Son günlerde Eskişehir Basını'nın bazı köşelerinde Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'a övgüler bir türlü bitmiyor!
Ne yapmış peki?
Gerçekten çok faydalı, duyarlı, güzel bir iş yapmış: Bundan böyle Odunpazarı Belediyesi'nde çalışanlar, eşlerine şiddet uygularsa sadece hukuki ceza almakla kalmayacak, işlerinden de olacak...
Dedim ya, güzel hareket...
Kazım Kurt solcu olmasıyla bilinir, sosyalistliğiyle övünür durur sürekli...
Zaten basında da bu alınan karar övülürken sürekli "solculuğuna" vurgu yapıldı...
Aldığı bu karar da sosyal içeriği güçlü, toplumsal karşılığı olan ve bence büyük bir hareket...
Buraya kadar tamam!
Bu kararı alan Kazım Kurt'a, Odunpazarı Belediyesi'nin son meclis toplantısında, Meclis üyesi Murat Özcan, "Çalışanlarınız sadece karısını dövdüğünde mi işten uzaklaştırılacak, örneğin bir çalışanınız sokak ortasında bir kadını döverse aynı yaptırım ona da uygulanacak mı?" diye sordu...
Ne yanıt verdi: "O kişiler zaten hukuken cezalarını alır..."
Çok güzel...
Demek ki neymiş, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, sadece karısını döven çalışanlarına kızıyor ve bu yanlışı yaparlarsa onları işten atıyormuş. Ancak çalışanlar, sokak ortasında bir kadını, kadın muhtarı dövüyorsa hiçbir sorun yokmuş!
Herhangi bir kadını dövebilirsin, ama karını sakın ha...
Karısını döven de hukuken ceza alır ve tabii ki kimse eşini, karısını dövmesin, şiddet uygulamasın. Ve fakat bu konuda duyarlı olan, bu duyarlılığı aldığı kararla cümle aleme gösteren bir belediye başkanının hem de 'solcu' bir belediye başkanından ne beklenir?
Her gün saatlerce mesai harcadığı, yanı başındaki Özel Kalem Müdürü Şenol Durur'a da 'kadına şiddet' konusunda, en azından, bir iki çift laf etmesi beklenir, öyle değil mi?
Çünkü herkesin bildiği gibi Şenol Durur, Kırmızıtoprak Mahallesi muhtarını darp etmekten hüküm giydi ve cezası paraya çevrildi...
Solcu Kazım Kurt için bu durumda rahatsız edici hiçbir şey yok demek ki!
Ne âlâ!..

***

Yine 'solcu' Kazım Kurt'un bir icraatını konuşalım...
Solculuğuyla övünen Kazım Kurt, belediye başkanlarının kurduğu, bir nevi 'işveren' sendikasına yönetici seçildi ya...
Sendika deyince bazı meslektaşlarım işi hemen 'solculukla' ilişkilendirdi ya...
Yönetici olduğu yer, işveren sendikası...
Ama olsun, adı sendika ya, solculuktur nasıl olsa!
Tamam, kabul, kendisi sendikacı ve solcu! Peki, işçi sendikaları konusunda ne yapıyor Kazım Kurt?
Bakın belediye işçileri, şantiyelerde zor şartlar altında çalışıyor. Aldıkları ücret sıkıntılı, ama belediyelerin bu konuda yapabileceği fazla bir şey yok. Ülke şartları, belediyelerin payı ortada...
Evet, solcu bir belediye başkanı çalışanların, emeklerinin karşılığını almak ister, ama yapabileceklerinin de bir sınırı var...
Maaş konusunda yapabilecekler sınırlı, ama peki yemek konusunda bir şey yapamaz mı?
Odunpazarı Belediyesi'nin başkanı solcuysa, işçilere, en azından yedikleri yemek konusunda bir şeyler yapabilmesi beklenir, öyle değil mi?
Sendika ile yapılan anlaşma gereği işçilere günlük 5 lira yemek yardımı yapılıyor...
Peki, belediye, işçisine öğle yemeğini kaça satıyor: 10 lira...
Efendim, yasalar belediyelerin yemeği ücretsiz vermesinin önünde engel...
Tamam, ücretsiz vermesinler...
Ancak, 'solcu' bir belediye başkanı isterse bu yemek ücretini 1 liraya düşürebilir. Anımsayın, Anadolu Üniversitesi bunu öğrencileri için yapmıştı...
"Anadolu Üniversitesi zengin, belediyenin o kadar parası var mı?" diyecek olanlara yanıtım nettir: Eğer solcu olduğunu, emekten yana olduğunu söylüyorsan zarar etmeyi göze alıp bu kararı almalısın. 1 lira yapamıyorsan en azından işçilerin sendikal haklarından kazandığı para kadar, yani 5 lira yaparsın. Böylece işçiler, işe gelirken ekmek arasına koydukları şeyleri yemek zorunda kalmaz...
Ama yok...
Biz solculuğu slogansa severiz...

