SİYASET

Dervişoğlu’ndan Sert Sözler: PKK İle İttifaklarını Barış Diye Meşrulaştırıyorlar

PKK’nın Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’na ilişkin ifadelerine tepki gösteren İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, grup toplantısını Lozan Parkı’nda gerçekleştirdi.

Dervişoğlu’ndan Sert Sözler: PKK İle İttifaklarını Barış Diye Meşrulaştırıyorlar
Abone Ol

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin haftalık grup toplantısını bu hafta Lozan Parkı’nda gerçekleştirdi. Toplantının parkta yapılma kararı, PKK’nın fesih açıklamasında yer alan Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası’na yönelik ifadelerine tepki amacıyla alındı.

PKK’nın söz konusu açıklamasına en sert tepki veren siyasi partilerden biri olan İYİ Parti, Lozan Antlaşması’nın Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olduğunu vurgulamıştı. Dervişoğlu da bu açıklamaların ardından, grup toplantısını Lozan Parkı’nda yapacaklarını kamuoyuna duyurmuştu.

Toplantıda konuşan Dervişoğlu, hem iktidara hem muhalefete süreçle ilgili sert eleştiriler yöneltti. PKK'nın açıklamasındaki Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası'na ilişkin ifadelerin siyasi çevreler tarafından yeterince ciddiye alınmadığını belirten Dervişoğlu, "Terörsüz Türkiye, terör örgütleriyle ittifakla ve müzakereyle sağlanmaz. Hukukla, adaletle, demokrasiyle ve özgürlüklerle sağlanır" ifadelerini kullandı.

PKK ile ittifak kurulduğunu öne süren Dervişoğlu, bu ilişkilerin barış adı altında meşrulaştırılmaya çalışıldığını savundu. "Türkiye Cumhuriyeti'ni tehdit etmeye kalkışan bu canilerle neyin pazarlığını sürdürüyorsunuz?" diyen Dervişoğlu, yaşanan süreci 13 ay boyunca detaylarıyla kamuoyuna anlattığını ifade etti.

Müsavat Dervişoğlu'nuın Lozan Parkı'ndaki grup toplantısındaki açıklamaları şu şekilde oldu:

Bugün korkunun üzerine cesaretle yürüme günüdür. İstikbal harbimiz cesaret harbidir. O irade işte bugün burada dimdik ayaktadır.

Hepinizin şahsında o kutlu iradeyi selamlıyor. Huzurunuzda saygıyla eğiliyorum. Değerli dava arkadaşlarım. Aslında tarih tekerrür ediyor. Aynı ortaklarla, aynı mutabıklarla ve aynı sözde karşıtlarla 2009 yılında Oslo'da başlatılan, 2015'te güya rafa kaldırılan çözüm süreci arka planda, sınırlarımız dışında olgunlaştırılıp bugüne kadar sinsice getirilmiştir.

"MHP VE DEM Muhalefeti Enfekte Ettiler"

Demek ki neymiş? Türkiye ve Türkiye'ye duyulan kin asla bitmemiş. Lozan'ın gizli maddeleri yokmuş ama sinsi düşmanları varmış. Bugün Bugün aynı çiçeğin tomurcuğu olarak açan MHP ve DEM 2018'den 2024'e kadar dört seçim boyunca muhalefeti enfekte ettiler. Biri dışarıdan terörize ederek, biri muhalefetmiş gibi görünerek, biri AKP güdümünde, diğeri PKK güdümünde siyaseti durmadan zehirlediler.

"PKK İle İttifaklarını Barış Diye Meşrulaştırıyorlar"

Kürdü de, Türkü de, Aleviyi de, Sünniyi de tahrik ve tahkir ettiler. Şimdi bu kirli oyunun giriş ve gelişme aşamaları tamamlanmış, artık sonuç aşaması sahneye konulmuştur. Tek tesellim hiçbirinin gizleyecek ve saklayacak bir şeyi kalmamıştır. Sözde kralları gibi müttefikleri de, danışmanları da, soytarıları da çıplaktır, çırılçıplaktır. Yıllarca PKK yaftasıyla siyaseti kirletip dizayn ederek iktidarda kalanlar bugün PKK ile ittifaklarını barış diye meşrulaştırıyorlar.

