Kendini birisi seküler diye tanımlıyorsa siz onu dünyada “dinle filan işim olmaz” diye, ülkemizde “ben bir İslam karşıtıyım” diye algılayın...

Aslında Türkiye’de bu tavır kişilerin kendi tercihi değildir.

Çünkü yüzyıldır bu ülkenin tüm resmi eğitim kurumlarında ülkeyi geri bırakan sebebin İslam Dini olduğu mütemadiyen işlendi.

İslam ve bilim hep çelişiyormuş tezi işlendi...

Yobazlık, irtica ve gericilik kavramları sürekli İslam ile özdeşleştirilmeye çalışıldı.

İlkokuldan üniversiteye mütemadiyen binlerce kez tekrar tekrar bunları duyduk hep birlikte...

Sorgulanmayan, klişe bilgiler temel kabul ettirildi...

Ve insanımızın düşünce dünyası bunun üzerine inşa edildi...

Sadece eğitim kurumlarında değil, sosyal hayat, medya, kamu kurumları, sinema, televizyon, kitaplarda mütemadiyen bu tekrarlar yapıldı...

Kültürel kodlar ve aile yapısı bu konuda en büyük direnç kaynağı idi...

Bu direnci ise fetö gibi, Adnan Oktar gibi hoca ve müslüman görünümlü alçaklar üzerinden insanları dejenere ederek kırmayı denediler...

İnsanımızın bir kısmında maalesef ki başarılı oldular...

Bu bir tür mankurtlaştırma, zihnen köleleştirme çabası idi...

Bu tornadan çıkanların bir kısmı iradesi dahilinde seküler ya da laik değil İslam düşmanı olarak topluma çıktılar...

Toplum hayatında ise bu durumun pekiştirici uyaranları sürekli devam etti ve ediyor...

Son günlerde Twitter hükümeti destekleyen hesapları kapattı...

Bu tarif ettiğim guruptan zafer naraları yükseldi...

Tahammüllerinin, toleranslarının sıfır olduğu iyice ortaya çıktı...

Ellerinden gelse sadece sanalda değil gerçek hayatta da yaşam hakkı tanımayacakları açıkça belli oldu..

Ya da, iki bile değil ancak üçüncü sınıf insan olarak ve onların koydukları katı kurallar dahilinde lutfen müsaade edecekleri faşizan tutum net ortaya çıktı...

Ve kendi kurguladıkları sistemde tahsil arttıkça tahammül ve hoşgörü gitgide azalıyor ve cehaletleri gitgide yükseliyor...

Bilimi bile tapındıkları bir dogmaya dönüştürüyorlar...

Batının seküler bilim tanımının temeli olan şüphecilikten uzaklaşıp iman edilen dogmalar oluşturuyorlar...

Twitter için anlattığım tahammülsüz faşist sekülerciliğin bir örneğini geçen hafta bizzat yaşadım...

Tıp fakültesi öğrencilik yıllarından tanışan bir grup artık orta yaşın sonlarına gelmiş otuz doktorun var olduğu bir Whatsap grubuna bir davet aldım...

Grup epey eski bir zamandan beri varolan, yani yeni oluşturulmamış bir whatsap grubu idi...

Benim davet edilme gerekçem ise grupta “siyasi” tartışmaların da olduğu ve Ak Parti tercihi olan arkadaşların zayıf kaldığı idi...

Otuz üyenin olduğu grupta Ak Parti ve MHP tercihi olan üye sayısı zaten beş, bilemedin altı idi...

Ancak aktif yazışmalara katılan sadece bir idi...

Ve diğer gruptan aktif olan dört beş üye mütemadiyen onun üzerinden bir linç çabası içinde idi...

Geçmiş yılların ve yaşanmışlıkların hatırına o bir kişi müthiş bir tolerans ve hoşgörüye sahipti...

Diğerleri ise müthiş bir acımasızlık ve merhametsizlik ile nobranca yazıyorlardı...

Bir müddet izledikten sonra onbeş kadar mesaj attım. Tamamı onların linç mesajlarını destekleyen ironik mesajlardı...

Öyle olduğu için zaten hiç küfürümsü, hakaretimsi bir ifade yoktu...

Yirmidört saat dolmadan gruba beni - biraz!- denge olsun diye çağıran ve alan arkadaş “ kusura bakma, grup kararı” diye özelden mesaj atarak gruptan attı...

Tamamı tıp fakültesi yani en uzun formel eğitimi alan doktorlardan oluşan bu grubun tahammülsüz faşizminin net  örneği oldu bu bir günden az zaman...

Ve hatta grupta böyle bir yazışma geçmediğine göre azılı sekülerci faşist dört beş üye muhtemelen bu kini özelden birbirlerine kusarak aslında çirkef azınlığın genele bir yaptırımı olarak ortaya koydular...

Tüm mesajlar ironik olduğu için aslında ben çok eğlendim...

İşte bu küçük örneklem bu sekülerci grubun tamamı için geçerli...

Yaşamlarında da hep tahammülsüzler ve acımasızlar...

Bunu ise Erdoğan karşıtlığı kamuflajında tutmaya çalışıyorlar...

İşin aslı asla böyle değil...

Erdoğan dini hassasiyetleri ile bütün hoşgörülü ve toleranslı tavırlarına rağmen onların gözünde İslamı temsil ediyor...

Erdoğan ile başlamadı ki onların bu kin ve nefret süreci, Erdoğan giderse sona ersin...

Bunlara şaşırmıyor ve kızmıyorum... Tahammül ediyor ve olabildiğince hoşgörülü olmaya çalışıyorum...

Ama bu sekülerci faşistler değil ama onların Erdoğan karşıtlığı kamuflajına kanıp onlar ile hareket eden müslümanlar beni çok şaşırtıyor...

Neden mi?...

Erdoğan ya da hiçbir insan üzerinden İslam müşahhaslaştırılamaz...

Bunu başta Erdoğan ama tüm müslümanlar bilir ya da bilmesi gerekir.

Bir siyasetçi devlet adamı olarak Erdoğan ‘a elbette, hem de çok keskin muhalif olunabilir.

Daha iyi siyasetçilerin olduğu, olabileceği düşünülebilir.

Ülkemizi başka birinin daha iyi yöneteceği düşünülebilir...

Ama Erdoğan’a değil de İslam’a düşman olanlar ile birlikte hareket etmek bir türlü içime sinmiyor...

Akılcı bir bakış açısıyla bizim gibi, bizden biri olan Erdoğan’ın da çokça eleştirilebilir tarafı var...

Ama İslam hassasiyetlerine sahip çıkıp, Erdoğan muhalifliği yapmak yerine, Erdoğan muhalifliği kamuflajı ile İslam düşmanlığı yapan faşistlerle birlikte olmak benim çok şaşırtıcı ve kabul edilebilir değil...