Eskişehir Halkevi Şube Başkanı Cevat Aydemir şu ifadeleri kullandı;

"Depremin 24 günündeyiz. İlk günden beri ne kadar enerjimiz varsa, ne kadar olanağımız varsa ne kadar kadromuz varsa bir seferberlik ile birlikte yaraları sarmak, birbirimize sahip çıkmak için deprem bölgelerindeyiz. Üç kuruş parasını gönderen, battaniyesini gönderen, gönüllü sağlıkçı olan gönüllü aşçı olan herkesle birlikte bütün olanaklarımızı seferber ettik.

Bugün ise 24 gündür hayatta kalanlar için gerekli hiçbir çabayı sarf etmeyen devlet, halkın dayanışma ile kurduğu yaşam alanına gözünü dikmiş durumda. Önce "Kızılay burada aşevi kuracak" diyerek alanı tahliye etmek istediler. Daha sonra da "Burada sağlıklı barınma koşulları yok" diyerek bahane bulmaya çalıştılar.

Ohal Valisi yanına TEM polislerini de alarak Hatay Defne Sevgi Parkı'na girdi, parkın boşaltılmasını istedi ve halkı tehdit etti. Alanı boşaltmayacağını söyleyen depremzedeler "Zaten 3 tane battaniyeniz var, hızlıca toparlanırsınız" gibi bir pişkinlikle karşılaştı. Yani devlet zaten orda olmadığını, depremzedelere yardım etmediğini bir de böylece ilan etmiş oldu.
24 gündür su yok, ekmek yok, yemek yok, tuvalet yok, devlet yok! Biz varız! 24. günde nerden akıllarına geldiyse orada bir halkın yaşadığını fark etmişler! 24 gündür erzakla, suyla, çadırla gelmeyen devlet, polisiyle tehdidiyle geldi!

Yaşanan gelişmelerin ardından Yaşam Meclisleri'nden oluşan heyetimiz Valilik ile görüştü. Görüşmede tahliye edilmesi planlanan yerde bir hazırlık olup olmadığı sorulduğunda herhangi bir hazırlık olmadığı, çadır vb. ihtiyaçlar için valiliğin garanti veremeyeceği yanıtını aldık. Ardından arkadaşlarımız tahliye söz konusu olan alana geçti ve elektrik, su, çadır, tuvalet gibi en temel yaşamsal gereksinimlerin henüz hazır olmadığını tespit etti.

Halkın sağlıklı beslenme, barınma, ısınma ve hijyen koşulları sağlanmadan; halka sormadan herhangi bir tahliye veya değişiklik yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin! Bu kararı verecek olan 24 gündür orada olan, enkazdan çıkan, hala enkaz altındaki ailesini bekleyen insanlardır; onlarla birlikte yeni bir yaşamı inşa etmek için canla başla çalışan gönüllülerdir, sağlık örgütleridir, kurumlardır. Halkın iradesini yok sayamazsınız! Tehditle, baskıyla, şiddetle bu gerçeğin üstünü örtemezsiniz. Antakya halkı kendi yaşamını ve geleceğini kendi öz iradesiyle kuracaktır.

Birbirimizi yalnız ve çaresiz bırakmayacağız!

Yıkıntıların arasından yeni bir ülke kuracağız!

Dayanışma yaşatır, engellenemez."