"Cumhuriyetle Kavgası Bitmeyen AKP"

Bu soysuz ilişkiyi resmileştirip yeni Türkiye'yi kiminle ve nasıl kuracaklarını ilan ediyorlar. Kurulduğu günden itibaren Cumhuriyetle kavgası bitmeyen AKP'nin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin tapu senedi Lozan'la ilgili düşüncesi kime niye düşman olduklarının ve kimle niye ittifak ettiklerinin de bir özetidir.

"Terörsüz Türkiye Hukukla Adaletle Demokrasiyle Özgürlüklerle Sağlanır"

Cumhuriyet bunlara göre kapatılması gereken bir parantez, milli mücadele özür dilenmesi gereken bir hatadır. Terörsüz Türkiye'den kasıt işte tam da budur. Terörsüz Türkiye terör örgütleriyle ittifakla ve müzakereyle sağlanmaz. Hukukla, adaletle, demokrasiyle ve özgürlüklerle sağlanır.

"Olmayan Savaşa Şimdi Bir De Barış İlan Ediyorlar"

Olmayan savaşa şimdi bir de barış ilan ediyorlar. O hain ve küçük akıllarıyla planlar yapıp dizide bunlar barışa karşı diye yaftalıyorlar. Her kavramı, her değeri ve duyguyu eğip bükmeye mahirdirler ve alışıktırlar. Demokrasi bunlar için sadece kendilerinin karar aldığı ve konuşabildiği, istemediklerini ise susturdukları rejimin adıdır.

"Devlet Bunlar İçin Şahıs..."

Terör ve terörist bunlar için iktidarlarıyla olan mesafeyle tanımlanır. Onlara yakınsanız yerli ve milli, uzaksanız sizi terörist ilan etmeleri başucu şantajlarıdır. Devlet bunlar için şahıs, aile, danışman ve yandaşları için kar ve makam arpalığıdır. Hukuk bunlar için iktidar ve ortaklarının menfaatlerini gözetmenin yahut bu menfaatlere dönük tehditleri bertaraf etmenin aracıdır.

"Cumhuriyet Bunlar İçin Bir Günlük Oy Atma Seremonisidir"

Adalet bunlar için darül harp sayıp yağmaladıkları memleketin tüm kaynaklarını aralarında paylaşmanın adıdır. Cumhuriyet bunlar için gaspetmekten çekinmedikleri milli iradenin bir günlük oy atma seremonisidir.

Türkiye ise bunlar için bambaşka bir Türkiye'dir. Türksüz, cumhuriyetsiz, hukuksuz, adaletsiz, duyguları sömürülen ve istifade edilen bir acizler memleketidir Türkiye.

"İktidar Ve Ortakları Terör Ve Teröristte Kendilerini Eşitlemiş Başka Bir Örgüttür"

Kısaca, İktidar ve ortakları terör ve teröristte kendilerini eşitlemiş başka bir örgüttür. Kavramların içini boşaltan, değerleri yok eden, tarihi çarpıtan, şuur yoksunu arsız bir örgüttür. Aşımıza zehir katıp kaynatılan katranı şeker diye satan örgüttür.

2002 yılından beri yaptıkları budur. Sattıkları sarı, kırmızı, yeşil şekerlerin hepsi aynı katrandandır. Biz bu zehri yemeyiz, bu katranı da yutmayız. Dün iştahla yiyen, bugün aynı iştahla saldıran ve belli ki yarın da yiyecek olan aymazlara da yol ve geçit vermeyiz. Sizin barış ve terörsüz Türkiye diye yutturmaya çalıştığınız, Türkiye'nin geleceğine kurulmuş bir saatli bombadır.

"Bu Canilerile Neyin Pazarlığını Sürdürüyorsunuz"

Tapu senedimiz olan Lozan'ı ret ve inkar ederek Türkiye'yi işgalci ve soykırımcı ilan eden, elde ettikleri tüm kazanımları silahlı mücadeleyle sağladıklarını söyleyen, silah bırakmayı Türkiye'den elde edecekleri tavizlere ve beklentilerine uygun yasal ve anayasal düzenlemelere endeksleyen, binlerce evladımızın katiline özgürlük ve siyaset yapma hakkı isteyen, sırtlarını dayadıkları emperyalist güçlerden aldıkları desteklerle hala koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni tehdit etmeye kalkışan bu canilerle neyin pazarlığını sürdürüyorsunuz?

"Hangi Emellerinden Vazgeçmişler?"

