İşin ehline verilmesi, yaptırılması anlamında bir sözdür. Ancak liyakatı "kadrolaşmak" anlamında anladık.. Genelde iktidarların en büyük, en başta gelen sorunlarındandır.

Şimdi okuyucularımız, yine hükümete laf edecek, diye düşünebilirler. Yakın tarih anlamında örnek verilebilecek bir durum pek de gözükmüyor. 2002’den beri iktidarı elinde tutan bir parti, kadrolaşmak anlamında artık doygunluğa ulaşmış ve sadece kendine yakın, kendi gibi düşünen bir zümreyi belirli makam ve mevkilere getirmekte ustalaşmış görünüyor. Ancak artık en büyük sıkıntısının yetişmiş, kalifiye bürokrat bulmakta olduğunu biraz geç de olsa anlamış olmalı ki, birkaç makama birden vekaleten atadıklarıyla durumu kurtarmaya çalışmaktadır.

Ancak bana göre, 1980’lerin sonundan itibaren aslında tüm siyasi partilerin ortak sıkıntısı olan yetişmiş bürokrat bulma telaşını belki de en iyi şekilde çözebilen tek parti Refah Partisi'dir. Tabii bunu söylerken halihazırda mensubu bulunduğum partiyi de eleştirmeden geçemeyeceğim.

Bu bir taktik miydi, yoksa okuma azmi miydi bilemiyorum, ancak az önce verdiğim tarihlerden itibaren Refah Partisi mensuplarından bir kısmını devletin imkanlarını kullanarak yurt dışına gönderdi, hem de öteki tabiriyle "Demirel bursu" ile...

Devlet o tarihlerde başarılı öğrencileri tüm masraflarını karşılayarak yüksek lisans ve doktora yapmak üzere dünyanın çeşitli ülkelerine (Amerika, İngiltere, Almanya) göndererek iyi birer akademisyen olarak tekrar yurda dönmelerini sağlıyor. Sonra bu gelenlerin kimisi  özel sektör kimi devletin bazı kademelerin de çalışmak , belki de mensup oldukları ya da sempati duydukları partilere bir bürokratik taban oluşturmuşlardı.

Bunların kim olduğunu yakın siyasi tarihte başbakan, dış işleri bakanı ve hatta cumhurbaşkanı olarak siyaset sahnesinde hepimiz gördük.

Oysa iktidar olan partilerin, DYP, ANAP gibilerinde, okumuş çocukları devlette bürokrat olmak yerine Belediye Başkanı, Milletvekili olmayı tercih ettiler. Bir kısmı başarılı oldu, bir kısmı siyaset sahnesinden silindi. Hatta bir kısmı ticaret yapmayı deneyip yok oldular. Elbette siyasi tecrübe sahibi olmak da büyük bir meziyettir ve de çok önemlidir. Aklı başında siyasetçilere memleketin her zaman ihtiyacı vardır.

Tespitim odur ki, artık mevcut iktidarın liyakat sahibi, başarılı, hem akademik kariyer sahibi, hem siyaseti bilen insanlara ihtiyacı vardır ve olacaktır.

Aksi takdirde belediye başkanı, milletvekili olmuş daha sonra kaybetmiş insanlar daha bir çok makama tekrar atanacak , vazife yapmaya devam edecek ve bazıları da tabiri caizse bıyıklarını yemeye ve saçlarını dökmeye ,onlardan başka kimse yok mu demeye devam edeceklerdir.