***

Konuyu uzatmamak için son bir örnek vereceğim...
Ancak istenirse madde madde anlatacağım, çok daha fazla örnekler olduğunu da belirtmeliyim...
'Solcu' Kazım Kurt yine son meclis toplantısında, Murat Özcan'ın kendisine 'basında yayımlanan haberlerle' ilgili sorduğu bir soru üzerine aşağı yukarı şunları söylüyor: "Türkiye'de gazeteciler sıkıntılı, gazeteciler, meslekleri yüzünden hapse atılıyor, özgürlükleri üzerinden sınanıyor ve eziyet ediliyor..."
Ne kadar 'solcu' bir söylem, öyle değil mi?
Sonra da demeye getiriyor ki: "Biz seçimden önce Eskişehir'deki gazete ve internet sitelerine reklam veriyorduk. Seçimden sonra bunları kesince başladılar hakkımızda olumsuz haber yapmaya. Aslında bizim eleştirilecek hiçbir icraatımız, hiçbir yanımız yok, ancak bunlara para vermediğimiz için yazılıyor bu yazı ve haberler. Bazı siyasi düşmanlarımız tarafından internet siteleri kurduruldu, ben bazı sitelerin elektrik ve su faturalarının kimler tarafından ödendiğini biliyorum. Bunları açıklarım. Gerekirse heybemdekileri dökerim..."
Solcu bir başkan, göz dağı verir gibi konuşur mu?
Ne varsa heybesinde açık açık konuşmaz mı?
O konuşunca, kendi heybesinde olanlar da heybelerindekini dökmez mi?
Böylece halkımız, Kazım Kurt başkan olduktan sonra Eskişehir Basını'nda neler yaşandığını tek tek öğrenmez mi?
Kazım Kurt'un seçimden önce bir medya kuruluşuna verdiği 20 milyon liraya yakın 'iş' dikkat çekmez mi?
Halkımız, bir internet sitesine kesilen 880 bin liralık faturanın karşılığında ne iş yapıldığını kendisinin bile merak ettiğini öğrenmek istemez mi?
Daha ortada olup olmadığı bile bilinmeyen bir başka siteye, 400 bin liralık fatura kesildiği, Başkan Kazım Kurt'un heybesinde, bunu bizler de öğrenmeyelim mi?
Bir insan 'solcuyum' diyorsa şeffaf olması gerektiğinin de farkındadır, iddia ettiği her şeyi 'halkımızla' paylaşması gerektiğini de bilir, öyle değil mi?
Neden heybesindekileri dökmez?
Mesela, Murat Özcan'a cevaben, "O bahsettiğiniz haberleri yapan sitedeki gazeteciler hakkında suç duyurusunda bulunacağız" demiş, bizim sitemizde yayımlanan iki haberle ilgili...
Murat Özcan da kendisine, "Daha 10 dakika önce gazetecilerin düşünceleri yüzünden hapiste olmaması gerektiğini söylemiştiniz, ben 'Türkiye'de düşüncesi yüzünden hapiste olan gazeteci yok' diyorum, ama sizin yaptığınız tamamen gazetecilerin düşünceleri yüzünden hapse girmesini istemek değil mi?" diye sorunca, solcu olduğunu söyleyen Kazım Kurt neden, "Onlar başka, onlar başka" diyor?
İfade özgürlüğünden, basının hürlüğünden ve bağımsızlığından bahseden Kazım Kurt, demek ki sadece Türkiye Cumhuriyet Devleti ve onun yöneticilerinin hakkında eleştiri getirilebileceğini düşünüyor. Kendisi hakkında eleştiride bulunanlar hapis yatsın, kendisi gibi düşünen gazeteciler ne yaparsa yapsın, başlarına bir şey gelmesin...
Solculuğa bak!
Sevilesi değil mi!
Dedim ya...
Örnekleri çoğaltabilirim...
Ama daha fazla vaktinizi almayayım...
Solculuk iyi bir şeydir...
Halkın yararınadır...
Sloganda kalan solculuk, içselleştirilmemiş solculuk ise çok da hoş değil, hatta nahoş bir şeydir...
Nasıl insanların manevi değerlerini sömürmemek gerekiyorsa insanların duygularını da sömürmemeliyiz...
Solcu değilsek iki de bir 'solcu' olduğumuzu söylememeliyiz...
Solcu olduğumuzu zannediyorsa da hiç olmazsa arada sırada 'solcu' gibi davranmalıyız...