Hiç sormak aklınıza gelmedi mi? Hangi emellerinden vazgeçmişler? Üniter yapımıza kast etmeyi terk etmişler mi? Federasyon, konfederasyon, kanton hayallerinden uzaklaşıp ortak vatan teraneleriyle bölünmez bütünlüğümüze darbe vuracak hesaplardan geri duracaklar mı? Bir sorunu aşıyor gibi görünerek Türkiye'yi bölgede ve uluslararası zeminde daha büyük belalarla baş başa bırakmak hedeflerinden cayacaklar mı?

"Melek Pozuna Bürünmüş Barış Havarileri"

Anayasada ifadesini bulan vatandaşlık tanımına itirazlarını sürdürecekler mi? Şimdi herkes melek pozuna bürünmüş barış havarileri yapıyor. Biz sorgulamaya ve hesap sormaya devam edeceğiz. İktidarın kendi geleceğini kurtarmak ve kendisine zaman kazandırmak amacıyla planladığı ama Türkiye'nin geleceğini karartacak bu teslimiyet ve yıkım sürecine asla ama asla müsaade etmeyeceğiz.

"13 Aydır Noktasına Kadar Anlattım"

Aziz Türk milleti, değerli dava arkadaşlarım! Ekim ayında başlattıkları son kalkışmanın şimdilik en neticelerini tecrübe ettik. Adım adım gelen bu süreci tam 13 aydır noktasına, virgülüne kadar her mecrada anlattım. Yeni Anayasa martavalı ile başlattıkları hazırlık ve denemenin terör örgütünün bir şekilde Cumhur koalisyonuna katıla katılımıyla sonuçlanacağını da söyledim.

"Bu Bir Sirktir"

Son bir yıldır bize izlettikleri Anayasa, normalleşme, genişleme, çözüm diye sunulan aşamaların yani sirkin özü budur. Evet bu bir sirktir. Yalanlarla, illüzyonlarla ve hokkabazlıklarla dolu bir sirktir. Bu sirkte yılanların nasıl deri değiştirdiğine şaşırmamızı bekliyor. Boynuna zil geçirilmiş kurtları alkışlamamızı istiyorlar.

"Hattı Müdafaa Yoktur"

Nice aslan, nice kaplan kamçının sesiyle hoplayıp zıplıyor. Papağanlarsa aynı ezberletilmiş cümlelerle güya akıl veriyorlar. Bu Alamut büyüsünden acilen kurtulmak için bugün burada, yarın meydanlarda sonraki her gün vatanın her sathında toplanmalıyız. Bu delirmişliği durdurmalıyız. Yoksa kurtaracağımız bir cumhuriyet kalmayacaktır. Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır.

"Bekleyecek Vaktimiz Yok"

O satıh dün olduğu gibi bugün de bütün vatandır. Büyük Türk milleti! Yüz beş yıl önce 1920'de ya Sevr ya işgal diye dayatıldığında Sevr'in barış olarak sahnelendiği oyun uygun zamanda, uygun mekanda, en elverişli aktörlerle yeniden karşımızdadır. Devşirilmiş başrollerin oyuncularına hiç kimse aldanmasın. Emperyalizmin yapımcısı ve yönetmeni olduğu bu oyunda senaryo, replikler, herkesin rolü tek elden dağıtılmıştır.

Bilinsin ki bugün tepeden tırnağa ihanete dönüşmüş olan bu akışa şayet müsaade edersek 101 yıl önce parçalanan Sevr'in şartları bugünün dünyasının gerçekleri ve sıfatlarıyla hayata geçirilecektir. Garb'ın afakını çelik zırhlı duvarların sarmasını beklemeyeceğiz. İngiliz postallığını, Yunan süngüsünü görmedik diye de kimse bizden şükür beklemesin. Vatanın işgal edildiğini anlamak için düşmanın ekin tarlamıza girmesini bekleyecek vaktimiz yok. Bu ihaneti durdurmak kastedenlerin de hesap vermesinden sorumluyuz.

"Bugün Ecdadımıza Layık Olma Günüdür"

Lozan Barış Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastin yıkılışını ifade eder bir vesikadır. Yüz bir yıl önce ya vatan yıkılacaktı ya da o en çetin silahlarla kalkışılan hain suikast. Yüz bir yıl önce, 101 yıl sonra bugün ya vatan yıkılacaktır ya da en namert silahlarla kalkışılan bu suikast. Atalarımızda o suikasti yıktı, şimdi sıra bizdedir. İşte gün bugündür. İşte bugün ecdadımıza ve şehitlerimize layık olmak günüdür.

