İSTANBUL (AA) - Nazi zulmünden kaçarken 24 Şubat 1942'de meydana gelen Struma faciasında hayatını kaybeden 769 kişi için anma töreni düzenlendi.

Sarayburnu'nda Türkiye Denizcilik İşletmeleri Anonim Şirketi'ne ait limanda gerçekleşen anma töreninde konuşan İstanbul Valisi Vasip Şahin, 103'ü çocuk 769 kişinin ölümüne sebep olan ve "Struma faciası" olarak bilinen trajik hadisenin 76. yılında kurbanları anmak için toplandıklarını söyledi.

Şahin, 12 Aralık 1941 tarihinde, ırkçı bir rejimin ve müttefiklerinin Avrupa'da yarattığı yıkımdan ve dini kimlikleri sebebiyle maruz kaldıkları zulümden kaçan 769 Yahudi'nin, güvenli topraklarda yeni hayatlar kurabilmek için Romanya'nın Köstence Limanı'ndan kalkan Struma adlı gemiyle Filistin’e varmak üzere yola koyulduklarını anımsatarak, "Struma gemisi, açık denizlerde arızalanan motorunun İstanbul açıklarında tamamen iflas etmesi üzerine, Sarayburnu açıklarında demir atmak zorunda kalır. Denizde mahsur kalan mültecilere, 70 gün süren bekleyişleri sırasında Türk Kızılayı ve Türk Yahudi Toplumu imkanları el verdiğince gıda ve sağlık hizmeti sağlar. Ülkemiz, Struma'nın yoluna devam edebilmesi için büyük çaba gösterir ancak İkinci Dünya Savaşı şartlarında bu çabalarında muvaffak olamaz." diye konuştu.

Türkiye'nin tüm çabalarına rağmen gerekli izinlerin gelmemesi üzerine Türk karasuları dışına çıkarılan Struma gemisinin, 24 Şubat 1942 tarihinde Şile açıklarında başka bir devlete ait denizaltı tarafından torpillenerek batırıldığını belirten Şahin, "Unutulmamalıdır ki Türkiye Cumhuriyeti, sınırlarına dayanan nazi işgali tehdidi ve savaşa katılması yolundaki diplomatik baskıların en yoğun olduğu Mart 1939 - Ekim 1942 tarihleri arasında, Karadeniz’den Filistin’e ulaşmak için illegal olarak denize açılan ve Yahudi mültecileri taşıyan 21 geminin Boğazlar’dan geçişine izin vererek 6084 Yahudi’nin Filistin’e gitmesine, 159’unun ise Türkiye’de kalmasına yardımcı olmuştur. Keza, aynı dönemde binlerce Yahudi’ye Filistin’e ulaşabilmeleri için transit vize sağlamıştır." ifadelerini kullandı.

Vali Şahin, inançları nedeniyle maruz kaldıkları zulüm karşısında yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda bırakılan acı olayın mağdurlarının 2015 yılından itibaren de İstanbul Valiliği ev sahipliğinde resmi törenle anıldığına dikkati çekti.

İkinci Dünya Savaşı'nda Yahudilerin maruz kaldığı şiddetin Holokost'a evrilmesi sonucunda tarihin kaydettiği en büyük insanlık suçlarından birinin işlendiğine işaret eden Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Devletlerin temel sorumluluğu, Holokost mağdurları ile İkinci Dünya Savaşı sırasında kendilerini bekleyen korkunç sondan kaçarken farklı coğrafyalarda hayatlarını kaybeden sayısız insanı sadece anmak değil, aynı zamanda böyle acıların bir daha yaşanmaması için eyleme geçmektir. Yakın tarihimizde ırkçılığın ve farklılıklara duyulan nefretin yarattığı bunca felaketi tecrübe etmişken, antisemitizmin, ırkçılığın, yabancı düşmanlığının ve İslamofobi’nin dünyada artış gösteriyor olması kaygı vericidir. Anılan olgular, küresel ölçekte güvenlik tehdidi teşkil etmekte olup, bunlarla mücadelede uluslararası iş birliğinin geliştirilmesi şarttır."

Struma gibi elim hadiselerden çıkarılacak derslerden birinin de devletlerin politikalarında insan odaklı yaklaşım benimsemeleri ve insani dramlar karşısında sessiz kalmayarak iş birliği yapmalarının öneminin anlaşılması olduğunu dile getiren Şahin, "Günümüzde Suriye'de insani değerleri hiçe sayan rejimin vahşetinden kaçan milyonlarca sığınmacının, Rohingya'da zulme uğrayan yüz binlerce Müslümanın ve yeni hayatlar kurmak için açık denizlerde kaçakçıların insafına bırakılan sayısız insanın varlığı, uluslararası toplumun bazı tehditlerle mücadelede ortak hareket etmesinin gerekliliğini ortaya koyan birkaç örnektir. Ülkemiz bu dramlara sessiz kalmamış ve sorunların giderilmesi yolunda tüm imkanlarını seferber etmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Hahambaşılık Vakfı Danışmanı ve Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Vedat Molinas da nazi zulmünden kaçan çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 769 Yahudi'nin katledildiğini anlattı.

Dini Kurul Üyesi Rav İzak Perez'in ölenler için yaptığı duadan sonra, İstanbul Valisi Vasip Şahin ve Yahudi toplumunun temsilcileri, sembolik olarak denize çelenk bıraktı.