Krizin (krei) kök anlamı eleyerek ayrıştırmak manasındadır ve altını cürufundan ayırmak için ateşte kaynatmak anlamına gelen fitne kavramına benzer.

Krizler genelde nedenlerinden bağımsız gelişir. Bu sebeple kriz günlerinde ne olduğunu anlamak zordur. Zordur, çünkü kriz hali rutin döngülerin durduğu bir savrulma halidir. Hatta krizler bittikten sonra bile krizi analiz etmek nerdeyse mümkün olmaz: Nedenleri hakkında rivayetleri analiz edenler sonuçları, sonuçları analiz edenler nedenlerini anlamlandıramaz. 

Bazıları kriz dönemlerini bir ateşe benzetir. İnsanla (beşer değil) beslenen bir ateş. Ne kadar az insan bulaşırsa o kadar çabuk sönecek bir ateş. Kriz zamanlarında ortalıkta durmamak, mümkünse dengede kalabileceğiniz ve kendi döngülerinizi çevirebileceğiniz düzenler kurmak en makul yoldur. 

Peki krizi yönetmek ne demektir? 

Kriz yönetimi konusunda krizi fark etmekle başlayan yüzleşmekle devam eden ve neticede sonuçlarına yönelik strateji(!) öneren yüzlerce makale bulabilirsiniz biraz araştırarak. Fakat özünde insan öğüten bir kavramdan; efsaneleri daha yayılırken yazılan, neyin gerçek, neyin sanal olduğuna dair delillerin anlamını yitirdiği bir dönemden bahsediyoruz. 

Yaptığım iş gereği sayısını dahi hatırlayamayacağım krizle karşılaştım. Yaşadıklarımdan yola çıkarak rahatlıkla söyleyebilirim ki;

I.    Krizi, krizin bir parçasıyken yönetemezsiniz. Kriz yönetimi bir management (operasyonel yönetim) konusu değildir çünkü. 

II.    Krizi onu oluşturan sebeplerden yola çıkarak da yönetemezsiniz. Zira kriz zamanlarında tarih çok hızlı yazılır yani sebepler sonuçlara çoktan mahkûm edilmiştir. 

III.    Kriz yönetimi bir hukuk konusu da değildir. Haklı haksız ayrımı yapılabilecek bir süreç değildir.  

IV.    Kriz yönetimi, bazen sayısı düzineleri bulan asimetrik değişkeni aynı düzlemde bir denkleme sokabilme sanatıdır ki bu usulü olmayan bir esastır. Yani sonuçlara odaklanmadan süreçlerle uğraşanlar eninde sonunda krizin bir parçası olurlar. 

V.    Tam da bu sebepten kriz yönetimi bilimin değil siyasetin konusudur. Siyaset bütünün hukukunu korumak için bütünü oluşturan parçaların beklentilerini belirli bir tatmin aralığında tutabilme sanatıdır. Krizler bütünü parçalar. Bu nedenle kriz anlarında siyaset devre dışı kalsın ister, krizden bir muradı olanlar ve krizi besleyenler.  

VI.    Sağlık bir bilim konusudur ve sağlık konusunda bilim dışı faaliyetlere umut bağlamak anlamsızdır. İçinde bulunduğumuz bu krizde bilim çare üretir, diyorsanız yanılırsınız. Kriz sağlıkla başladı ama o boyutu çoktan aştı. Bilim insanları artık krizin bir parçası oldu. Konuşmalarında hata yapanlar hızla itibarsızlaştırıldı. Hata yapmamak için kimse risk almayacaktır. Risk almayan krizi zaten yönetemez. 

VII.    Siyaset tabiatı gereği kir tutmaz. İtibarsızlaştırılamaz. Çok yaşlı, çirkin, hatta her krizde kaptığı mikroplara karşı bağışıklık kazanarak gelişmiş bir sürüngen olarak görebilirsiniz siyaseti ama merhametsiz refleksleriyle krizleri sadece siyaset yönetebilir. Dikkat ediniz “siyasetçi” değil siyaset. 

İster küresel ister mahalli isterse aile içinde olsun siyaset kriz yönetiminin tek yoludur. Kriz zamanlarında izlenen siyasetin bir parçası olmayan her kişi ve kurum iyi niyetli bile olsa risk taşır. 

İstiklal Harbimiz bunun örnekleriyle doludur. 

- - - - -