27 Mayıs darbesinin yıldönümünde Yassıada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası haline getirildi. Törenle açılıyor... 

Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde:

Üzerinde bulunduğumuz Yassıada'da diğer bir ifadeyle yaslıada'da yapılan önceden verilen bir emirlerin uyugulanması şeklinde geçen yargılanmaların sonucu çok büyük bir faciayla bitmişti.

Türkiye bundan tam 60 yıl önce tarihinim en kara günlerinden biri olan 27 Mayıs darbesine maruz kalmıştır.

Yassıada'da aylar boyunca bir zulüm makinesi işletilmiştir. Hiçbir somut suçları olmadığı halde kin ve nefret dışı muamemelere bırakıldırlar.

Nezaketi kibarlığı dillere destan olan bir başbakanı idama götürürklen bile prostat bahanesiyle aşağılamaya kadar alçaldılar.

Genel Kurmay Başkanını darbecilere katılmadığı için bir teğmene tokatlatarak tarihimizde görülmemiş rezillikler sergiledirler.

İdam kararları da burada alınmıştyır. Her üç kahramanda idam sehbasına kararla gururla inaçla yürüdü.

16 ve 17 Eylül 1961 tarihinde gerçekleşen bu idamlar milletimizin yüreğine kor bir ateş gibi düşmüştür. Aslında o gün hukuk ve adelet ayaklar altına alınmarak idam sehbasına gönderilen milletin bu 3 adamı değil, bizati milli iradenin ta kendisi olmuştur.

Menderes ve arkadaşlarını idam sehpasına çıkaranların alınlarındaki kara leke hiçbir zaman silinmeyecektir.

Uzun süre Yassıada zindanlarında ömür çürüten Faruk Nafiz Çamlıbel, o kara gnleri şöyle anlatıyor; Bilmiyor gülmeyi sakinlerinin binde biri, bir vatan derdi birikmiş bir avuç karada.

Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür. Mavi bir gölde elem katresidir Yassıada

Gece zindanda Yusuflar sıralanmış yatıyor. Yüzlerinde okurum sapsarı rüyalarını

Kimi sehpada görür kendini çarmıhta ararlar zindanlardaki dünlarını.

Bugün burada şehitlerin bize emaneti olan adada 60 yıl sonra yeni bir dönemi başlatarak gönülleri tekrar tamir etmek için buradayız.

Üzerinde bulunduğumuz toprakların ızdırabını dindirmek için Yassıada'yı da Yaslıada'yı da tarihe gömüp burasını Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak getirmeyi kararlaştırdık. Bu da bize nasip oldu.

Üzerinde bulunduğumuz adada, tarihe karşı anlamölı bir duruş sergiliyoruz.

Özellikle rahmetli Menderes'in bu noktada yeter söz milletindir çıkışı, bizim de daha sonra bunu yeter karar milletindir. ifadesiyle geliştirdiğimiz süreçler birbirinin adeta mütenminidir. Şimdi çok daha yukarıya taşıma anlayışıyla biz bu şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz.

Aziz milletim Türkiye'nin çok partili siyasi hayata geçişi çok önemlidir. Özellikle gençlerimizin bu dönemi iyi bilmesi gerekiyor. Bizleri izleyen gençlerimize özellikle sesleniyorum.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün vefatıyla tek parti CHP, ülkenin üstüne adeta bir kabus gibi çökmüştü.

Merhum Menderes'in 1950-60 arasındaki 10 yılı gençler iyi öğrenmelisiniz. Bu işler lafla olmuyor. Acaba 10 yılda bu ülkede yapılan Barajlarından tutunuz, köprülerine yollarına varıncaya kadar Türkiye neler kazandı. 1'e 3 Türkiye kazandı.

Bütün bunlarla beraber uçak demiryollarından silah üretimine kadar birçok milli üretimimiz hayata geçti.

CHP, millete olan güvensizliği sebebsiyle çok partili hayata geçişi ancak açık oy- gizli tasnif yöntemiyle başlatmıştı. Böyle bir demokrasi olabilir mi? Ama CHP bunu yapmıştır.

