İYİ Parti Hatay Milletvekili Adayı Gökhan Zan, bugün Antakya Köprübaşı’nda bulunan ve depremde yıkılan tarihi meclis binası önünde basın açıklaması yaptı. Milletvekili seçilse de seçilmese de Hatay için çalışmalarına devam edeceğini belirten Zan şunları söyledi:

“ANTAKYA’NIN MOZAİĞİNE SAHİP ÇIKABİLMEK, YENİDEN İNŞA EDEBİLMEK İÇİN UMUDUMUZU KAYBETMEDİK”

“‘Büyük Millet Meclis’i kürsüsünden milletime söz verdim, Hatay’ı alacağım. Milletim benim dediğime inanır. Sözümü yerine getirmezsem onun huzuruna çıkamam, yerimde kalamam. Ben şimdiye kadar yenilmedim, yenilemem. Yenilirsem bir dakika yaşayamam. Hatay, benim şahsi meselemdir’ sözleriyle vatana bir söz verdi ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk 29 Ekim 1937’de.

6 Şubat’ta çok büyük bir facia yaşadık. Çocuklarımızı, kardeşlerimizi, ailemizi, sevdiklerimizi, canlarımızı kaybettik. Evimizi, işimizi, iş yerimizi kaybettik. Paramızı, birikimlerimizi kaybettik. Yaşama alanımızı, yaşama çevremizi, hayallerimizi, şehrimizi, ruhumuzu, anılarımızı kaybettik. Bu saydıklarımızı, yaralarımızı sarabilmek için yüzlerce yıllık kültürümüze, yaşam şeklimize, Antakya’nın mozaiğine sahip çıkabilmek, yeniden inşa edebilmek için umudumuzu kaybetmedik.

“6 ŞUBAT DEPREMİ BİRLİKTE BİR UYUM İÇERİSİNDE YAŞADIĞIMIZIN ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA HATIRLATTI”

6 Şubat depremi aslında bize pek çok şeyi yeniden öğretti. Bazı unutmaya yüz yutmuş, üzeri tozlanmaya yakın, rafa kalkmış ve özlediğimiz kültürel mirasımızı ailesel, töresel birçok değerimizi yeniden hatırlamamıza sebep oldu. 6 Şubat depremi Hatay’da bütün taşları yerinden oynattı ama bu şehrin ne kadar önemli olduğunu, bu şehirde her ırktan her mezhepten her renkten nasılda kardeşçe, insanca, medenice bir mozaik gibi birlikte bir uyum içerisinde yaşadığımızın önemini bir kez daha hatırlattı.

Memleketimize olan özlemimizi, hasretimizi, özümüzü, benliğimizi, gerçekte kim olup nasıl yaşamak istediğimizi nasıl yaşamayı özlediğimizi hatırlattı. Alt komşum bir hafta önce bayram yemeği olarak dövme pişirirken yan komşum dün aşur pişirdi yarın da biz hirisi pişireceğiz. Hepsi farklı hanelerde pişirilmiş ama aynı yemekler bizim gibi her zaman hepimizin aynı olduğunu, Antakya’nın, Hatay’ın koca bir aile olduğunu bana hep hatırlatan bir husustur.

“ÖZGÜRLÜĞÜMÜZÜ, KÜLTÜRÜMÜZÜ, ÖZÜMÜZÜ, HATAY HALKININ NASIL BİR MOZAİK OLDUĞUNU ASLA UNUTMAYACAĞIZ”

Özgürlüğümüzü, kültürümüzü, özümüzü, Hatay halkının nasıl bir mozaik olduğunu asla unutmayacağız. 6 Şubat’ın inadına tarihte adı çoğu kutsal kitaplarda geçen Hatay o kusursuz mozaiğin aslında ne olduğunu, neden tarih boyunca hep bu bölgede kurulduğunu ve defalarca yeniden ısrarla kurulduğunu hatırlatacağız. Aynı şekilde eskisinden daha güçlü olacak. Bir şekilde mozaiğin en ufak parçasına, son taşına kadar kusursuzca yerine yerleştirip yeniden o mozaiği yapana kadar yılmadan tüm belleğimle çalışıp, sizler için yorulmadan çalışacağıma, Meclis’teki sesiniz, sözünüz, kulağınız olacağıma burada hepinizin huzurunda söz veriyorum.

