Bosna'dan Eskişehir’e gelirken Edirne-İstanbul TEM Otoyolu’ndaki bir dinlenme tesisinde hırsızların saldırısına uğrayan Bosna Hersek Kadın Milli Hentbol Takımı oyuncusu Maida Cickusic’in ailesi, yaşadıkları şoku hala üzerinden atamazken anne gözyaşlarına boğuldu.


Bosna Hersekli 54 yaşındaki İsmet Burayic, eşi Senka Burayic (49), kızları Ayşe Burayic (21) ve Azra Burayic (18) ile birlikte, Eskişehir Selkaspor takımı ve Bosna Hersek Kadın Milli Hentbol takımı oyuncusu kızlarını ziyaret etmek için ülkelerinden yola çıktı. İçinde bulundukları J52-T-110 plakalı özel otomobilleriyle geçen pazar günü akşam saatlerinde Kapıkule sınır kapısından geçerek Türkiye’ye giriş yapan aile, ummadıkları bir saldırıya uğradı. Baba Buravic, uykusunun gelmesi üzerine Edirne’nin Havza ilçesinde bir dinlenme tesisinde duran aile üyeleri, hep birlikte araçlarının içinde uyudu. Yaklaşık 1 saat sonra camlarının patlama sesiyle uyanan aile, hayatlarının şokunu yaşadı. Kimliği henüz belirlenemeyen zanlılar, otomobilin sağ ön ve sol arka camı aynı anda patlatıp lastikleri keserek, araç içerisinde bulunan çantaları aldı. Acımasız hırsızlar, ailenin bin 890 Euro, cep telefonu ve değerli eşyalarının yanı sıra pasaport ve kimlikleri de alarak kayıplara karıştı. Olayın ardından yakınlarında bulunan Türk Hava Yolları (THY) çalışanı bir kişinin yardımı ile araçlarını tamir eden aile, daha sonra Eskişehir'de bulunan kızlarının yanına gelebildi.

"Tüm Türkiye'de güvenli olacağımızı düşündük, ama başımıza kötü şeyler geldi"
Eskişehir’de bulunan milli oyuncu kızları Maida Cickusic’in yanında bulunan aile üyeleri, hala olayın şokunu üstünden atamadıklarını belirterek olayın aydınlatılmasını bekliyor. Başlarına gelen inanılmaz olayı İHA'ya anlatan baba İsmet Burayic, Türkiye'yi ikinci memleketi olarak gördüğünü söyledi. Kızını görmek için yola çıktıklarını, Türkiye'de daha rahat dinlenebileceklerini düşündükleri için mola verdiklerini anlatan baba Burayic, "Pazar sabahı eşim ve iki kızımla birlikte Eskişehir’de bulunan diğer kızımı ziyaret için yola çıktık. Buraya gelmek için sabırsızlıkla bekliyorduk. O yüzden sadece Sırbistan’da bir defa mola verdik. Türkiye’de daha iyi dinlenebileceğimizi düşündük. Acele ettiğim için başımıza bu olaylar geldi galiba. Türkiye sınırını geçince hava karardı. Edirne’ye girip orada namazımızı kıldık. Sonra yolumuza devam ettik. Edirne’den 30 kilometre uzaklaştıktan sonra güvenli olduğunu düşündüğümüz bir otoparkın yanında durduk. Orada biraz dinlenip Eskişehir’e gidecektik. Durduğumuz yerde ışıklandırmalar falan yeterliydi, kameralar da vardı. Tüm Türkiye’de güvenli olacağımızı düşündük. Ama kötü şeylerle karşılaştık. Bir tane bile pencere açık değildi ama bizi uyutmak için bir şey yapmış olabilirler. Aişe kızımızı zorla uyandırdık çünkü. Ne kadar uyuduk hatırlamıyorum, ama patlama sesini duyduk. İlk olarak sokak köpekleri saldırdı sandık ama gerçeği sonra anladık. Eşim hırsızların bize saldırdığını söyledi. Hiçbir şey görmedim. Sadece arabanın camlarının parçalandığını gördüm. Pencereleri de daha sonra tamir ettirdik" ifadelerini kullandı.

"Burayı ikinci vatanım olarak görüyorum, tekrar geleceğiz"
Türkiye'de böyle bir olayın yaşanmasına inanamadıklarını aktaran baba İsmet Burayic, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Buraya ilk gelişim değil, ama bu olay olduğu için üzgünüm. Bu bana kötü bir tecrübe yaşattı, burada hayal kırıklığına uğradım. Bu benim şimdiki duygularım. Hırsızların duyguları yok. Türkiye’ye yine gelmeyi düşünüyorum, kızım burada olsa da olmasa da. Türkiye’ye daha önce birçok kez geldim. Yine de geleceğim. Burayı ikinci vatanım olarak görüyorum."

Anne olayın şokunu hala atamadı, gözyaşlarına boğuldu
Yaşadıkları olayın şokunu hala üzerinden atamayan anne Senka Burayic ise, "Uzun zamandır mola yapmamıştık Türkiye’de dururuz diye düşünüyorduk. Uyuduğumuzda da başımıza böyle bir olay geldi. Bir kişi üzerime geldiğini gördüm. O anda ne olduğunu anlayamadım. Şapkalı bir kişi gördüm, çantamı alıp gitti. Camların biri benim, diğeri de kızımın üzerine düştü. Uyku için bize bir şey atmış olabilirler. Polis çağırsınlar diye orada bağırdık, ama hiçbir şey olmamış gibi davrandılar. Çok kötü bir histi. Yabancı bir ülkedesiniz, dil bilmiyorsunuz, kimseyi tanımıyorsunuz ve başınıza böyle bir olay geliyor. Hiçbir şeyiniz de kalmamış. Ama buraya geldiğimiz için çok mutluyuz. Kızımızın ve torunumuzun yanına geldik. Başka türlü daha kötü olabilirdi. Bir anda çantamı alabilseydim, ama alamadım" dedi.