Virüs var mı?..

Evet var...

Etkileri ve tehlikesi gerçek mi?..

Olabilir de, olmayabilir de... Duruma ,kişiye ve yere göre değişir...

Sağlık sistemine ve altyapısına göre değişir...

Nüfusa, nüfusun yoğunluğuna, yaş ortalamasına ve bir çok demografik faktöre göre değişir...

Mesela HIV kadar tehlikeli değil aslında...

İnfluenza’dan daha yaygın değil... Belki onun kadar adaptasyon ve mutasyon kabiliyeti yok...

Ama bütün bunlar genel geçer hiçbir platformda tartışmaya açık değil...

Aykırı düşünceye yaygın medyada asla yer yok...

Bütün linç ve afaroz mekanizmaları teyakkuzda...

Bayrak göstereni yok etmeye programlılar...

DSÖ mütemadiyen korku ve endişe pompalıyor...

Mesela...

“Dünya Sağlık Örgütü Acil Durum Programı Başkanı Dr. Mike Ryan, salgın sürecinde kapatılan okulların açılmasıyla ilgili önemli bir uyarıda bulundu. Ryan, okulların yeniden açılmasını kendilerinin de istediğini vurguladı ancak salgının henüz beklenen seviyeye inmediği uyarısında bulundu.

DSÖ yetkilisi Ryan, Covid-19 salgınında okulların salgının yayılımını hızlandırabileceği uyarısında bulundu.

Ryan, okulların toplumun küçük bir örneği olduğunu belirtti ve salgının çocuklar aracılığıyla yayılabileceğini hatırlattı.”

Bla bla bla...

Yani...

Küresel sermaye dönüşümü zorluyor ve zamana ihtiyacım var diyor...

Devletleri devletçiklere dönüştüreceğim diyor...

Dijital çağa uygun bencil robot insanlar oluşturacağım diyor...

Geleneksel eğitimi yok edip sadece dijital öğretime dönüştüreceğim diyor...

Sosyal varlık olan insanı birarada olmaktan uzaklaştırıp dijital birey olarak eğiteceğim diyor...

Pandemiyi de bu sürecin etkin kırbacı olarak kullanmaya devam ediyor...

Bu süreçte küresel sermayenin terbiye etmeye çalıştığı iktidarlar tüm iletişim araçlarının kontrolünü elinde tutanlarla açıktan mücadele etmek yerine bu algıyı kabul ediyormuş ve ona uygun davranıyormuş gibi yapıyorlar...

Zaman kazanmak istiyorlar...

Pandemi ve dönüşüm senaryosunu çalışıyorlardı ama zamanlamayı bilmiyorlardı...

En güçlü gözüken devletler bile küreselciler tarafından borç sarmalına alınmışlardı...

Tüm dünya yıllık ürettiği değerin dört katı kadar borçlandırılmış durumda...

Borçlular hep devletler ...

Ama alacaklılar devletler değil...

Hesapta açık bir dengesizlik var...

Küreselciler, aslında bu ödenmesi mümkün olmayan alacaklarının verdiği özgüvenle devletlerden egemenliklerini istiyorlar...

Kontrollü pandemi tiyatrosu tam da bu...

Sonuç ne olur?...

Bence...

Devletler sonuçta küreselcilerin üzerine çöker, tüm sermayeyi kamulaştırır, canlarını kurtardıklarına şükreder hale getirir...

Devletler iyice güçlenir...

Ama güçlü devletler kavramı ve isimleri de değişir...

Küreselcilerin arzu ettiği bencil dijital birey dünyası değil ama...

Bambaşka bir dünya düzeni kurulur...

Mevcut tiyatronun oyuncusu gibi gözüken Türkiye bu süreçten yönetmen ve yapımcı olarak çıkar...

Aklına yatmayan varsa diye yazdım, buraya koydum...

Farklı düşünen varsa o da buyursun tarihe notunu düşsün...

Sonucu görmek için çok beklemeyeceğiz...

Zaman bu konuda çok, ama çok hızlı ilerliyor..