Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir, sebze, meyve, tahıl ve zeytinyağını merkeze koyan Akdeniz diyetinin çevre için de sürdürülebilir bir seçenek olduğunu vurguluyor.

Bu diyetin kalp damar hastalıkları, tip 2 diyabet, kanser, obezite, romatoid artrit gibi kronik hastalık risklerini azalttığını ve yaşam süresini uzattığını belirtiyor.

Günümüzde beslenme alışkanlıklarının bireylerin sağlığı kadar dünya ve gelecek nesillerin sağlığını da etkilediğini söyleyen Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Hande Soydemir, sürdürülebilir bir diyetin, hem bireysel sağlık iyileştirmeyi hem de çevresel etkiyi azaltarak dünyayı korumayı amaçladığını dile getiriyor. Bu yaklaşımın, beslenme alışkanlıklarının yanı sıra yiyeceklerin kaynaklarını, üretim süreçlerini ve tüketim alışkanlıklarını da dikkate aldığını vurguluyor.

Soydemir, Akdeniz diyetinin yerel gıda üretimi, biyolojik çeşitlilik, kültür ve sürdürülebilirlikle bağlantılı olduğunu belirtiyor. Bu diyet modelinin, bitkisel kaynaklı besinlerin ağırlıklı olması nedeniyle düşük ekolojik, karbon ve su ayak izine sahip olduğunu ifade ediyor.

Akdeniz diyetinin çevresel etkisini artırmak için, hayvansal kaynaklı besinlerin daha az tüketilmesi gerektiğini söyleyen Soydemir, yerel, mevsimlik, taze ve az işlenmiş besinlerin tercih edilmesi gerektiğini belirtiyor. Ayrıca, zeytinyağı tercih edilmesi, meyve ve sebzelerin çeşitlendirilmesi, haftada en az 2 kez balık tüketilmesi gerektiğini ekliyor.

Diyetisyen Hande Soydemir'e göre, Akdeniz diyeti antioksidan vitaminler, polifenolik bileşikler, posa ve tekli doymamış yağ asitlerinden zengin bir beslenme modelidir. Bu özelliklerle, Akdeniz diyetinin kalp damar hastalıkları, tip 2 diyabet, kanser, obezite, romatoid artrit gibi kronik hastalık riskini azaltıcı ve yaşam süresini uzatıcı bir etkiye sahip olduğunu belirtiyor.