Daha sonra yapılan 1954-1957 seçimleri milletimizin demokrasi ve özgürlük konusunda tervihinde kararlı olduğunu gösterdi. 1950 seçimlerinde %53,5 ile iktirdara gelen demokrat parti. 1954 seçimlerini %56,6 ile 1957 seçimlerini de %47,8 ile birinci olarak tamamlamıştır.

Rahmetli Menderes'in yaptıkları milletimizi memnun ederken birilerini de rahatsız etmiştir. Yerli ve milli olan herşeye husumeti hayatlarının merkezine koyanlar daha sonra sık sık başvuracakları yönteme başvurdular.

Milli iradeyi baskıyla ihanetle yeri geldi kanla alt etmeye çalıştırlar.

Ülkemizdeki tüm darbelerinin, milletimizin değerlerine ve tarihine düşmanlıktır. Darbeciler, aynı zamanda bölücük ceyranlarının temeline su taşımışlardır. Binlerce masumun acı çekmesine, her darbe sonrasında da yetişmiş kadroları tasviye ederek ülkenin gerilemesine yol açmışlardır. Halkı hor ve hakir görererk, inancını kılık kıyafetini aşağılatyanların en çarpıcı örnekleri darbelerdir.

Darbeciler ve onları yönlendirenler hep aynı hareket etmişlerdir.

FATİH SONDAJ GEMİSİ KARADENİZ'E AÇILACAK 

"Kaç tane sondaj gemimizin Akdeniz'de olduğunu bilmeyecek kadar bunlar cehalet timsalidir." diyen Erdoğan, "Fatih sondaj gemimiz 29 Mayıs günü İstanbul Boğazı'ndan geçerek yeni sondajlar için Karadeniz'e açılacak." diye konuştu. "Attığımız her adımda önümüzü kapatmaya kalktılar." diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Dün ezandan, İstiklal Marşı'ndan, bayraktan, birliğimizden ve beraberliğimizden rahatsızdılar, bugün de rahatsızlar. Ülkemizde bugün demokrasimize gölge düşürmeye çalışanlara dikkat edin. Hepsi de 27 Mayıs hayranıdır. Bize ne diyorlar? 'Suriye'de, İdlib'de, Libya'da ne işimiz var?' Buralarda ne işimiz olduğunu çok kısa zamanda çok çok iyi anlayacaksınız. Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın Türkiye'nin 60 yıllık demokrasi mücadelesi yanında gelecekteki hedeflerinin de sembolü olacağına inanıyorum. Rabb'im hepimizi milletçe inşallah bütün olabilecek belalardan korusun, esirgesin ve zafere ulaştırsın."

Bahçeli: Başını kaldırsa bile cezasını çekecektir

Devlet Bahçeli’nin konuşmasından satır başları: 

"Yassıada'da hukuka deli gömleği giydirilmiştir. Aziz milletimizin taktir ve tercihleri de hazin bir şekilde sorguya çekilmiştir. Menfur izlerinin silinmesi maksadıyla 2013 yılında önemli bir adım atılmıştır. Demokrasi ve özgürlükler adası Yassıada'ya verilmiştir.

Cepheleşerek sonuç alamayağımız görülmektedir. 1950'Lİ yıllara şerk düşen siyasi kamplaşmalar, katılaşmış önyargılar, milli dayanışmamıza fazlasıyla zarar vermiştir.

Şahsımı davetinden dolayı sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ediyorum. Adanın imar ve inşaasında emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.

Sayın Cumhurbaşkanım, demokrasi pek çok tanımının yanında tajhammül sistemi sabır ve saygı rejimidir. Milletin verdiği yetkiyi tekrardan alacak milletin ta kendisidir. Sevsekte sevmesekte sandıktan çıkan sonuç zorla baskıyla tahvip edilirse acı olaylar ortaya çıkacaktır.

İç ve dış mihrakların yıkım kervanına dahil olması tek kelimeyle felakettir. Türkiye'yi dar ölçekli kaymak tabaka, elit ve azınlık bir ülke değilde milletin öz be öz evlatları yönettikçe çıkar güçleri elbet rahatsız olmuşlardır.

Eşit gizli genel oy ilkesi demokrasinin can damarıdır.

