Eskişehir'de yaşadığımız manzara giderek fecaat bir duruma geliyor, bir gazeteci olarak bu durumu büyük bir korkuyla izliyorum...

Biliyorsunuz korona belası ile uğraşıp dururken bir de nurtopu gibi bir Kalabak su krizimiz oldu... 

Neden oldu, nasıl oldu artık herkesin malumu diye tahmin ediyorum...

İşin fecaat bir boyutu, sıkıntı azalacağına maalesef daha da artıyor...

Halen 10 gündür Kalabak gelmiyor, 15 gündür gelmiyor, hatta bir aydır gelmiyor diyen yerler, mahalleler var... 

İşin ikinci fecaat boyutu ise dağıtımda yapılan çok büyük bir gaflet... Kalabak su vatandaşlar kuyruk yapılıp dağıtılıyor... 

Ve bu manzaralar halen devam ediyor...

Fotoğrafta gördüğünüz manzara sadece bir vatandaşın sosyal medyadan paylaştığı bir fotoğraf...

Tüm mahallelerde bu manzaralar yaşanıyor... 

Akşamları 21.00 civarı sakaların yaptığı Kalabak su dağıtımlarında vatandaşlar Kalabak su sırasına giriyorlar...

Ben mi yanlış düşünüyorum, yoksa Eskişehir'de hiçbir yetkili yaşanan bu manzaraların ne kadar vahim ve "can alıcı" sonuçlarının olabileceğinin farkında değil mi? 
"Can alıcı" derken lafın gelişi söylemiyoruz...

Yazının başlığında dediğim, "Kalabak kuyruğunda korona oldum" sözünü çok yakınlarda duyabiliriz...

Çünkü her akşam bazı mahallelerde, sakalar gidince tüm sokağı yan yana dip dibe topluyorsunuz, sosyal mesafenin olmadığı sıralara sokuyorsunuz, maske kimde var kimde yok o arada bakan yok, çünkü herkes Kalabak su alabilmenin derdinde... 

Ve bu durumdan salgının yayılmamasını mı temenni ediyorsunuz...

Vay Eskişehir'in haline...

Ben ilerleyen günlerde bir gazeteci olarak başlıkta dediğim gibi bir haber yapmak istemiyorum... O yüzden bu başlığı attım bu yazıya...  

O nedenle Eskişehir Büyükşehir Belediyesi mi, ESKİ Genel Müdürlüğü mü, Valilik mi, Emniyet mi, Sağlık Müdürlüğü mü kim müdahale edecekse bu duruma hemen müdahale etmeli... 

Ama en başta Büyükşehir ve ESKİ Genel Müdürlüğünün böyle bir dağıtıma izin vermesi akıl alır bir durum değil... 

Şuna bir çözüm bulun...

Tarihi geçmiş damacanaları arar hale getirmeyin bu şehri... 

Tarihi geçmiş damacanalardan sağlığımız mı bozuldu derdini geçtik artık...

Kalabak kuyruklarında korona olmama derdindeyiz...

"Milleti kuyruk etmeyin" demiyorum...

Milleti korona etmeyin! 

Not: Artık bu şehri yönetenlerin, bu yazının başlığındaki iki kelimenin, yani "korona" ve "kalabak"ın, şu an şehrin en acil iki ana sorunu olduğunu fark etmesinin zamanı da mı gelmedi mi?