Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Ne terör örgütlerinin kalleş elleri ne de siyasetteki uzantılarının hedef göstermeleri bizleri milletimize hizmet etmekten alıkoymayacaktır. Sivil toplum kuruluşlarımız korkuyu korkutan bir biçimde çalışmalarını sürdürecektir.

Türkiye'nin yakın tarihini sizlerle beraber yazdık, inşallah geleceğin inşasını da sizlerle beraber tamamlayacağız.

Vefanız, dostluğunuz, fedakarlığınız, azminiz için her birinize ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Büyüklerimiz bize hep hayrı öğütlerken, yapılan hizmetleri takdir etme, hataların üzerini örtme tavsiyesinde bulundu. Ömrümüzü adadığımız dava şahıs değil hak ve hakikat davasıdır.

Hakka ve hakikate yönelen herkese bu davanın kapıları daima açıktır. Hiç şüphesiz Rabbimiz her şeyin en doğrusunu bilir. Türkiye'nin son 20 yılı, Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki en büyük demokrasi ve kalkınma hamlelerinin yaşandığı dönemdir.

"ESKİ TÜRKİYE GÜZELLEMESİ YAPANLAR VESAYET ARTIKLARIDIR"

Eski Türkiye güzellemesi yapanlar ya dönemi bilmeyenler ya da o dönemde yaşayanların müsebbipleridir. Ya da o karanlık dönemden nemalanan vesayet artıklarıdır. Ekonomide her yıl ülkemizi yüzde 5 büyüterek, dev ihracatlar yaparak tarih yazdık.

Sağlıkta ülkemizi cenazelerin borcundan dolayı hastanelerden rehin alındığı ayıptan kurtarmaktan kalmadık, vatandaşlarına birinci sınıf hizmeti sunan medeni bir yer haline getirdik.

Artık ülkemizi kendi silahını, topunu, tankını, helikopterini, gemilerini, insansız hava araçlarını üreten her yıl milyarlarca dolar savunma ihracatı yapan güçlü bir ülke haline dönüştürdük.

Terör örgütlerini sınır içinde ve dışında ezme kapasitesine ulaştık. Adalet hizmetlerinin kaliteli, hızlı ve erişebilir olmasını sağladık.

"OSMAN KAVALA TÜRKİYE'NİN SOROS'UYDU"

En son bir zatla ilgili karar bazı çevreleri çok rahatsız etti. Bu adam Türkiye'nin Soros'uydu. Bu adam Gezi olaylarının perde arkası koordinatörüydü. Yargımız onunla ilgili nihai kararı verdi ve bu karar malum çevreleri rahatsız etti. Kusura bakmasınlar bu ülkede hukuk var, yargı var. Bu yargı da hakkın egemen olması için bu kararı verdiler.

"ARTIK VERİLEN KARARA TABİ OLACAKSINIZ"

Şimdi birçok yerden arayanlar var. Yurt dışından arayanlar oldu. Biz de dedik ki 'kusura bakmayın Türkiye hukuk devleti'. Siz terör örgütünün caddelerinizde boy göstermesine evet diyorsunuz. PKK paçavralarıyla boy gösteriyor. Onlara ses çıkarmıyorsunuz. Türkiye'de atılan adımlar sizi rahatsız ediyor. AİHM ne dedi ilk derece mahkeme kararı vermediği sürece adım atamayız denildi. Şimdi buyurun karar verildi. Artık verilen karara tabi olacaksınız. Uysanız da uymasanız da bu karar uygulamaya girecektir.

Kızlarımızın başörtüleriyle okula giremediği, başörtülü olan kızlarımızın üniversite kapılarında süründürüldüğünde, polislerin maalesef kızlarımızın başörtülerini çekip aldığı dönemde şimdi tüm güvenlik güçlerimizin onları teminat altına aldığı günlere geldik. Bugünleri bizlere ulaştıran Allah'a hamdolsun.

"TÜM PRANGALARI SÖKÜP ATTIK"

Tek parti faşizmin ve darbecilerin milli iradeye gizli açık tüm prangaları söküp attık. Enerjide yerli ve yenilebilir üretim kapasitesine eriştik. Sporda en ücra köşelerine kadar modern tesislerle donattık. Tarımdan sosyal politikalara kadar her alanda şahit olmak mümkündür.

