Galiba 2 yıl öncesiydi, bir dost meclisinde yaşı yetmişlere yaklaşan bir büyüğümüz, Amerikan emperyalizminden; dünyayı nasıl sömürdüğünden bahsederken, ABD devlet borçlarının, yıllık milli gelirlerini aştığına yönelik rakamları paylaştığımda, yüzüme hayretle bakıp “istediği kadar para basabilir” gibi bir ifade kullandı. Meşhur FED’in ABD devletinin olmadığını söylediğimde “bırakın artık bu Ortadoğu komplocu söylemlerini” diye ufaktan bir azarlama ile cevap verdi. CV’sinde “iyi derecede İngilizce bilir” yazan bu büyüğümüze FED’in resmi internet sitesine girip öyle mi değil mi görebileceğini söyleyince, “öyle internetten iki istatistiğe bakmakla anlayamazsınız, bu işler matematik işi değil, sosyal yapılarda 2 kere 2 dört etmez” mealinde öğütler verdikten sonra ABD emperyalizmini, kapitalizmi anlamak ve mücadele etmek için bir ömür harcamak gerektiren bir okuma listesini bizlere tavsiye edip, dünyanın aydınlanmasını sağlamak adına mücadele eden son iki yüz elli yılda yaşamış ne kadar düşünür ve fikir adamı varsa okumamızı salık verdi. Okuma tembeli olarak suçladığı bizleri kınayıp hâkî parkası ve beresiyle sohbetten ayrıldı.

‘İmsak vakti’ mevzu her Ramazan tartışma konusu olur. Bazıları, imsak vaktinin, ezan okunduktan yaklaşık bir saat sonra olduğunu Kur’an ayetlerine ve gözlemlere dayanarak iddia eder. Bu iddiaya cevaben konunun uzmanları; Kur’an’ın, uzman olmayanlarca doğru anlaşılamayacağını, astronomik olayların da ayrı bir uzmanlık gerektirdiğini vurgulayıp, bir sahabenin siyah ve beyaz ipliği yastığının altına koymasıyla başlayan bir vakayı da hatırlatarak, tatlı bir üslupla, sadece Kur’an’a ve ufka bakarak vakit tayin etmenin mümkün olmadığını anlatır.

Üstelik, bazı başka uzmanlar, soyutlama olmadan gerçeklere ulaşılamayacağını, boyutların yanıltıcı olabileceğini, manevi hakikatlerin, metafizik kavramların boyutsuz aleminde gizli olduğunu, öyle iki kitap okumakla (buna Kur’an da dahil) hakikate ulaşılamayacağını dillendiriyorlar.

Uzmanların çoğu, avamın (sıradan halkın) özellikle gençlerin bu tip işlerle iştigal etmesinden çok rahatsız: Meal okuyarak Kur’an’dan hüküm çıkarmanın radikalizme neden olduğunu, DAEŞ vb. radikallerin ayetleri yanlış yorumladığını, onların yaptıkları vahşetin “sadece Kur’an’ı esas almalarından” kaynaklandığını ima ediyorlar. Kur’an’dan sadece bir alanda bile hüküm çıkarmak için en az yirmi yıl çalışıp binlerce cilt kitap okumak gerektiğini söylüyorlar. Seher vakti doğuya bakmamak için onlarca sene sabahlara kadar okumak?...

Uzmanların uzmanlığını sorgulamak haddimiz değil. Ama ortada bir sorun yok mu? Kur’an, ayetleri açıkça anlaşılamayan bir kitapsa, neden tercümelerine herkesin ulaşmasına izin veriliyor ve Müslümanların arasına fitne sokulmasına göz yumuluyor? Sadece Kur’an değil, bugün Kitabı Mukaddesin (Tevrat, Zebur, İncil ve ilgili diğer metinler) tercümelerine de isteyen hızla ulaşabiliyor ve kıyaslayabiliyor: Taşlayarak öldürme cezası Kitabı Mukaddeste var, Kur’an’da yok; yakarak öldürme cezası Kitabı Mukaddeste var, Kur’an’da yok; erkeklerin ve kadınların alınıp satılması Kitabı Mukaddeste var, Kur’an’da yok; herhangi bir soyun/ırkın, buna Resullerin soyu da dahil, diğerlerine üstünlüğü ve ayrıcalığı Kitabı Mukaddeste var, Kur’an’da yok; Allah’ın altında ama insanların üstünde ara bir makam Kitabı Mukaddeste (Levililer)  var, Kur’an’da yok; deniz mahsullerinin, envaiçeşit hayvanların haramlığına dair bir dizi liste Kitabı Mukaddeste var, Kur’an’da yok… Bugün radikal olarak adlandırılan pek çok grubun şedit ve vahşice davranışlarına Kitabı Mukaddeste bir karşılık bulabilirsiniz ama Kur’an’da asla…

