Polisimizi, askerimizi, sivillerimizi alçakça şehit edenlere terörist diyebilmek için Batı'nın gözünün içine bakanlar bilmezler.

Artık siyasi, diplomatik ve askerî hamleleriyle terör örgütlerine dünyayı dar eden bir Türkiye var.

İşte sahada ve masada güçlü Türkiye'nin hikâyesi 

Ülkemiz, üç kıtanın kalbi konumundaki jeopolitiğine rağmen yıllarca tek eksenli bir dış politikayla yönetildi.

Boraltan Köprüsü faciasında can kardeşlerini göz göre göre katillerine teslim eden pısırık zihniyete son verdik.

Diplomatlarımızın da gayretleriyle öz güveni yüksek, girişimci ve insani bir dış politika pratiğini hayata geçirdik.

Dış temsilcilik sayımızı 163’ten 260’a çıkartarak dünyanın en geniş diplomatik ağına sahip 5 ülkesi arasına girdik.

TİKA, YTB, Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı ile soydaşlarımıza ve yurt dışında yaşayan 7 milyon insanımıza kucak açıyoruz.

Kıbrıs Türklerinin, Türk dünyasının ve Balkanlar'daki Evladı Fatihan’ın hakkını kararlılıkla savunuyoruz.

Libya’da, Suriye’de, 30 yıllık işgalin ardından azat edilen Karabağ’da olduğu gibi gerektiğinde tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız.

Esir takası ve tahıl koridoru anlaşmalarıyla bölgesel krizlerin çözümüne katkı sunuyoruz.

Tarihi şanlı zaferlerle dolu bir devlet olarak uluslararası sistemde hak ettiğimiz yere geliyoruz.

Küresel güçlerin operasyon aygıtı olan dergilerin kapaklarıyla iç siyasetimizin yönlendirilmesine, millî iradeye parmak sallanmasına izin vermeyeceğiz.

Türkiye Yüzyılı’yla inşallah tüm bu diplomatik başarıları zirveye taşıyacağız.

Bay Bay Kemal'in kimlerle ne işler çevirdiği, bebek katillerine ne sözler verdiği, batılı büyükelçilere neleri taahhüt ettiği yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Her gün konuşuyor, olur olmaz her konuda yorum yapıyor ama kendisi bölücü örgütün siyasi uzantılarına hangi sözleri verdiğini söylemiyor. Kandil’deki terör baronlarının niçin kendisini desteklediğini açıklamıyor.

Pensilvanya’daki hamburgercide 8 saat kimlerle neyin pazarlığını yaptığından bahsetmiyor. Yerli ve millî projelerimizden, milletin geleceğini garanti altına alacak eser ve hizmetlerimizden niçin rahatsız olduğunu konuşmuyor. Güya teknoloji görmek için 10 bin kilometre uzağa giderken niçin Togg’un fabrikasını ziyaret etmediğini açıklayamıyor.

LGBT’ye niçin arka çıktığı, Selo’nun kapısında milletvekillerine niçin nöbet tutturduğu konusuna hiç girmiyor. Muhatabı dağdaki teröristler olan ifadelerimizi niçin üstüne alındığını, bunlardan niçin rahatsızlık duyduğunu anlatamıyor. Varsın Bay Bay Kemal konuşmasın, hakkı ve hakikati söylemesin… Hakikat güneşi balçıkla, çamurla, kırk dereden kırk kova su getirerek örtülemez.

Samsun’da vatan-millet deyip Van’da Selo’ya özgürlük isteyenlerin maskesini inşallah 14 Mayıs’ta hep birlikte indireceğiz. İnşallah 14 Mayıs’ta bu maskeli baloya hep beraber son vereceğiz.