Bu güne kadar edindiğim bilgiler bana sağlık kavramını, topluma yararlı olmak, üretmek, hissetmek, sevmek gibi kavramlarla açıklayabileceğimizi öğretti. Görüldüğü gibi bu kavramlar soyut kavramlardır. Soyut kavramları biz, sanat kavramı ile açıklayabiliriz. O halde sanat nedir? Sanat bana göre; insanın kendini, içinde yaşadığı toplumu, dünyayı  tanıması için seçilen en uzun yoldur.  Ayrıca   sanat insanın kendisini,  sorumlu olduğu ergin olamama durumundan kurtarmasıdır.. O halde ergin olamama durumu nedir? diye sorabiliriz.  İnsanın bir başkasının müdahalesi olmadan kendi zihnini ve zihinsel aktivitelerini kullanamamasıdır. Bu durumda  sanatı,  insanın zihinsel işlevlerini  geliştirme ve  fark etmede   seçimlerini  özgürce kullanabilme yeteneğidir, şeklinde de tanımlayabiliriz.

Bugün için yüz milyar beyin hücresi ve beynin  hücrelerarası sinaptik bağlantıların gizemi tam olarak çözülememesine karşın, sanat bir et parçası olan beynin değişimini, gelişimini sağlayan önemli bir kavramdır. Beyinsel gelişimi sağlayan diğer önemli bir kavram ise bilimdir. Bilim bir anlamda yaşama yöntemidir, yani  yaşamın matematiksel mucizesini anlaşılmasını sağlayan bir yöntemdir.. Yaşam bilgisini elde etmek için bilime, elde edilen bu yaşam bilgisinin uygulamaya geçirilmesinde sanatın sıcak dokunuşuna gereksinim duyarız.

Bilim ve sanatın ortak yaşam bağlantı noktası ise zihinsel devinimdir. Çünkü, insan olarak hepimiz kendi içinde yaşadığımız zihinsel  sürecin bir parçasıyız. Bu süreci bir anlamda yaratıcılık  kavramı olarak da değerlendirebiliriz.

Yaratıcılık kavramı, bilimsel metodoloji  ve  sanatsal aktivitelerin kesiştiği noktadır. Diğer bir  ifadeyle yaratıcılık, yaşamın alt sistemlerden oluşan bütünün ötesinde bir bütün olduğu gerçeğinin bilgisine yaslanır. Kısaca yaratıcılık kavramını,  bu alt sistem kümelerini  birleştirerek, bir üst  küme oluşturabilme yeteneği şeklinde de tanımlayabiliriz. İnsan fiziksel, ruhsal, sosyal ve kültürel bir varlıktır. Yaşam insanın bu özelliklerini karşılama amacına yönelik bir bütündür. Yaratıcılık, insan yaşamının parçalardan bütüne ulaşma noktasında  zihinsel bir devinim yaratarak, yaşamı sadece kendi için yararlı kılmak değil, başkaları içinde anlamlı kılacak şekilde  organize etmektir. Diğer bir ifadeyle yaratıcılık, sıradanlığın dışında fark yaratma yeteneğidir,  şeklinde  de tanımlayabiliriz. O nedenle   zihinsel devinim yaratmak için, farklı dünyalara tanık olmak, o dünyaları tanımak ve yorumlayarak kendi dünyasına bir şeyler katmak için kitaplara, başka insanların dünyalarını tanımaya ve okumaya ihtiyacımız vardır.  Çünkü her kitap bir dünya ve bir bilgi kaynağıdır. Bilgi ise yaşamdır. Kısaca, yaşam eşittir bilgi, bilgi eşittir  yaşamdır. Bilgi kaynaklarına ulaşmak içinde, öncelikle kendi iç sesimizi dinlemek, başkalarının sesini bize duyuran kitaplara yönelmek gerekecektir. Zihinsel açıdan gelişen birey çevreye karşı duyarlıdır. Dünya üzerinde yaşayan tüm canlılara karşı dostça davranır. Dilini, elini şiddetten arındırmıştır. Çevreyi korumak için kendini sorumlu hisseder. Çok Basit ama YERLERE TÜKÜRMEZ ve YERE TÜKÜRENİ UYARIR: Bu davranışlar, aslında  gelişmiş ülke vatandaşların yaşam biçimidir. O halde biz gelişmek istiyorsak, bugünden itibaren kitaplara gitmemiz gerekecektir.

Bunun yanında çevreyi temiz tutmak aslında kalbimizi temiz tutmak anlamına geleceğinden çevreyi korumamız, çöp atanları uyarmamız gerekecektir. Sonuçta temiz bir yürek ve temiz bir çevre dileğimle.  Sevgiler diyorum…