Ortada gerçekten bir gariplik var. Mesela bekar bir kıza tecavüz edenin, kızın babasına tazminat ödeyip, tecavüz ettiği kızla evlenmesi ve ömür boyu boşayamaması, Kitabı Mukaddesin bir hükmüdür. Ama bu dahi İslam’a mal edildi. Hani “cehaletin bu kadarı tahsil ile mümkündür” derler ya… O cinsten…Bir baro, Diyanet İşleri Başkanına sözüm ona çatarken aslında doğrudan İslam’a saldırıyor. Sahibinin sesi olan bu zihniyet, bundan 50 yıl öncesinde ekinleri bozan genetik çalışmaları da bilimsel ve çağdaş yaftalamasıyla sunup, karşı çıkanları adeta insanlık düşmanı ilan ediyordu; şimdi de aile kavramını yıkarak nesilleri bozma görevini üstlendiği çok açık. Bazı uzmanların İslam adına yazdığı metinlerde Kitabı Mukaddesten alınan pek çok cezalandırma yöntemine bakıp İslam’a saldıran bu tiplerin, bir gün olsun Kitabı Mukaddesi çağ dışılıkla suçladıklarına şahit olmadım.

Bu zihniyet, gençlerden istediği desteği eskisi gibi bulamıyor; gençlerin okumamasından onlar da şikayetçi. Marş söylemeden ölmek bize yakışmaz ezgisini konserlerde zevkle dinleyen gençlerin, marş söyleyerek ölmek ve öldürmek istemiyor olmalarını gerekli ideolojik yüklemeleri sağlayacak kitapları okumamalarına bağlıyorlar. Ama ne yapsın gençler, o kitapları okumak bir ömür alır…

Oysa hayatı anlatan olgular bütün boyutlarıyla ortada.

Yerler ve gökler de ayan beyan görünüyor… Her türlü metin birkaç dakikalık mesafede…Kur’an da Kitabı Mukaddes de…Çin anayasası da FED dedikleri “şey” de…

Üstelik kadim bilgi hayatın her alanına işlenmiş zaten.  Okumak için her şey hazır…

Okumamak için (okumaktan) okuyamaz hale gelmek lazım…

“Böyle saçmalayacaksan okuma!.. Uzmanlara itaat et!  Eski köye yeni adet arama” diyorsanız eğer, eskiler böyle yapmamış ki… Onlar kadim olana yaslandıkları için hakimiyet kurdukları coğrafyada yüzyıllarca selam, huzur iklimi oluşmuş.

Aileyi avam kabul edip, o ocaklarda nesilleri mayalayan “kadim bilgi örfü (töreyi)”; eskimiş, işlevsiz ama korunması gereken birer kütüphane veya müze değeri haline getiren, bunun yerine akredite uzmanlığın egemenliğine boyun eğen bir yaklaşım, mücerret bir hayal dünyasından (Ütopya) başka ne üretebilir?

Geçmişi en çok 250 yıl öncesine giden nevzuhur akımların ürettiği hibrit kavramları ve Kitabı Mukaddes gibi metinleri kadim saymak, ancak mücerret bir medeniyetin iddiası olabilir ki mücerretten nesne hasıl olmaz. Sadece vahşet ve kan…

Yeni nesillerin işi gerçekten çok zor. Görünürde birbiriyle çatışan ama aslında birbirini besleyen ideolojilerin, mücerret bir medeniyet (veya uygarlık) tasavvuru adına ürettikleri son 250 yıllık idea çöplüğünü temizlemeleri gerekiyor ki kadimden geleceğe bir köprü kurabilsinler.

Ama önce o çöplüğün kutsal(!) bekçilerini aşmaları gerekiyor.

Yani, tarih tekerrür edecek…