Türkiye'yi her bir ferdin vatandaşı olmaktan iftihar edeceği, pasaportunu tüm dünyada gururla taşıyacağı ülke konumuna getirdik. Elbette pek zorlukla, sınamayla da karşılaştık. Türkiye bu günlere dikensiz gül bahçesinde yürüyerek değil adeta akrebin kıskacında yoğrularak geldi. Vesayet güçlerinden devlet güçlerine çöreklenmiş çetelere, sokak olaylarından terör örgütlerinin saldırılarına kadar sayısız badire atlattık.

"BUNLAR MI ÖZGÜRLÜKÇÜ?"

Dolmabahçe Camii'nde bira kutularıyla caminin içlerinde oturan müptezeller, camiden buradaki makamımıza kadar kanallar açmak suretiyle geldiler Gezicilere beraber buradan Taksim Meydanı'na yürüdüler. Onları özgürlükçü olarak savundular. Oradaki devlete ait otobüsleri yakıp yıkmaktan tutunuz da benim vatandaşlarımın dükkanlarını yakıp yıktılar. Bunlar mı özgürlükçü? Bunu ne adına yaptılar? Çevre adına yaptılar. Bu nasıl çevrecilik?

Çevreciliğin destanını bu ülkede biz yazdık. 5 milyon civarında ağaç dikerek yaptık.

Cumhuriyet mitinglerinde adeta darbe çığırtkanlığı yaptılar. 27 Nisan bildirisiyle milli iradeyi zaptı rapt altına almaya çalıştılar. Siyasi suikastlarla Türkiye'yi kaosa sürüklemeye kalkıştılar. Uyduruk gazete küpürleriyle partimizi kapatmaya çalıştılar. Tüketmeyin çağrılarıyla ekonomimizi çökertmeye heveslendiler.

Çukur eylemleri ile vatan topraklarını bölmeye, kardeşlerimizi bizden koparmaya çalıştılar. 15 Temmuz ihanetiyle doğrudan canımıza kast etmeye, darbe teşebbüsüne kadar götürdüler. Yıllardır besleyip büyüttükleri ne kadar yılan varsa hepsini üzerimize saldılar.

Milletin iradesini, sırtlarını, akbabalara, ruhunu emperyalistlere satmış alçaklara çiğnetmedik. Bedel ödedik, çile çektik, zorluklara göğüs gerdik. Siyasi şiddete maruz kaldık, tehdit edildik. Milletimizin sandıkta verdiği kutlu emanete hiçbir zaman halel getirmedik. Daima dik durduk, sağlam durduk, meşruiyetten, hukuktan bir an olsun ayrılmadık.

Milletimizin tek bir ferdinin dahi burnunun kanamasına izin vermedik. Milet iradesini korkutmayla esir almaya çalışanlarla yan sandıkta ya da yargı önünde hesaplaştık. Atalarımız 'Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz' diyor. Biz de son 20 yılda maruz kaldığımız saldırıyı unutmadık, unutmuyoruz, yıllar geçse de hiçbir zaman unutmayacağız.

Her karışı şehit kanlarıyla yorulmuş bu mübarek vatanı ne teröristlere ne terör destekçilere ne içimizdeki taşeronlara bırakmayacağız. 5 tane şehidimiz oldu, 60 civarında teröristi etkisiz hale getirdik, öldürdük. Parlamentonun içinde ana muhalefetin sesi çıkmadı. Malum parti müsveddesi olanlar 'nasıl böyle yaparlar, nasıl öyle yaparlar' diye önümüzü kesmeye çalıştılar. Ne derseniz deyin, oraya benim komandom girecektir ve girdi.

Artık bu işlerden taviz yok. Sınır, sınırın ötesinde 30 kilometre, oraya kadar gireceğiz dedik ve girdik. Bundan sonraki operasyonlarımız devam ediyor ve edecek. Millet adına karar veren mahkemelerin darbecileri yargılayarak hak ettikleri cevabı vermesi milletimiz adına kazançtır. Allah razı olsun diyorum.

15 Temmuz ihanetinin hesabını hukuk önünde soran yargımız, Yassıada utancından sonra adını tarihe altın harflerle yazdırmıştır. Şimdi artık ne Yassı Ada var ne de yaslı ada var. Gezi olaylarıyla ilgili kararda yargımız sadece vicdanlarımızı rahatlamakta kalmamış aynı zamanda hukuk ve adalet dersi vermiştir.