İnsan toplumsal bir varlık oluğu için,diğer insanlarla sürekli iletişim halindedir.Bu iletişimi ise,en başta konuşma özelliği ile sağlar.Konuşma;insanın başkalarına,düşündüklerini,yapmak istediklerini,hedeflerini kelimelerle anlatmasıdır.Burada seçilen kelimeler,cümleler son derece önemlidir.

           Üslup;’’ifade tarzı,üsul,yol’’demektir.İnsanların duygu,düşünce ve amaçlarını ifade etme biçimidir.Bu kapsamda içinde yaşadığımız toplumda,insanlara ne söylediğimizden ziyade,nasıl ve hangi üslupla söylediğimiz önemlidir.İnsanlarla iletişim kurarken,konuşurken,kelimeler özenle seçilmeli,üslup incitici,kırıcı olmamalı,gönül alıcı olmalı.Ses tonu doğru ayarlanmalı,haklı bile olsa ,sert,kırıcı,kaba ve tahrik edici dil kullanarak ,haksız duruma düşmemeli.Bu konuda Konfüçyüs;’’Kelimelerin gücünü anlamadan,insanların gücünü anlayamazsınız.’’demektedir.

            Bizi gerçek anlamda insan yapan,bizleri güzelleştirip,değerli kılan ve diğer canlılardan farklılaştıran özelliklerin başında,söz söyleme yeteneğimiz,yani konuşmamız gelmektedir.Üslubunca söylenen güzel bir söz,kırılan kalpleri onarır,asılan yüzleri güldürür ve insanı mutlu eder.

             İnsan konuşma tarzına göre itibar kazanır veya yadırganır,kınanır…Dilden kalbe yol vardır;insan konuşmasıyla kendisini de başkalarını da   yüceltir.Güler yüzle birlikte, tatlı dil de olursa,insana bütün açılmaz  kapılar açılır.Güzel ve hoş bir konuşma tarzıyla ,gönüller kazanılır.Halbuki kin,öfke insanı aptallaştırır,sağlıklı düşünmesini,davranmasını engeller.Bizim gibi düşünmeyen,yaşamayan insanlara,gruplara karşı düşmanlığa,adaletsizliğe sevk eder.

             İnsanın konuşma tarzı;kimliğini,kişiliğini,ahlak anlayışını yansıtır.Konuşma üslubumuz bizim değerlerimizi,ilkelerimizi,yaşam biçimimizi gösterir.Bir kimsenin zihninde, kalbinde ne varsa,kısaca insan ne ise konuşmalarında o ortaya çıkar.

            Ziya Paşa bu durumu;’’Üslub-ı beyan,aynıyla insan’’diye şiirleştirirken,insanın ifade tarzının kendisini anlattığını belirtmektedir.

             İnsanları tehdit eder gibi,sert,kaba,nezaketsiz bir üslupla yapılan konuşma,muhatapları tarafından yanlış anlaşılmaya müsait,etkili ve güzel olmayan bir konuşmadır.Böyle bir konuşma dinleyenler tarafından asla hoş karşılanmaz.Çünkü yanlış üslup, söylenen doğru,haklı sözleri bile değersizleştirir anlamsızlaştırır.

           Sevgi,barış ve hoşgörünün evrensel temsilcisi Yunus Emre bu doğrultuda içinde yaşadığı topluma:

             ‘’Sözünü bilen kişinin,

               Yüzünü ağ ede bir söz.

               Sözünü pişirip diyenin,

                İşini sağ ede bir söz.

                                           Söz ola kese savaşı,

                                           Söz ola kestire başı.

                                           Söz ola ağulu aşı,

                                            Yağ ile bal ede bir söz.’’

diye seslenirken,insanlar arası iletişimin tatlı dille,güler yüzle,yumuşak dille,ölçüp tartarak olması gerektiğini öğütlüyordu.

            Dini kaynaklarımızda da,insanlarla konuşma ve iletişim metodunun,güzel öğütle,yumuşak dille,merhametle,hikmetle ve nezaketle olması gerekliliği ifade edilirken,kaba ve çirkin,başkalarına kötülük atfedici dil kullanmak ise hoş görülmemiştir.

            Bir mü’minin (insanın) toplumsal hayat içerisinde diğer insanlarla konuşurken,tartışırken dikkate alacağı ölçü:

            ‘’Mü’min ne ta’n edici (ona buna kötülük atfeden) ne lanet edici,ne kaba ve çirkin sözlü,ne de hayasızdır.’’(Tirmizi-Bir)

              ‘’Rabbinin yoluna hikmetle,güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et.’’(Nahl:125)           

               Çünkü din ile;kin,nefret,hakaret,ayrıştırma,ötekileştirme bir arada olmaz.’’Müslüman elinden ve dilinden diğer insanların zarar görmediği kimsedir.’’

                Güzel konuşma;neyi,nerede,nasıl,kime hangi üslupla söyleyeceğini bilerek,tatlı dille konuşmadır.Tatlı dil,yılanı deliğinden çıkarır,yüzleri güldürüp,insanı mutlu eder,huzurlu kılar.Kaba ve çirkin dil ise,insan gönlünde kapanmaz yaralar açar,insanı yılan gibi sokar,bireyleri mutsuz ederken,toplumları da felakete sürükler,kalıcı izler bırakır.’’Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez ‘’ifadesi böyle durumlar için söylenmiştir.

                   İçinde yaşadığımız toplumsal çevre;aile,okul,çalıştığımız iş yeri,arkadaş grubu,eğitim durumumuz bizim konuşma tarzımızı,yaşam biçimimizi,sosyal ilişkilerimizi etkiler.Bu nedenle,düşündüklerimizi,yapmak istediklerimizi ifade ederken nezaket ve saygı çerçevesinde özenli bir dil kullanmalıyız.İletişimde açık ve net olmalıyız ancak,böyle yapacağız derken kaba,çirkin,saygısız ve incitici konuşmadan kaçınmalıyız.

                  Çünkü insanın konuştuğu dil ve kullandığı üslup aklının dibini gösterir.Özellikle bazı sosyal medya paylaşımlarında bunu görmek mümkündür.Mevlana bu durumu ;

                  ‘’Testinin içinde ne varsa,dışarıya o sızar’’diye ifade etmiştir.

                   Sözlerimizi Türk-islam kültür ve tarihinde önemli yeri olan’’Kutadgu Bilig’’(Mutluluk Bilgisi)adlı eserin sahibi Yusuf Has Hacip’in dizeleriyle bitirelim;

                 ‘’Aklın güzelliği dil ile,

                   Dilin güzelliği söz ile,

                    Kişinin güzelliği yüz ile

                   Yüzün güzelliği göz iledir.’’