Son 20 yıldır ülkede terörün kontrol altına alınmasıyla beraber Doğu Anadolu’da ve Güneydoğu Anadolu’da yıllardır geri kalan altyapı, sağlık, eğitim hizmetlerindeki eksiklikleri giderme imkanının olduğunu belirten AK Parti Genel Başkan Vekili Binali Yıldırım, “12 sene Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımda Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’ya yaptığımız işler, batının 2,5 katı oldu. Buna hakkı vardı. Ben de doğu ilinden bir evlat olarak bu durumu görüyordum. Terörden insanlar başını kaldıramazdı. Yollar, hastaneler, havaalanları yapılamıyordu. Batı ve doğu arasında gittikçe ciddi anlamda uçurum meydana getiriyordu. Kardeşliğimize de bu zarar veriyordu. ‘Devlet doğuya bakmıyor’ gibi duyguya kapılıyorlardı. Batıdaki de ‘Terör bizim canımızı yakıyor, onlara hiçbir şey vermeyin’ gibisinden bir ayrışma bir kutuplaşma ortamı vardı. 20 yılda yaptığımız yüzlerce iş var ama bunun en önemlisi terörün Türkiye’nin gündeminden düşürülmesidir. 2010’dan sonra terör Türkiye’de hiç kimsenin gündeminde değil. 10. sıraya bile gelmiyor. Yapılan araştırmalar bunu gösteriyor” sözlerine yer verdi.

İnsanın en kutsal hakkının yaşam hakkı olduğunu ifade eden Yıldırım, Türkiye’deki mültecilere ilişkin şunları söyledi: “Mülteciler neden kalkıp geliyor. Can güvenlikleri yok, onun için koşa koşa geliyorlar. Bunları ayıplamamak lazım. Şimdi elhamdülillah terör topraklarımızda faaliyet yapamıyor. Bunun kalıcı olarak devam etmesi lazım ama terörün faaliyetlerini, özellikle PKK’nın faaliyetinin sona ermesi, bazılarını rahatsız etti ve hoşuna gitmedi. Bunun başında daha önce Irak’ı, Libya’yı, Afganistan’ı işgal edip ‘Demokrasi getireceğiz’ diye bin perişan hale getiren, bu ülkeleri yok eden Birinci Dünya Savaşı’ndan sonraki emperyal ülkeler, Türkiye için de böyle bir sevda peşindeler. Türkiye’de terörün amacı ne Kürtlerin ne Türklerin derdidir. PKK’nın Kürtler diye bir sorunu yok. Kürtlerin de Türklerin de PKK diye bir sorunu var. Yıllardır kaynaklarımızı tüketti, insanlarımızı yok etti, askerimizi şehit etti. Bizi birbirimizden soğuttu, kardeşliğimize zarar verdi. Bunları Orta Doğu’da operasyon düşünceleri olan emperyal ülkelerin kaynakları ile yapıyorlar. Paralarını onlar veriyor. Bin yıl önce bu topraklarda ‘Birbirimizin mezhebini, meşrebini, etnik kimliğini sormayacağız’ dedik. ‘Bu topraklar ortak mülkümüzdür, bu mülkün sahibi de Cenabı Allah’tır’ dedik. Bizi bağlayan değerlerimiz belli. Rabbimiz, peygamberimiz, mukaddes kitabımız bir. Biz biriz beraberiz kardeşiz. Bu ölçüleri ortaya koyduktan sonra Türk’müş, Kürt’müş, Çerkes’miş, Arap’mış ne önemi var? Bu ayrıştırmalardan biz çok yara aldık. Bu topraklar bin yıl geriye gittiğimizde isyanlardan neler çekti, kardeş kavgalarından neler çekti? Mezhep savaşlarından Avrupa 100 yıl savaştı. Bunun faydası yok. Enerjimizi büyümek için, kardeşliğimizi büyütmek için kullanmamız lazım.”