"Artık Zaman Karar Alma Zamanıdır"

Bugün istikbal ve cumhuriyetimize kasteden unsurların hepsi karşımızdadır. Gördüğünüz aktörler, isimler, partiler, örgütler Türk uygarlık ülküsünün ebedi muarızları, cumhuriyet fikri ve devletinin ise ezeli karşıtlarıdır.

Erdoğan'ın yeni Türkiye'si işte bunların Türkiye'sidir. Olmayın olmayan savaşın barış cumhuriyete karşı girişilen bir suikast anlaşmasıdır. Af reform değişim diyerek hazırladıkları tezgahın son ürünü de bunların anayasası olacaktır. İfratla tefrit arasında bir cendereye koyar gibi milletimin sıkıştırıldığı yer tam olarak budur. Zaman kalmamıştır. Artık zaman karar zamanıdır.

"Mühür, Güç Onlarda Ama Unutmayın Vatan Bizim Devlet Bizim Mustafa Kemaller Bizimdir"

Bu kararı verecek olanlarda sizlersiniz. Ya devleti bir şahıs malı yapmak isteyen onlar kazanacak ya cumhuriyet hepimizin diyen bizler kazanacaktır. Ya istibdat dört bir yandan boğazımızı sıkacak ya hürriyet diyen bizler kazanacağız. Ya bu ihanet süreci cumhuriyetimizi yıkacak ya da emanet ne pahasına olursa olsun bizim tarafımızdan korunacaktır.

Mühür onlarda güç onlarda Devlet iradesi onlarda. Devlet idaresi de onlarda. Ama unutmayın. Vatan bizim bayrak bizim devlet bizim cumhuriyet bizim Mustafa Kemaller bizimdir. Ne mutlu Türküm diyene! Ne mutlu Türküm diyene!

"Yol Sizsiniz, Amaç Sizsiniz, Çözüm Sizsiniz"

Kıymetli genç kardeşlerim beni iyi dinleyin. Sizler yeni nesil değilsiniz. Sizler bu cumhuriyetin genç neferlerisiniz O yüzden size konuşmuyorum. Sizinle konuşmuyorum. Sizle konuşuyor derdimi size anlatıyorum. Sizden iktidarın veya partim için destek talep etmiyorum. Sizi iktidar yapmanın yollarını hep birlikte açmaya davet ediyorum. Ben size yol göstermeyeceğim. Çünkü yol sizsiniz. Size başka bir hedef göstermeyeceğim. Çünkü amaç sizsiniz. Size sorunlardan bahsetmeyeceğim. Çünkü çözüm sizsiniz. Size uzattığım eller açtığım kollar bunadır. Ben bunun vesilesiyim.

"Mustafa Kemal'i Alın Ve Tam Karşınıza Koyun"

Milyonlarca aile öyle bir yumruk olalım ki bir daha kendilerine gelemesinler. Bu cumhuriyet, bu vatan bu kavga bu parti bu kürsü sizindir. Söylediğim her doğru sizin sorumluluk ise benimdir. Beni ister abi sayın ister baba, ister arkadaş yahut kardeş sayın fark etmez. Sizler 7 yaşından itibaren her gün okul sıralarında otururken karşınızda duran üç çerçeveye baktınız. Ortada Mustafa Kemal duruyordu. Solda İstiklal Marşımız sağda ise Gençliğe Hitabe asılıydı.

Bugün o tozlu çerçeveleri yerinden sökmek ve yüreklere asmak zamanıdır. Sökün ve elinize alın. İstiklal marşımızı artık o çerçeveden çıkartın. Çünkü hürriyet ve istiklalimize vurulan zincirleri kırmak zamanıdır. Şimdi gençliğe hitabeyi o duvardan indirin ve elinize alın. Artık o hitabenin vazifelerini yerine getirmek zamanıdır ve şimdi Mustafa Kemal'i size bu yukarıdan baktığı yerden alın ve tam karşınıza koyun.

"Onun Gibi Mücadele Etme Zamanıdır"

Onun hep olmasını istediği gibi bakın ona onunla beraber bir cumhuriyet davası gütmek için. Onunla beraber bir vatan kavgası vermek için artık onun gibi mücadele etmenin zamanıdır. İşte o zaman sevgili kardeşlerim göreceğiz ve göreceksiniz ki yılların biriktirdiği kirlerini söküp atmak çok kolay olacaktır.

