileri düzenlediğini ifade eden H.A, bu gezilerde gidilen ülkelere, geziye katılanlara paylaştırılan paraların sokulduğunu bildirdi.

Para transferlerine ilişkin önemli bilgiler paylaşan H.A, "17-25 Aralık sürecinden sonra sık sık yurt dışı gezileri düzenlenir ve gezilerde kolejin öğretmeni bu gezilere katılanlara uçağa binmeden önce belirli miktarlarda paralar dağıtır ve yurt dışında bu paralar yeniden toplanırdı. Çünkü yurt dışına bir kişinin belirli bir miktar üzerinde para çıkarması yasakmış. Havaalanındaki görevliler bile beni Almancı zannederek bazen espri yaparak 'Ne bu düğün mü yapacaksın.' derlerdi. Biz nereden bilelim, bunların böyle olacağını." dedi.

Dershanelerde ve öğrenci yurtlarında haftanın belirli günlerinde toplantılar yapıldığını ifade eden H.A, bu toplantılarda Fetullah Gülen'i temsilen tekli bir koltuk bulunduğunu, bu koltuğa da manevi olarak yüksek kişilerin oturtulduğunu anlattı.