İnsan hayatında ilkeli ve ahlaklı olma dürtüsü, psikolojik ve vicdani altyapının güçlü olmasını sağlar. Toplumsal yarar, kişisel faydanın önüne geçer. Güzelliği görme kabiliyeti artarken, insanlara faydalı olma yarışı ortaya çıkar. Karşılığını bireysel olarak almaya yönelik çalışmalardan uzak durulur. En yüksek rütbe sahibi olmanın, insanlığa katkı sağlamakla mümkün olacağına inanılır.

Doğruluğu karakter haline getirmişlerde makam kutsama davranışı beklenmez. İnsanı, saygıya değer bir varlık olarak gördüğünden dolayı sever. Toplumu statülerine göre ayırarak, alt tabaka ve üst tabaka şeklinde sınıflandırmaz.

Ahlaklı yaşamayı kendine prensip edinmişlerde poker suratlılık, ortaya çıkmaz. Duruma, şartlara ve kişilere göre maske değiştirmenin karaktersizlik alameti olduğunu bilirler. Ekmeğini helalinden kazanmak için işlerini en iyi şekilde ve tarafsız, objektif ve yüksek görev şuuru ile yaparlar.

Ruhunda muharris ve müzmin hale gelmiş çıkar illetini barındıranlarda ise insan sevgisinden ve ahlaktan yoksunluk peyda olur.

Sürekli hesabı başkalarına kesmek… Vur dediğinde gücüne vurulmuş olanlar tarafından tokmağa vurulmasını; kır dediğinde kalplerin, kalemlerin ve kadehlerin kırılmasını beklemek.. Yüreğine “kıran girmek”.. Kalbi, güçsüz olan kırgınlara kapatmak.. Hırçınlığı özellikle zayıflara karşı göstermek.. Gelirleri artarken herkese gider yapmayı huy edinmek.. Ezilmeye meyillilere karşı dümdüz gitmek.. statü sahiplerine engebeli davranmak..

Sürekli emretme, ezme ve daima kazanma isteği bir kompleksin emaresidir. Hele ki makamlardan elde edilen güçle başkalarının hayatını ve istikbalini mahfetmeye yeltenme söz konusu ise; gözden yaş, gönülden yas’ın eksik olması beklenemez.

Birilerini etkilemek için iyilik sever rollerine bürünmek etiğe aykırıdır. Biyoloji literatüründe “competence” olarak isimlendirilen bir kavram bulunmakta. Organizmanın uyarıya yanıt verme yeteneği anlamına geliyor. Ölçüsünü kaybetmiş olan insanın sözü de özü de bozuk olacağından dolayı güçlü destek uyarıcısı olsa bile “competence” düzgün çalışmaz. Olmadığı gibi görünme hezeyanları baş göstermeye çalışır ve insanlıktan çıkılması durumu gerçekleşir.

Aşık Sefai’nin, “Sefai’yem, özü hilal olmalı/ Ar edende yüzü al al olmalı/ Sevdiğim yar mene helal olmalı/ Tuz ekmeğin varsa helal olmalı/ Yavan aşın varsa helal olmalı” ifadeleriyle tasavvur ettiği anlayış, yabancı kalır bu kimselere.

İnsana saygı, hayat felsefesi olmalı. Her yaşam değerlidir. Başkalarının mutluluğu bizi mutlu ediyorsa, bu iyi bir insan olduğumuzun belirtisidir. Dünyayı yaşanabilir kılmak istiyorsak kendimizden başlamamız gerekiyor galiba. Dostluklara önem verelim, görevimizi layıkıyla yapalım, adil ve dürüst olalım, çirkinlikleri gücümüz yettiğince engelleyelim ve güzellikleri yaymak için paylaşmayı ilke edinelim. Dünya ancak bizim dışımızdaki diğerleri de mutlu ise kıymetlidir.