Şimdi karşımızda her beş yılda bir dikilen eli değnekli gazeteciler korosu yine aynı menfur besteyi bangır bangır çalıyorlar. Barış geliyor. Hazır olun. Susun. Barışa itiraz olmaz diyorlar. Gençler ölmeyecek. Hukuk devleti gelecek. Demokrasi tesis edilecek. Eşitlik ve adalet olacak diyorlar.

Ve onlara göre hiçbirimizin durun bir dakika demeye hakkı yok. Öyle mi? Devlet anayasasız gayrimeşru şekilde idare edilirken nasıl ve kimlerle anayasa yapılacak diye sormayacağız. Öyle mi? Mavi Vatan diye çıktıkları yolda Kıbrıs'ı kumar masasında bahse yatırıp kaybeden şuursuzlara siz hangi vatandan bahsediyorsunuz demeyeceğiz. Öyle mi?

"Yüzyılın Vampirleri Sizi Size Hesap Durmaya Geliyorum"

En temel anayasal hürriyetler insan hakları bir talimatla ve bir telsiz anonsuyla paramparça edilirken özgürlüğü kim getirecek diye bakmayacağız. Öyle mi? Oslolar, Dolmabahçeler 6, 8 Ekim olayları hendeklerle biten süreçler savaş alanına çevrilen şehirler verilen yüzlerce şehit varken biz hangi süreç diye sormayacağız. Öyle mi? Hele de cumhuriyet aşağılanırken yıkılmak istenirken yurttaşlık yerine kulluk dayatılırken vatandaşlığın yerini biat almışken demokrasi gelecek yalanına inanacağız. Öyle mi?

Ve gençlerimiz teğmen olup ordudan atılacak, itiraz edip coplanacak, öğretmen olup atanamayacak, iş bulamayıp göç edecek, yoksulluktan evlenemeyecek ve verdiği oy yok sayılacak, aldığı diploma iptal olacak, bağıracak duyulmayacak, ağlayacak görülmeyecek, yaşarken ölüme mahkum edilecek, kendi vatanında yabancı olacak, kendi toprağında ekmeğe muhtaç kalacak, yarınlardan umut devletinden güven iktidardan kabul görmeyecek ve biz de bütün bu olup bitenleri durup sineye çekeceğiz ve susacağız. Öyle mi?

Biz sormayacağız, sormayacağız ve barışa karşı olacağız. Devletiyle savaşanlar bize hukuk diyecek. Cumhuriyeti yıkanlar bize demokrasi öğretecek. Teröristle kol kola gezenler bize eşitlikten bahsedecek. Öyle mi?

Analar ağlamasın deyip ocaklara ateş düşürenler Mehmetçiği katleden silahı tutan eli dahi söylemekten artık imtina edenler meydan meydan gezip şehide kelle diyenler bizi ölümden beslenmekle suçlayacak. Öyle mi?

Yüzyılın vampirleri sizi size hesap durmaya geliyorum. Eli kanlı eli kanlı canilerle yapılacak işbirliğinizi sorgulamaya geliyorum. Bu soruları soruyorum. Kime soruyorum? Kime soruyorum? Sadece iktidar görünümlü örgüte değil.

"Allah'a And Olsun Ki Biz Bu Oyunu Bozacağız"

Muhalefet görünümlü terör sevicilere Oy kaybından korktuğu kadar Türkiye'yi kaybetmekten korkmayanlara cebinde gezdirdiği kırmızı kartı PKK'nın metnine gösteremeyenlere soruyorum. Millete millete her şeyi yutturunuz zannedenlere konuşmayı sadece kendine hak görenlere medyada linç yememek için korkakça ihanete alkış tutanlara barış demokrasi ve eşitlik sözleriyle dönen başlarını bir an olsun tutup da Cumhuriyete ve üniter yapımıza çevirmeyenlere soruyorum. Biz susmayacağız.

Allah'a and olsun ki biz bu oyunu bozacağız. Biz bu istibdat zincirlerini mutlaka kırıp parçalayacağız. Biz bu cumhuriyet düşmanlarını yeneceğiz. Biz Türk milleti için yaşayıp gerekirse bu büyük millet için ölmeyi bile göze alacağız. İhaneti yeneceğiz İhanetin önünü tıkayacağız.