Ben sporcuyum, zeki ve ahlaklı olmayı atamdan öğrendim ve buraya politika ya da siyaset yapmaya gelmedim. Ben buraya o parti, bu parti ayrımı yapmaya gelmedim. Irk, mezhep, renk ayrımı yapmadan yaklaşık 2 milyon hemşerimin sesi olmak, yaralarını sarmaya en ufak katkım olabilecekse merhem olabilmek için geldim. Ben zaten buradayım, hiçbir yere gitmedim. Sizin evinizden içinizden biriyim. Hatay Meclis binası önünde milletimin huzurunda, atamızın kanla, canla mücadeleye aldığını korumak için var gücümle çalışacağıma söz veriyorum.

“HATAY’I YENİDEN İNŞA VE İHYA ETMEMİZ, AYAĞA KALDIRMAMIZ VE GÜÇLENDİRMEMİZ GEREKİYOR”

Buraya gelirken birçok dostumun, kardeşimin, ağabeyimin, ablamın sorduğu soruyu az önce küçük bir çocuk da sordu bana. ‘Gökhan ağabey, sen futbolda iyisin, savunmada iyisin niye vekilliğe adaysın’ dedi. O küçük kardeşimin renkli gözlerine bakıp ‘şimdi Hatay’ı savunmam gerekiyor’ dedim. Çünkü biliyorum ki Hatay’ı yeniden yaşatmamız gerekiyor. Hatay’ı yeniden inşa ve ihya etmemiz, ayağa kaldırmamız ve güçlendirmemiz gerekiyor. Hep birlikte büyük bir masada, yeniden huzurla buluşacağımız günler yakın. Eğer biz bu bilinçle Hatay’ı savunmazsak atamızın emanetine ihanet etmiş oluruz.

Damarlarımızdaki asil kanın gücü ve sahip olduğumuz bu bilinç bizi hiçbir zaman Hatay’ı şahsi meselemiz olarak görmekten geri durdurmayacaktır. Bana sorulan, ‘Adaylığı neden kabul ettin’ sorularının yanıtı budur. Ulu önderimizin 85 yıl önce verdiği hakkıyla tuttuğu sözünü bugün bir Hataylı olarak yere düşürmeme isteğimdir. Hatay’ı şahsi meselem gördüğüm içindir. Bu sözü tutmam için bana destek olan yanımda olan bana güvenen ve Hatay’ın, Hataylıların sesini daha güçlü duyurabilme fırsatı veren Sayın Genel Başkanım Meral Akşener’e yürekten teşekkür ediyorum.

“7 ŞUBAT’TA BURADA OLANLAR KİMSE HATAY’IN GERÇEK SAHİPLERİNİN ONLAR OLDUĞUNA İNANIYORUM”

Bana eşlik eden ve etmeye devam edecek olan eşim, birinci günden bugüne desteklerini esirgemediği için bu şehirde gidelim demediği için yanımda son dakikaya kadar Hatay için bana sırt verdiği için mücadele verdiği için kendisine yürekten teşekkür ediyorum. Hatay’ın sahibi kimdir? 7 Şubat’ta burada olanlar kimse Hatay’ın gerçek sahiplerinin onlar olduğuna inanıyorum. Kim bu şanlı vatan toprağına sahip çıktıysa Hatay’ın gerçek sahibi onlardır yani Hataylılardır.

En başından beri siyaset içi ya da siyaset üstü bir kampanya yapmadım. Hiçbir zamanda yapmayacağım. Siyasetin dışında kalmaya devam edeceğim. Ama bunu bir kibirle kendimi siyasilerden üstün gördüğüm için değil; kendimi bu toprakların çiftçisi, esnafı, sporcusu, öğrencisi, işçisi ve koruyucusu olarak hissettiğim için böyle yapacağım.

“BİLİYORUZ Kİ HATAY, TÜRKİYE’NİN GÖZ BEBEĞİ, TÜRKİYE’NİN DÜNYAYA HEDİYESİDİR”

Hatay’a uzanan tüm dost ve yardımsever elleri büyük bir nezaketle sıkıp buyur edeceğim. Tüm art niyetli elleri ise kırıp o ellerin sahiplerinin, patronlarının, bu topraklara göz dikmeyi düşünmelerinin dahi önünü keseceğim. Biliyoruz ki Hatay, Türkiye’nin göz bebeği, Türkiye’nin dünyaya hediyesidir. Yüzlerce yıldır Türkü, Kürdü, Arab’ı, Ermeni’si, Sunni’si, Alevi’si, Hristiyan’ı, Musevi’si bu topraklarda, Hatay’da saygı, hoşgörü ve kardeşlik içinde yaşamıştır.

