Afyon Kalesi kadar sorumluluğun üzerime yüklendiği şiiri yazmak için Kurtuluş Savaşı’nı derinlemesine araştırarak yazdığım “Başkadır Afyon” isimli şiirim birinci oldu, 27 Ağustos 1985 Zafer Haftası’nda, protokol ve halka sundum. 

              BAŞKADIR AFYON

Tepesinde duman, uykuya dalmaz
Düşmana gözü, başkadır Afyon’un
Sırrını kolayca, kimseye açmaz,
Dostuna sözü, başkadır Afyon’un.

         Eğer, Köroğlu Beli’nden aşarsan,
        Suyun içip, kaymağını tadarsan.
        Doğrulup da kalesine bakarsan,
       Gerçekte özü, başkadır Afyon’un.

Bir sofrada gör, Kars ile İzmir’i,
Yollar, uğramadan edemez sanki,
Hasretleri yurda, dağıtır gibi,
Sevende aşkı, başkadır Afyon’un.

Kocatepe, Tınaz, Çiğiltepeler!
Mehmetçiğe vız gelir, çelik teller,
“İleri” emrini, Akdeniz dinler!
Coşunca hızı, başkadır Afyon’un.

Öksüz bırakamazsın, Bu milleti,
Ayağa kaldırdın tüm şehitleri.
Dur Albay Reşat’ım çekme tetiği!
"Bizarda, ‘Ar’ı başkadır Afyon’un.

Yıldırım Kemal, Yüce kahramandır!
Fahrettin paşalar, çelik kalkandır,
Dumlupınar, zalimliğe mezardır!
Bilsen de adı, başkadır Afyon’un.

Kara günde mesken oldun Atam’ a,
Alkanlar karıştı kaynaklarına,
Nurla yazıldın, Zafer Destanı’na,
Tarihte sanı, başkadır Afyon’un.


Binler olsa anıt, az gelir düne,
Mezar taşı değil, hepsi abide.
Mevlana rüzgârı esiyor sende,
Toprakta canı, başkadır Afyon’ un.

Ben Ozan’ım duyacaksın sesimi!
Aç gözünü, sen de gör gerçeği!
Bastığım yerler, öyle mübarek ki,
Aksa da kanı, başkadır Afyon’un!  
                                    (1985)     
                      
      Gençliğimize ulusal bilinci anlatmada öyle yetersiz kalmışız ki; bunu Belçika’ya gittiğimde gördüm ve anladım. Bizim Kurtuluş Savaşı’mızın binde biri kadar bir ederi olmayan Vaterlo Savaşı’nı o kadar büyütmüşler ki, yığma tepe yapıp gezi alanı haline getirmişler, parmak kadar Napolyon’u pazarlamışlar…
           Bir diğeri Çanakkale Savaşı’nda Anzakların askerleri için memleketlerinde yaptığı anıtlar ve ulusal bilinçlenme okulları- her ölen asker anısına diktikleri 250.000 ağaç.
        Peki biz ne yapıyoruz?  Dünyanın en büyük savaşının güzergahlarını bile tam gezilir hale getiremedik. Çanakkale tanıtımını halinde ulusallaştıramadık. Bunu Afyonkarahisar’ın  ve  ülkemizin önemli bir kaybı  olarak görüyorum.
     Şuhut ilçesi Çakırözü köyünden Kocatepe’ye çıkarken" Ardıçlı çeşmesinin suyunu kimlerin içtiğini…
     Çiğiltepe ‘de 57. Tümen Komutanı Miralay Reşat Bey’in "Verdiğim sözü yerine getiremediğim için yaşayamam!" Diyerek beylik tabancasıyla intihar ettiğini.
         Afyonkarahisar’ın İscehisar-Bolvadin ilçeleri arasında  köyleri yakıp yıkarak giden düşman askerlerinin yanında götürdüğü Türk kızı, Gül Nazik’in hikâyesini…
        Kalecik’te Anıtı bulunan Yüzbaşı Agâh’ı…
         Bozguna uğrayan ve can havliyle kaçan düşman askerlerinin, İscehisar’ın Doğanlar köyü sırtlarında Türk askerleriyle karşılaşması sonucu Giresun’dan vatan savunmasına katılan on dört gencin şehit olduğunu…
          Kurtuluş Savaşı’nı sona erdiren Büyük Taarruz emrinin verildiği Afyonkarahisar’daki Türk İstihbarat Timleri limon suyuyla yazılmış mektuplarla haberleşirlerdi, Sinanpaşa ilçesi ve çevre köylerindeki düşman askerlerinin edindiği bilgileri, Sandıklı’daki Fahrettin Altay Paşa’ya ulaştıran Tokuşlarlı Ali Haydar’ı, yaralı halde hastaneden çıkarak   trenle  İzmir’den Afyon’a gelerek Büyük Taarruza katılan Teğmen Yıldırım Kemal’i (Adı bir yerleşkede yaşamaktadır),Kağnıların İnebolu, Küre, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Ankara, Polatlı üzerinden Afyon’a doğru nasıl geldiğini ne kadar anlatabildik? İzmir’de sonlanan “İSTİKLAL YOLU’nun 922 km olduğunu!.” Daha nice adsız kahramanlarımızı, çocuklarımıza, gençlerimize hatta  tüm insanımıza özgürlük bilinci  vatanın ve  bağımsızlığın önemini  kavratabildik mi?
          
