CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kaçaklar ve sığınmacılar konusunda netim. Gidecekler. Bu konunun suçluları Recep Tayyip Erdoğan ve Avrupa ülkeleridir. Onların alavere dalavereleridir. Biz, muhalefete muhalefet olmayız. Bizim mücadelemizin muhatapları çok nettir” dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’deki sığınmacı tartışmalarına ilişkin açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu sosyal medya hesabında, “Kaçaklar ve sığınmacılar konusunda netim. Gidecekler. Bu konunun suçluları Recep Tayyip Erdoğan ve Avrupa ülkeleridir. Onların alavere dalavereleridir. Biz, muhalefete muhalefet olmayız. Bizim mücadelemizin muhatapları çok nettir” notuyla bir video yayınladı.

Kılıçdaroğlu’nun “Sözümüz söz; gücümüz millet” başlığıyla yayınladığı videoda, geçmişte yaptığı Suriyeliler ile ilgili açıklamalarına yer verildi. Kılıçdaroğlu’nun videodaki açıklamaları, tarih sırası ile şöyle:

“BİR AY ÖNCE KANKAYDIN, BİR AY SONRA NASIL SAVAŞ HALİNE GELDİN?”

18 Eylül 2011: “Biz Sadece Suriye’de değil, Suudi Arabistan’da da Libya’da da demokrasinin olmasını, çoğulculuğunun olmasını savunan bir partiyiz. Kendilerine şu soruyu sordum: Arkadaş parti aynı parti, yönetim aynı yönetim… Bir ay önce kankaydın, bir ay sonra nasıl savaş haline geldin? Kim istedi bunu senden? Hangi egemen güçler düğmeye bastı da sen onların taşeronluğunu Türkiye’de yapıyorsun? Bunu anlatıyordum. Ben senin maskeni indirmek zorundayım. İndireceğim ve o maskeyi bütün millet görecek.”

22 Eylül 2012: “E Suriyeli geliyorsa, burada da geçimini sağlıyorsa, çalışacaktır tabii. Kabahat çalışan Suriyelide değil; kabahat, sınırı kontrol edemeyen devlettedir, hükümettedir. O nedenle eğer siz bütün sınırları yol geçen hanına döndürmüşseniz kimin ne zaman geldiği, Gaziantep’te hangi evi tuttuğu, kaç kişi olduğunu bilmezse bir hükümet, orada çok soru işareti vardır.”

O KAMPLARDA YAŞAYANLARA NE OLACAK?

23 Eylül 2012: “Vatandaş huzursuz. Şimdi cicim aylarını yaşıyorlar, yarın kış gelecek. O kamplarda yaşayanlara ne olacak?”

14 Mayıs 2013: “Mülteci kampının dışında ne olduğu belirsiz insanların elini, kolunu sallayarak kente gelmeleri, ev tutmaları, iş yeri açmaları, dışarıya gitmeleri, bizim kabul edeceğimiz bir şey değildir. Almışsınız insanları, getiriyorsunuz iş yeri açıyor. Neye göre iş yeri açıyor? Bizim insanlarımızla kavga ediyor.

SINIR NAMUSSA O SINIRI KİM KALDIRDI?

Bizim sınır diye bir şeyimiz kalmamış. Suriye ile sınırımız yok arkada, tam yol geçen hanı. İsteyen gider, isteyen gelir. İsteyen bomba götürür, isteyen silah ile gelir. Kapıda şu yazar: ‘Hudut namustur’ diye yazar. Sınır namussa o sınırı kim kaldırdı? Recep Bey. Kim size ‘sınırı yol geçen hanına döndürün’ diye talimat verdi? Ben söyleyeyim, Recep Tayyip Erdoğan.”

20 Eylül 2013: Bir devletin sınırları o devletin namusudur, korur o sınırları. Suriye’de sınır var mı? 900 kilometre, yolgeçen hanı. Kimin girip, kimin çıktığı belli değil.

16 Ekim 2014: Vatana ihanet etmek 1,5 milyon Suriyeliyi Türkiye’ye sokmak demektir.

22 Nisan 2015: “Ortadoğu’ya barışı getireceğiz. Suriyeli kardeşlerimizi de geri göndereceğiz. ‘Kusura bakma’ diyeceğiz, git kardeşim!”

