Birçok karmaşık duyguyu yaşadığımız şu zor dönemlerde gözümüz, kulağımız, kalbimiz en ufak olumlu bir haber duymak için tüm uyaranlara iletişimi kapattı.  Hepimiz bu felaketi yaşayan canlılarla tek yürek olduk, onlar orada ne kadar çaresizse bizler de evimizde ekran başın da o kadar çaresizdik. Biz yetişkinler tam olarak başaramasak da psikolojik sağlamlığımızı korumayı, bundan daha çok etkilenen başka bir grup daha var çocuklarımız.

Onlar daha pandeminin ne olduğunu kavrayamadan bununla baş etmeyi öğrenemeden şimdide başka bir felakete tanıklık etmeye başladılar. ‘Orman Yangınları’ bazen çocukların olayların farkında olmadığı düşünülür ancak yapılan nörobiyolojik çalışmalar aslında bebek ruh sağlığının önce anne karnında geliştiğini gösteriyor. Bebekler de dahil olmak üzere çocuk, ergen yaş grubu çevrelerindeki değişimi de şok edici olaylara yetişkinlerden daha farklı tepkiler verebiliyorlar.

Yangından sonrasında çocuklarımız ne yaşayabilir;

Aşırı korku ve çaresizlik

Çevresinde olup bitenleri algılayamayabilir

Konuşmama ya da duygusal tepkilerinde azalma

Donukluk, dalgınlık gözlemlenebilir.

Bunların tam tersi de olabilir. İlgisiz davranma, oyun oynama, şarkı söyleme gibi davranışlar görülebilir. Çocuklar için her iki tepkide olası ve doğaldır. Yangın sırasında ve sonrasında olanları hatırlamayabilir.  Yalnız kalmaktan, kapalı yerlerden, karanlıktan korkabilir.  Uykusuzluk, korkulu rüyalar görme, ani seslerden irkilme olabilir.

 Ailenin burada sosyal desteği çok önemlidir. Öncelikli olarak çocukları dinlemek ve konuşmalarını desteklemek gerekiyor. Yaygın olarak bilinen afet sonrasında olayı unutturmak yerine çocuğun düşünce ve duygularını anlamaya çalışmalıyız. Ne düşündü ne hissetti bundan sonra neler olacağı gibi bazı temel soruları anlamaya çalışmalıyız. Afetler hakkında ona bilgi vermeliyiz ve afet sonrası çözüm yollarını anlatmalı karşılıklı iletişime geçmeli kendini güvende hissetmesini sağlamalıyız.

 Ülkemizde çıkan ve hala devam eden yangınlarda hayatını kaybeden vatandaşlarımız, tüm canlılarımız ve ciğerlerimiz olan ormanlarımız için büyük üzüntü duymaktayım.

GEÇMİŞ OLSUN TÜRKİYE’M…