      SİNCANLI OVASI
Tarihin  içinde  bir “giz” sanki
Akar  ovasında  Sincanlı’nın!
Gelin  olmuş  gibi çiçekleri
Açar  ovasında  Sincanlı’nın!

Kadife don, allı kazak renk renk
Toprağıyla, insanı kurmuş ahenk
On  beşinde  gonca, yirmi de  melek
Yakar  Ovası’nda  Sincanlı’nın!

Şehit  kanıyla  yoğrulu  bu toprak,
Kana  kana  içtiğin şu kaynak,
Özgürlük naraları  her şafak!
Çınlar ovasında  Sincanlı’nın!

Aslandı  “O gün”  Balmahmut’lular!
Paşaköy,  Kılıçarlan, Tokuşlar!
İsimsiz, kefensiz  kahramanlar!
Yatar  ovasında  Sincanlı’nın!

Tınaztepe, Kocatepe  dimdik!
Çiğiltepe, Belen’i de  geçtik!
Dünkü  ölümden, bugünkü  gençlik!
Koşar ovasında  Sincanlı’nın!

Geçmişini  bil, oku tarihi.
Bu  meydanlardı  vatanın  kalbi!
Atatürk’ün  ordulara  emri
Coşar  ovasında  Sincanlı’nın!

“Ya istiklal  ya  ölüm!” ünledi
Dize  getirdi  yedi  düveli!
Hepsi  bir  Mustafa  Kemal  gibi!
Yaşar  ovasında  Sincanlı’nın!
(Sinanpaşa yerel gazetesi 21 /03 /1986 yıl 1 sayı 3’te yayımlanmıştır.)

Yok oluşumuzun yok edildiği, kalkışımızın kutsalı olan Kocatepe ve Cumhuriyetimizi kurucusu dünya  lideri  Mustafa  Kemal  Atatürk’ü  anmadan  köşe yazımın eksik  olacağını  düşündüm…

 KOCATEPE RÜZGÂRI
Kocatepe’ye uğradım dün
Yolum geçtiği içindi,
Yine de bir eziklik oluştu içimde
1922 Ağustos’un bir günü,

Yanık bayırları, yıldızlı yalnız geceleri
Akşehir üstünden gelen kağnıları
Türk halkının onurlu direnişini,
Yedi düveli dize getirişini düşündüm.


Cehennem, Afyon Ovası’na inmişti
Atlılar, toplar, ölüm, kan
Toz-duman içinde
Akdeniz’i görmeye çalıştım
O kadar yakın 
 O kadar da uzaktı!
Kocatepe, Tınaztepe, Çiğiltepe, Dumlupınar
Yok oluşun
Yok edilişine tanık oldular
Mağrur ve sessizce!
Akdeniz alev!
                       Akdeniz kan!                                                                                                                                                    Tarihi içiyorum Mustafa Kemal’le
Kocatepe’de…
Kocatepe’ye uğradım dün,
Yine de bir eziklik oluştu içimde,
Rüzgârı durmuyordu
Yumruk yumruk vuruyordu göğsüme!
Uğultusu yine farklıydı
Kocatepe Rüzgârının!
Afyon Ovası’ndan yankılanarak
Diyordu ki;
Yanık bir türküdür sesin!
Yemen’den mi geliyorsun!
Can yoldaşı Şahin Bey’in!
Antep ’ten mi geliyorsun!

Dumlupınar ne kalkıştı!
İzmir canla kucaklaştı
Vatan, senle bayraklaştı!
Sivas’tan mı, Ankara’dan mı 
Afyon’dan mı, Uşak’tan mı 
Geliyorsun?
Atatürk’e benziyorsun!
Ses kesildi, rüzgâr durdu birden,
Bir el dokundu omzuma
İrkildim!

“Düşündüğün yeter, şairce söyle artık!
Cumhuriyet ve Türkiye
Kocatepe ve Afyon demektir!
Bu böyle bilinmelidir!”
Kocatepe rüzgârına
Mustafa Kemal böyle söyledi.
Arz ederim.
         Cumhuriyetimizin kurulduğu AFYON, UŞAK illerimizde bir eğitimci olarak çalışma ve ulusuma hizmet etme şansını yakaladım. ESKİŞEHİR İlimizde Yunus Emre ile buluşmam, İnsani değerleri yüceltme, kültürel aktivitelerimin gelişmesini sağlamıştır.             
                    

  KİŞİ
                 Sevgisi kadar MUTLU
                    Bilgisi kadar KARARLI
                      Ürettiği kadar ONURLU
                        Paylaştığı kadar BÜYÜK
                           Merhameti kadar SAYGIN
                               Dürüstlüğü kadar İNSANDIR!
                                                    Ali KÜÇÜK
                                               Eğitimci /Şair/ Yazar