CNN TÜRK ekranlarından tanıdığımız, dediğim dedik, azimli ve başarılı gazeteci Nevşin Mengü medya sektörüne yönelik değerlendirmelerde bulundu. 2 Şubat 2019 günü Odunpazarı  gazeteci İsmail Saymaz ile birlikte “Türkiye’de Gazeteci Olmak’ başlıklı söyleşiye katıldı. Söyleşinin ardından Mengü’ye medya sektörüne yönelik sorularımızı yönelttik. Üzerinde durulan en önemli nokta ise kadınların medyada mobbinge karşı örgütlenerek, sendikalaşması. 

Gazetecilikte gerek yerel gerek ulusal basın olsun, kadınların çoğu mobbinge maruz kalıyor, dışlanıyor, objeleştiriliyor. Kadın olarak, hep birlikte el ele verip bununla nasıl mücadele ederiz?
Örgütlenmemiz lazım. Sendikalaşmak, sivil toplum örgütleri içinde yönetimde yer almalıyız. Ve tabii ki taviz vermemek lazım. 

Gazeteci ve sunucu olarak sektörde yaşadığınız mobbinge karşı nasıl ayakta kaldınız?
Kalamadım :) sisteme uyamadım malumunuz. Nasıl ayakta kalınır derseniz, şu sistemde AK Parti’li olmayan, saraya yakın olmayan kimse ayakta kalamaz. Bu tip rejimler böyledir. Ya onlardansınız ya da hadi eyvallah.

İran’da gazetecilik mesleğinin değeri nasıl görülüyor? 
Kitabımda uzun uzun yazdım. Buraya sığdırmak çok zor. Ama İran’da anladığımız anlamda gazetecilik yapmak tabi ki mümkün değil.

Sıcak haber takibini özlüyor musunuz?  Sektörde saha mı yoksa stüdyo mu gelişime daha açık?
Bence ikisi artık iç içe. Medya değişiyor, dönüşüyor. Her haberci başlı başına bir haber merkezi. Öyle düşünmek ve öyle çalışmak lazım. Sıcak haberden ziyade, beni takip eden kitle, gelişmelerin analizini istiyor, başka perspektif istiyor. Daha ziyade ona yönelik içerik üretmek zorundayım.

Ülkede maalesef beyin göçü çok fazla. Peki gazeteciliğin geleceği sizce nasıl görünüyor?
 Muhtemelen İran gibi, Türkiye için de bir diaspora medyası oluşacak. Türkiye içinden haber üretimi mümkün olmadığı zaman, Türkiyeli gazeteciler başka ülkelerden haberlerini aktaracak. Geleceğin böyle olacağını düşünüyorum.

Gazetecilikte yıpranma payı Türkiye şartlarında sizce yeterli mi?
Valla şu anda sigortam vb. olmadığı için bu sorular benim için çok havada

Anıt Sayaç; Şiddetten ölen kadınlar için dijital anıt. Son yılların verilerine baktığımız zaman kadına şiddette büyük bir artış var. Kadın haklarına siyasiler yeterince önem veriyor mu? Toplum olarak biz bu konuda yeterince duyarlı mıyız?
Toplumun bir kesimi duyarlı, bir kesimi ise değil. Toplumun bir kesimi bireysel özgürlükler üzerinden düşünüyor diğer kesimi ise komüniteryan. Erdoğanistler bireyden önce aile diyorlar. Bu paradigma ailenin varlığı için kadını feda etmeyi mübah görüyor.

CNN Türk’ten sonra Deutsche Welle’de çalışmanın size kattığı artılar nelerdir?
Uluslararası bir kuruluşta çalışmak çok keyifli. İnsana daha geniş bakmayı öğretiyor. Standartlarda daha yüksek. Ver gitsin, yayında toplar, mantısı değil de önceden çok hesap ederek ve titizlenerek iş yapmak gerekiyor.

Gazete ve televizyonlardan ziyade artık sosyal medya favori haline gelmiş durumda. Özellikle Z kuşağı haberleri artık dijital platformlardan takip ediyor diyebiliriz?
Daha bunu söylemek için erken. Türkiye’de insanlar hala haberleri en çok televizyondan izliyor. Ama bu mecraların zaten iç içe geçtiğini görüyoruz. Sosyal medya televizyonu da dönüştürüyor. 

İnsanın Düşünmekten Canı Yanar mı? ve Nevşin Mengü’nün Sözleriyle Alışkanlıklar Rehberi kitaplarınızla birlikte yeni bir yayın daha çıkarmayı düşünüyor musunuz?
Düşünüyorum. Aklımda çok şey var. Ama bakalım hayırlısı.