11 Mart 2016: “Vay efendim işte sen bunu nasıl söylersin? Suriyelileri nasıl geri gönderirsin’ diye, daha Suriyelilerin bize maliyetinin farkında değiliz arkadaşlar. Şu anda farkında olduğumuz sadece mali yükleri. Yarın bu insanları göreceksiniz, yeraltı dünyasını önemli aktörleri çıkacak bunların içinden. Nasıl geçinecekler bunlar? Bütün düzenimiz bozulacak.”

12 Mart 2016: “Efendim diyorlar; ‘size 3 milyar avro verelim, Suriyelileri siz burada tutu, Afganları burada tutun, Pakistanlıları burada tutun. Sonra isterseniz size 3 milyar avro daha göndeririz.’ Bizde diyoruz ki, gerekirse 6 milyar avroyu biz size ödeyelim, onların tamamı sizde kalsın.”

8 Nisan 2017: “Suriyeliler var, 4 milyon Suriyeli. ‘Vatandaşlık vereceğiz’ diyorlar, razı mısınız?  Ben de razı değilim. Suriyeli bizim ülkemizde birinci sınıf vatandaş, bizim vatandaşımız ikinci sınıf vatandaş. Suriyeli gider hastaneye para vermez, benim vatandaşım para öder. Suriyeli esnaf vergi vermez, benim esnafım vergi verir. Ya bunun neresi adalet? ‘Evet oyu verin, onlara vatandaşlık vereceğiz’ diyorlar. Bizim gencecik pırlanta gibi çocuklarımızı El-Bab’a göndereceğiz, Suriye’nin gençleri Türkiye’de volta atacaklar. Ya vicdan var mı? Vicdan var mı Allah aşkına, vicdan var mı burada?”

“BU ÜLKENİN İNSANI ÜÇÜNCÜ SINIF VATANDAŞ, SURİYELİ BİRİNCİ SINIF VATANDAŞ”

23 Ağustos 2017: “Ben Suriye’ye barış getireceğim ve bütün Suriyelileri kendi ülkelerine göndereceğim. Bu ülkenin insanı üçüncü sınıf vatandaş, Suriyeli birinci sınıf vatandaş. Örnek mi? Hastalandınız, hastaneye gittiniz. Para ödersiniz, Suriyeli gidince para ödemez.”  

30 Mayıs 2018: “Ben bunu söylediğim zaman kızıyorlar. ‘Vay efendim Suriyelileri nasıl gönderirsiniz?’ Bal gibi göndeririz arkadaş.

Suriye’de çatışma dönemi uzun süredir neredeyse bitti. Artık bu kardeşlerimizin kendi ülkelerine dönmeleri lazım.”

19 Kasım 2019: “Evet Suriyelileri göndereceğiz. Ama Suriye’yi onaracağız. Suriye’de yolu, köprüyü, hastaneyi, parkı, her şeyi yapacağız. Parayı? Beşar Esad’dan ve Avrupa Birliği’nden alacağız. Malzemeler Türkiye’den gidecek.

4 Şubat 2020: “Söyledim, defalarca söyledim… Ya bu Suriyeliler emin olun, vallahi de billahi de milletin başına bela olacaklar kardeşim. Söyledim, elli sefer söyledim.”

22 Haziran 2021: “Buradan bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Allah’ın izniyle, milletin takdiriyle iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi Suriyelileri Suriye’ye kardeşçe göndermek olacaktır. Irkçılık yapmıyorum.”

“ÜLKEYİ KAÇAK SIĞINMACILARLA DOLDURANLARLA KAVGA EDECEĞİZ”

3 Ocak 2022: "En geç iki yıl içinde, bütün Suriyeli kardeşlerimizi davulla zurnayla memleketlerine göndereceğiz."

26 Nisan 2022: "Milletimin huzurunda söz veriyorum, durmayacağım. İçimde bu halk için biriktirdiğim büyük bir kavga var. Ülkeyi kaçak sığınmacılarla dolduranlarla kavga edeceğiz. Beş paraya vatandaşlığı satanlarla kavga edeceğiz. Yani özetle, vatanı satanlarla kavga edeceğiz."