Biz daha önce 7 defa yerle bir olduk ama hiçbir zaman bu mozaik kültürü kimse yıkamadı. Küllerimizden yeniden doğduk, Hatay’ı yeniden inşa ettik ve yeni nesillerimize yeni bir Hatay inşa edene kadar mücadelemize devam edeceğim. Bu felaket hepimize hatırlatmıştır ki bir anne karnındakinin bir de toprak altındakinin dini, dili, ırkı, mezhebi olamaz, yoktur. İnsan, insandır. Bu insanlık bağına sahip çıkmayı biz depremden öğrenmedik.

“BU DEMOGRAFİK YAPI NE PAHASINA OLURSA OLSUN KORUNMALIDIR”

Hatay her zaman dünya çok kültürlülüğünün başkenti olmuştur. Bundan sonra da öyle olacaktır. İşte bu sebeple bu demografik yapı ne pahasına olursa olsun korunmalıdır. Aynı zamanda Hatay dünyanın en güzel yemeklerinin başkentidir. Dünyanın en güzel turizminin beldesidir. Toprağı, dünyanın en verimli toprağıdır. Hatay’ın coğrafyası dünyanın en güzel ağaçlarının coğrafyasıdır. Kısacası Hatay benim için dünyada ne kadar güzellik varsa hepsinin sembolüdür, hepsinin temsilcisidir.

İlk göz ağrım, vatanım bugün büyük bir felaket ile darmaduman olmuştur. Fakat tüm hemşerilerim farkındadır ki bizim başka yurdumuz yoktur. Bu şehir her birimiz için gelecekte de yaşayacağımız, çocuklarımızı büyüteceğimiz, torunlarımızı şefkatle gezdireceğimiz ana yurdumuzdur. Buradan sizlere tekrar bir söz veriyorum. Siyaset yapmadan, siyasetin parçası olmadan milletin gerçek sesi olmaya talibim. Sizlerin sesi olmaya geldim. Milletin sesini daha güçlü duyuracağım. Bu yolu başkaları bizim sesimiz olmak zorunda kalmasın diye yarın yeniden ağlayarak videolar çekmek zorunda kalmayalım diye tercih ediyorum.

“HİÇBİR HATAYLININ HİÇBİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞININ KİMSEYE YALVARARAK YARDIM İSTEMEK ZORUNDA KALMASINI İSTEMİYORUM”

Bir daha kimseye yalvarmak zorunda kalmak istemiyoruz. Bir daha hiçbir Hataylının hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının kimseye yalvararak yardım istemek zorunda kalmasını istemiyorum. 14 Mayıs’tan sonra seçilsem de seçilmesem de şimdiye kadar ne yaptıysam onu yapmaya devam edeceğim. Depremden sonra her yurt severin yaptığı gibi tüm kampanyaların içinde olacağım ve yeniden Hatay’ım için kampanyalar başlatacağım. Hatay’ı yeniden yaşatmak için hiçbir zaman elimi taşın altından çekmeyeceğimize söz veriyorum.

Hatay’da milletvekili adayı olan herkeste bu anlayışı düstur edinerek ellerinden geleni yapacaklarına yürekten inanıyorum. Hiç merak etmeyin Hatay’ın köklü tarihine uygun kalıcı konutlar, demografik yapı, eğitim, spor, kültür, sanat ve ticaret eskisinden çok etkin çok daha sağlam olana dek sizin sesiniz olacağıma söz veriyorum. Birinci günden birinci saatten bugüne kadar hiçbir yere gitmedim sizin gibi aynı şekilde bir ekmeği bir gün boyunca yedi kişilik ailemle yavaş yavaş yedik, suyu da bulamadık aynı yaşadığınızı yaşadık ve bu memleketi terk etmedim, etmeyeceğim. Sizin sesiniz olmaya devam edeceğim. Sonrasında ne yapacağımı merak edenler; eşofmanlarımı giyip tekrar kendimi ait hissettiğim yeşil sahalara geri döneceğim.”