Millet iradesine çevrilmiş silahlar demokrasinin inkar ve infaz hükmüdür.

Kurmacı mahkemeler, devri sabık yaratma çabaları, cunta çabaları, darbeci eylemler onyıllar boyunca demokrasiyi kötürüm bırakmış hem de özgürlükleri sekteye uğratmıştır. Yassıada mahekemelerini kuranlar bir devri değil demokrasi ve özgürlükleri sanık sandaleyesine oturmuşlardır.

Nitekim acı verici tecrübelerle bu durum tesbit edilmiştir. Yassıada yıllarca demokrasi ayıplarının mihrakı ile anılmıştır. Bu sicilin temizlenmesi, geçmişle yüzleşme teşebbüsü önemli bir gelişmedir.

Dikkate almadıkları bir gerçek varsa o da şudur; Ezemeyecekleri, yenemeyecekleri milletimizin bileği değil soylu ve cesur yüreğidir. Bu yürek oldukça, bu yüksek duruş varşığını korudukça hiçbir demokrasi düşmanı, hiçbir millet muhalifi tıbbi 15 Temmuz'da olduğu gibi, belini doğrultamayacak, başını kaldıramayacak, başını kaldırsa bile cezasını çekecektir."

Demokrasi ve Özgürlükler Adası

Başbakan Adnan Menderes, dönemin Eskişehirli Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve dönemin Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu'nun idam kararının verildiği Yassıada, Demokrasi ve Özgürlükler Adası adını aldı. 27 Mayıs Müzesi, Demokrasi Feneri, çeşitli bal mumu heykelleri ve müzenin yer aldığı adanın açılışı gerçekleştirildi. 

Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam kararının verildiği Yassıada, 27 Mayıs 1960 darbesinin 60. yılında yeni adıyla Demokrasive Özgürlükler Adası olarak kapılarını basın mensuplarına açtı. İlk kez görüntülenen adanın açılışı bugün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilecek. Yeniden düzenlenen adada demokrasi ve milli iradeyi yansıtacak müze kütüphane, konferans salonu ve Demokrasi Feneri gibi birçok sembol yapı yer alıyor. Darbe yargılamalarına sahne olan spor salonu, 27 Mayıs Müzesi’ne dönüştürüldü. Adadaki yapılardan biri de dünyanın demokrasitecrübesi ve insan hakları tarihinin aktarıldığı Demokrasi ve Özgürlükler Müzesi olarak değerlendirildi. Kütüphanesi ve sergi alanlarıyla birlikte ada, bir açık hava müzesi olarak tasarlandı. Adada uluslararası alanda üst düzey katılımcıların da misafir edilebileceği dikkate alınarak 123 odalı kongre oteli, her türlü toplantıya ev sahipliği yapabilecek 500 kişilik kongre merkezinin yanı sıra cami, anıt ve park ve meydanlar da inşa edildi. 

Demokrasi feneri aydınlatacak

Adanın dikkat çekici yapılarından biri ise 24 metre yüksekliğindeki taş yüzeyli Demokrasi Feneri oldu. Fenerin ışığı yalnızca adadan değil komşu adalardan ve İstanbul’un yakın kıyılarından da görülebilecek. 
Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda bulunan subay yatakhanesi müzeye çevrildi. Müzede Adnan Menderes’in sorgulandığı oda, hapishanesi, üniversite diploması, yargılandığı mahkeme salonları ve çocukluğunu geçirdiği odası bire bir aynısı tasarlanarak müzede yerini aldı. 

Balmumu heykelleri yapıldı

Öte yandan duruşmanın yapıldığı mahkeme salonunda o tarih canlandırılarak o günün hakimleri ve savcılarının bal mumundan heykelleri yapılarak salonda yerini aldı. Bunun yanı sıra yargılama salonunda dönemin haber manşetlerinden bir zaman tüneli oluşturuldu. 

Adada aynı zamanda Tarihi Bizans sarnıcı ve zindanları, şato yapısı, seyir terasları, engelliler için yatay asansör, tarihi subay gazinosu, iskele idare ve kriz yönetim yapısı, karşılama yapısı, helikopter pisti, restoran ve personel yatakhanesi ile yönetim binası da yer alıyor.