"Bütün Evlat Sahiplerine Sesleniyorum"

İnşallah hep birlikte Bu ülkede sadece şehit anaları şehit babaları şehit evlatları şehit eşleri şehit kardeşleri değil Kürtler ve Türkler olarak değil 86 milyon hepimiz şehit yakıyız. Bu yüzden bir aileyiz. Bu yüzden büyük bir milletiz. Bu yüzden Türk milletiyiz. 50.000 insanın katili diyoruz. Sayı zikretmek ne kadar da kolay 50.000 Her biri bir öykü. Her biri bir hayat. Peki bir aile için bir can ne demektir?

Öpmeye sevmeye koklamaya kıyamadığın canından sakındığın o cam parçası senin için ne demektir? Bir aile için o bir insanın önemi ve bedeli ölçülebilir mi? Bugün buradan bütün evlat sahiplerine sesleniyorum. Evladı mahpusta gurbette okulda olanlara sesleniyorum. Evladının canı pahasına vatan sağ olsun diyebilen asaletten bahsediyorum. Bizim kavgamız sürünmeyi yaşamak diye pazarlayanlarla üzerinde sefa sürdükleri çocuklarımıza her gün yeni bir kabus yaşatmaktan utanmayanlarladır. İktidar ne demektir? Muhalefet ne demektir?

"Yeter ki Susmayın..."

Bunun sorgulanması lazım. İktidar yapandır. Muhalefet ise sorgulayandır sorandır. Bizim muhalefetimiz ise işte sizlersiniz. O büyük Türk milleti ailesidir. Sorun ve sorgulayın konuşun ve bağırın yeter ki susmayın. Siz susmazsanız bu vatanın haremi İsmeti kararmayacaktır. Ekim ayından beri Bırak diren özgürleş Bırak diren özgürleş Bırak diren özgürleş Bırak diren özgürleş Ekim ayından beri ne oldu biliyor musunuz?

"PKK'nın Yapamadığını Cumhur İttifakı Denen Bu Örgüt 6 Ayda Yaptı"

PKK denen cani örgütün kırk yılda yapamadığını Cumhur İttifakı denen bu örgüt altı ayda yaptı. Erdoğan'ın 23 yıldır diyemediğini PKK denen cani örgüt bir günde söyledi. Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı silah bırakıyorum derken Türk devletini mağlup ilan edip tapu senedine savaş açıyorlar. Türk milletine ölesiye yabancılaştılar ki milletimizden de alkış bekliyorlar. Görmedikleri şu alkışla değil sandıkta tokatla karşılaşacaklar ve defolup gidecekler Allah'ın izniyle 19 Mayıs'a beş gün kala buradayız.

"Kemalizmin Askerleriyiz"

Sanmayın ki 1919'un şartlarından çok uzaktayız. Sanmayın ki 1919'da atılan adım bugün atılmayacaktır. Bugün günlerden 19 Mayıs'tır. Müsavat Dervişoğlu'nun sözü şudur. Bundan sonra bütün günler bizim için 19 Mayıs'tır. Attığımız her adım hürriyet için söylediğimiz her söz cumhuriyet için ödeyeceğimiz her bedelde Türk milleti içindir. İngiliz bayraklı olan da gemiydi ama biz Bandırma Vapuruna bindik. Ferman yine saraylarındı. Biz milletin azimle kararı dedik. Keyfince harita çizenler vardı. Türk milleti olarak biz kendi kaderimizi kendimiz çizdik.

O gün de bu günler gibiydi. Türk milletinin kanını akıtanlarla yine el sıkışanlar vardı. Bizse o kanımızla bayrağımızı al renge boyadık. Vazifemiz daimdir ve bakidir. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Binecek bir Bandırma vapuru inecek bir Samsun limanı her zaman vardır. Kemalizmin askerleriyiz.

"Yeni Bir Türk Mucizesi Doğacaktır"

Ey Türk istikbalinin evladı işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. İşte o asil kandır ki cumhuriyeti yıktırtmayacaktır. İşte o kudrettir ki Türk vatanını böldürtmeyecektir. İşte o asaletdir ki Türkiye'yi Türksüzleştirmeyecektir. Büyük Türk milletini sevgilerimle saygılarımla selamlıyorum. Sizlere de teşrifleriniz için ayrı ayrı şükranlarımı arz ediyorum. Bir gün gelecek göreceksiniz. Yeni bir Türk mucizesi doğacaktır. Belki yarın belki yarından da yakın.