Güzel evladım sınavdan korkulur mu hiç? Korktuğun şeye bak. Koskoca çocuk oldun, utanmadan sınavdan korktuğunu mu söylüyorsun. ‘’Aman ne ayıp’’demeyeceğim sana.

Şaşıracaksın belki; ama ben senin sınavlardan korkmanı önereceğim. İnsan korktuğu şeyleri önemser, önemsediği için de üstesinden gelir.

Evet, yavrum sınavlardan korkmalısın. Dedim ama sen de bunu şöyle anlama. Kork ve vazgeç… Asla söylemek istediğim bu değil.

Korkmadığın şey aynı zamanda umursamadığındır. Sınavı umursamak zorundasın. Senin hayatında önemli yeri var sınavların. Daha önünde nice çetin sınavlar var. Kısaca hayatın kendisi bir sınav zaten… Birileri nasıl ki bu sınavlarda başarılı olmuş ve istediği yere gelmişse, sen de başaracaksın merak etme. Acele de etme.

 Korku, derslerini önemsemeni sağlar. Korkan kişi daha dikkatli olur. Tabii benim bahsettiğim normal bir korku… Bir de işi abartanlar var. Sınavlara hazırlanırken evdekileri kasıp kavuranlar mesela…

 Sana sesleniyorum, Ayşe, Gizem, Leyla,

Sana sesleniyorum Ahmet, Arda, Zeki…

 Sabahtan beri annenizin iliklerini kuruttunuz. Ne bu yahu sen sınava gireceksin diye etrafındakiler sana el pençe divan mı duracaklar. Bu seninki resmen terbiyesizlik…

Hele küçük kardeşlerine dünyayı zindan edenlere ne demeli… Nazi subayları senin yanında masum kalır. Bir de dediğini yaptıramadın diye kapı pencereyi çarpmalar… A, benim güzel evladım kapı pencerenin günahı ne…

 Ben, böyle davranışları asla size yakıştıramıyorum. Annen, baban, sen onların dediğini yapmadığında sana dünyayı zindan ediyorlar mı? Sen niçin böyle davranıyorsun benim güzel çocuğum. Hatta işi abartıp ders çalışmak istemediğinde, ya da başarısız olduğunda kendini haklı çıkarmak için kendini yerlere atıp tepinenlere ne demeli. Yok, hocam bu kadarı da abartı demeyin sakın, söylediklerimi yapanlarınız var aranızda. Bana kuşlar haber veriyor, sizin yaptıklarınızı ve yapmadıklarınızı hem de bütün kuşlar…