Murat Özcan meclis konuşmasında şu değerlendirmelerde bulundu;

“1616 SMA hastası oldu söylendi. Bu rakam doğru bir rakamdır. Bunların 1500 tanesi Sma 1 ve Sma 2 hastalıklarının ilaçla tedavi edilebilen pozisyonunda olan hastalarımızdır. Sağlık bakanlığımız bu hastalarımızın ilaç ve hastane masraflarını karşılamaktadır. Yüzde 10 kadarı ilaç ile tedavi edilemiyor ve bu sebeple özel klinik tedavisine ihtiyaç duyuyor. Bu konu çok fazla suistimal ediliyor. Klinik tedavisi ile ilgili kamuoyunda bir istek vardır. Allah bu çocuklarımızın yardımcıları olsun ve ailelerine sabır versin. Hiç kimse onların yerinde olmak istemez. Dünya Sağlık Örgütünün onaylamadığı tedavileri hiçbir devlet ödeyemez. Bizim devletimizin de böyle bir şansı yok. Bu sebeple çare hayır kampanyalarının organize edilmesine kalmıştır. 1500 çocuğu devlet tedavi ettirirken 116 çocuğu da biz bir araya gelip tedavi ettiremiyorsak, demek ki oturup konuşulması gereken konular vardır. Dünyada sadece 2 klinikte tedavi uygulanabiliyor ve denetlenemiyor. Çocukların masumiyetine inanan birisi olarak söylüyorum ki, bu çocuklar için ne yapmamız gerekiyorsa yapmalıyız.

Sulama kanallar konusu ile ilgili DSİ Bölge işleri ile iki kez görüştüm. Kanallar bu ülkede 1958 yılında planlanmış. Etrafında bulunan bir araziyi imar açmak istiyorsanız DSİ’den izin almanız gerekiyor. Bu sorun 60 yıllık bir sorundur. Eğer siz bu bölgede bir alanı imara açıyorsanız etrafındaki tüm önlemleri almak zorundasınız. Kazım Kurt ‘kanalları bize devredin’ demişti. Kanal sadece şehir içerisinde devredilmiyor. Porsuk’tan başlıyor ve Alpu’ya kadar gidiyor. Kısım kısım tapusu da yok. Ama hepsini bir arada istiyorsanız görüşmeleri KAP’a bildiririm. Sadece şehrin içerisindeki almak gibi bir niyetiniz varsa teknik olarak mümkün değil. Kaldı ki kanal ıslah çalışmasını da görüyorsunuz.

Sinyalizasyon konusunda yetki tamamen UKOME’dedir. 22 yıldan beri çoğunluk sizde olmasına rağmen çözemediniz. Biz yine de ilgilendik. UKOME’de bir konuyu gündeme alma yetkisi Büyükşehir Belediye Başkanının vardır. Üyelerin böyle bir hakkı yoktur. Biz yine de elimizden geleni yapmaya hazırız.

Biz gündem maddeleri konuşulurken bu meclisi terk etmedik. Gündem maddeleri oylanmış, gündem dışı konuşmalara geçmişken salondan ayrıldık. Bu meclisteki huzur ortamı bizim için önemlidir. Bu hareketi yeniden yaparız, yapmayız o bizim bileceğimiz iş. Biz burada çok daha farklı sıkıntılar yaşanmasın diye salondan ayrılık. Biriken haksız eleştiriler ve iftiralardan dolayı oluşan kötü enerjilerin kötü senaryolara mal olmaması adına bu hareketi yaptık. Ben burada görevimi yaptım. 

Dünyanın en zor işi bir yalana yanıt vermektir. Bir iddianız varsa çıkar ispatlarsınız. İddiayı ispatlamak iddiacının görevidir. Olmayan bir şeyi ispatlamak dünyanın en zor şeyidir. 

Ekim ayında sosyal medya hesabımdan, “Bir zamanlar hizmetleriyle belgesellere konu olacak bir belediyeden,skandallarla film yapımcılarının dikkatini çekmeye başlayan bir belediye  haline dönen Odunpazarı Belediyesi, yakında Altın Portakal’da şehrimizi temsil etmeye aday gözüküyor” şeklinde bir paylaşım yapmıştım. CHP’li meclis üyeleri herhalde durumu ciddiye almışlar ve CHP’de seviye atlayamazsak en azından artist oluruz diye burada bir tiyatro oynamaya kalkmışlar. Burada yarım saat sizin şovunuzu izlemek zorunda değiliz. Sosyal hayatta nasıl iyi insanlarsak mecliste de aynı şekilde davranmalıyız.

Sayın başkan ‘siyasette bazen böyle oluyor’ diyerek bazı günahları mübah haline çevirirseniz o zaman iki üç kişilikli insanlar haline döneriz. Buna da münafıklık denir. Kimseyi böyle bir şey ile suçlamıyorum. Sadece düşebileceğimiz durumu anlatıyorum. Bu şovları yapacağınız yere istediğiniz açıklamaları yapın. Savunduğunuz bir şey varsa İl başkanınızla, İlçe başkanınızla istediğiniz açıklamaları yapın. Eğer bizim arkadaşlarımız da eğer uygun görürlerse, ki görmeliler yanıt verirler. Bizim burada bu konulara girmemizin bir anlamı var mı. Ama diyorsunuz ki il başkanı da biziz, ilçe başkanı da biziz, il teşkilatı da biziz. Onlar sadece retweet yaparlar, beğeni yaparlar diyorsunuz. Hiç bu konu ile ilgili bir ön görünüz yok.

CHP’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tür. Bu gerçeği inkar edecek birisi aklından şüphe edilecek birisidir. Bu tarihtir tarih. CHP’liler bana bir daha Mustafa Kemal Atatürk sömürüsü ile gelirse çok ağır konuşurum. Bugünkü CHP’yi siyasal eleştiriler çerçevesinde eleştiriyoruz doğrudur. Ama kendi ederini kullanamayan insanlar bana Mustafa Kemal, İsmet İnönü diyerek gelmesinler. Helalleşmekten bahsediyorsunuz ama ‘1923’te de yoktunuz, 2023’te de yoksunuz’ diye paylaşım yapıyorsunuz. Kendisini kınıyorum. Ne münasebet. O meydanlarda tekbir getirip cephelere koşan insanlar vardı. Politikacılar savaşmadı. ‘Çav Bella’ çalarak mı gittik Sakarya Meydan Muharebesine. Benim dedem, senin deden savaştı o cephelerde.”

Editör: İbrahim GÜLTEKİN